Hepinize iyi okumalar canlarım. 🦞
*
Hayattaki en kolay şeylerden biri, insanın kendisini kandırması olabilirdi. Dışarıdan tüm duyduklarına ve tüm gördüklerine rağmen var olan gerçeği göz ardı ederek, oradan sadece işine gelenleri bulabilir ve sadece bunlara inanabilirdi. Zaten bir şeyin doğru ya da yanlış olmasındaki en büyük pay neydi? Ortak bir doğrunun veya yanlışın olmamasındaki temel neden neydi? Yaşamımız boyunca edindiğimiz her bilgiyi bizde olan gerçekliğe uyum sağlayıp sağlamadığına göre ölçer, ondan sonra doğru ya da yanlış olduğu sonucuna varırdık. Bunu her zaman yapabilmek mümkün müydü?Asfalt yolun kenarında, elleri sıkıca çantasının sapını tutmuş bir halde yürüyen Vuslat, bu soruya yanıt aramakla meşguldü. Bildiğini sandığı tüm bilgilere rağmen kendisini kandırmaktan alıkoyamıyor, apaçık ortada olan bir doğruyu sırf işine gelmiyor diye göz ardı edebilmek için bahaneler üretiyordu. Birkaç gün önce görüştüğü erkek kardeşlerden duyduklarını, o anda kolayca arkasında bırakabilmiş olsa da aradan geçen günlerde aynı tutumu sergileyememiş; ne yaparsa yapsın konu bir şekilde dönüp dolaşıp o gün konuştukları darbe konusuna gelmişti.
O darbenin gerçekleştiği bir gerçekti ve kimse bunu yalanlayamazdı. Bizzat şahit olduğu bir şeyin aslında yalan olmasının olanağı yoktu ama altında yatan nedenin değişebilme ihtimali vardı, Vuslat da bunu kabullenmek istemiyordu. Eğer kabullenirse yıllardır sıkıca sarıldığı o tek tesellisi, sevgilisinin bir günde ortadan yok olma nedenini kaybetmiş olurdu ve bir hiçliğin içinde, ne yapacağını bilemez halde kendisini bulurdu.
Onun doğrusu buydu: Darbe olmuş, Reha suçlu bulunmuş ve Amir onu buradan sürmüştü. Onun amacı buydu: Duvarı aştıktan sonra sevgilisini bulacak, bulduktan sonra her şeyi detaylıca öğrenecek ve kaldıkları yerden ilişkilerine devam edeceklerdi. Ortada bu kadar gerçekleşmiş ve yapılması gerekenler varken, her şey bir tutarlılık halindeyken tüm doğruları yanlışa dönüşemezdi.
Yüreğine çöken ağırlıkla derin bir enfes aldı, aslında ne yaparsa yapsın tam anlamıyla kendisini ikna edemiyordu çünkü içine bir kere kurt düşmüştü. Deştikçe ortaya çıkan detaylar çoğalmış, halının altına süpürülmeyecek noktaya gelmişti. Buna rağmen inadından vazgeçmiyor, daha doğrusu kendisinde geçmişiyle yüzleşme cesareti ve gücü bulamıyordu. Bir hatırayı kurcalamak demek, direkt olarak Amir'le yüzleşmek demekti çünkü ondan başka gideceği ya da bilgi edinebileceği başka hiçkimse yoktu. Bunu yapacak olursa hem bir şeylerin çorap söküğü gibi gelmesinden korkuyor hem de Amir'i şüphelendirmekten çekiniyordu. Neden bu çelişki içine düştüğünü sorgulayacak, birilerinden bir şeyler duyduğunu hemen anlayacaktı ve bunca zamandır saklamaya başardığı planı, adeta altın tepsinde adama sunacaktı.
Tüm bunlara rağmen başka yolun olmadığını söyleyen iç sesi elini kolunu bağlıyordu, gözlerini sıkıca yumup açtı ve yavaşlamış adımlarını hızlandırdı. Hiçbir şey yapamayacaksa tüm bunları düşünmenin, doğruların yanlış çıkma olasılığını kurcalamanın bir faydası yoktu. Kaldı ki kardeşlerin söylediği net bir bilgi bile değildi, belki de boş yere bu kadar kendisini sıkıyor, boş yere bu çelişkinin içinde debeleniyordu? En zor anlarında sarıldığı bu ihtimalin tekrardan elini tuttu, zaten var olan karmaşıklığı içinden bir müddet de olsa kurtulmaya çalıştı. Aklını kurcalaması için başka bir şeye odaklanmaya çalıştı, dikenlerle kaplı olan zihninde döndüğü her yerde canını yakacak bir detaya rastlamak çok kolay olduğu için aklına hemen Faysal düştü.
Kulaklarında arkadaşının o yakarırcasına kurduğu cümleleri yankılanınca sinir harbiyle başını salladı, o an karşısındayken kalbinde hissettiği baskının aynısını şimdi yine içinde buldu. Bu histen artık nefret ediyordu, Faysal'ı görmeden geçirdiği günlerden; yapayalnız kaldığı o evinden, kendinden bir türlü kurtulamayışından ve bu ruh halinden ölesiye nefret ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISTAKOZ
Science FictionIstakozun gelişmesini tetikleyen ve büyümesini sağlayan şey, yaşadığı rahatsızlık ve strestir. -Abraham Twerski Şehri ikiye bölen bir Duvarın ardında yaşamak zorunda olan Vuslat, bir sabah genç bir çocuğun ölümüne şahit olur. Bu infaz sayesinde her...