13.BÖLÜM: YA BEN YA SEN

66 4 0
                                    

Hepinize iyi okumalar canlarım. 🦞

 🦞

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*

Bazen tüm sorunların yok olmasına ve bütün sorulara cevap olan o tek yanıtın bulunmasına, hissedilen tüm acıların yatışmasına neden olan şey, aradığımızı bulduğumuzu sanmamızdır. İnsan bedenini ayakta tutan fiziksel neden nasıl ki iskelet ise, ruhu ayakta tutan da umut idi. Vuslat da uzun zamandan sonra, kelimenin tam anlamıyla, ayakta olduğunu hissediyordu. Aradığını gerçekten bulamamıştı belki ama o bulduğunu sandığı şey yüzünden, uzun zamandır sırtı kendisine dönük olan umudunun başını çevirerek, yüzüne bakmasına neden olmuştu. Artık daha emin, daha inançlı, ne yaptığını daha iyi bilen biri olarak görüyordu kendisini ve bu değişimin sadece ufak bir umut ışığı sayesinde olduğuna inanamıyordu.

İki gün önce ayağı takıldığı için fark ettiği o metal parçasının bir şeyin devamı olduğuna, o şeyin de aradığı gibi bir çıkış kapısı olduğuna geçen iki gün içinde daha da emin olmuştu. Dün, tekrardan ezberlediği o yere gitmişti ama daha bir dakika geçmemişti ki Gözcülerden biri duvar kenarında gezinmeye başlamıştı. Vuslat, orada durmanın dikkat çekeceğini bildiği için mecburen hiçbir kanıt elde edemeden mahalleden ayrılmak zorunda kalmıştı.

Yine de hala yılmamıştı. Kararlılığı değil gün, saatler ilerledikçe daha da artıyordu, öyle ki Mergen'de ki işinin bitmesini ilk defa dört gözle bekliyor, hemen o metal parçasının yanına gitmek istiyordu. Daha beş dakika öncesinden bakmış olmasına rağmen yeniden kolundaki saatine baktı, daha on bir olduğunu görünce sıkıntıyla nefeslendi ve önündeki kitaba döndü. Ne kafe tarafında ne de internetevi tarafında kimse yoktu, o yüzden okumaya çalıştığı kitabına odaklanmaya çalıştı.

"Günaydın," dedi Önder, bu kadar geç bir saatte aşağıya inmesi şaşkınlık vericiydi.

"Günaydın Hocam, uyanamadın herhalde?"

"Uyuyabildim mi ki uyanabileyim?" diye sordu yerine otururken, arkasına yaslandı ve sanki çok uzun bir mesafeden gelmiş gibi nefeslendi. Gerçekten de yorgun duruyordu, gözlükleri takılı olmadığı için gözaltlarının şişliği oturduğu yerden bile belli olabiliyordu.

"Hasta mısın yoksa?" elindeki kitabı kapatan Vuslat, kaşları çatılmış bir halde ayaklandı ve sandalyesini alarak adamın masanın yanına gidip oturdu.

"Bir yerim ağrımıyor ama kendimi iyi hissetmiyorum," elini göbeğinin üstüne koyarken yüzü canı acıyormuş gibi büzüldü. Vuslat, adamın bu haline karşın endişelense de ne yapacağını bilemiyordu. "Bir de gece boyunca kabuslara uyandım, uykusuz kalmak da iyi gelmedi,"

"Yine mi kâbus görmeye başladın?" adamın kabusları meşhur olsa da uzun zamandır ses çıkmamıştı, belki de görüyor ama bana bahsetmiyor diye düşündü Vuslat, bu düşünce rahatsızlık vermişti. "Ne gördün?"

ISTAKOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin