Hepinize iyi okumalar canlarım, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. 🦞
Aldığı kararların kesinliğinden emin olmaya çalışan Vuslat, her zaman olduğu gibi yine kendi dünyasında bir karmaşa içindeydi. Bir yanı az sonra yapmayı düşündüğü şeyi kesinlikle yapmaması gerektiğini söylüyor, bunun için düzinelerce neden ortaya sürüyordu. Diğer yanı geçmişine dair detayları netleştirecek olması bir yana, en başta bu ikiye ayrılmış iç seslerini bile susturmaya yeteceği için bunu yapması gerektiğinde ısrar ediyordu. Hangisini dinlemesi gerektiğini bilmeyen Vuslat ise bu gürültü içerisinde kabuğuna çekilmiş, iki tarafın da kendince haklı nedenleri olduğunu bilerek işin içinden çıkamıyordu.
Ay sonunda yapılan toplantıya gelmişti ama ne etrafındakilere ne de konuşulan konulara dikkatini vermediği için geçen zamanın farkında değildi. O sadece bu toplantının bitmesini ve Amir'le yalnız kalacağı o anı düşlüyor, işte tam da o an için zihnindeki karmaşaya maruz kalıyordu. Adamla baş başa kaldığı zaman söylemek istediği o kadar çok şey vardı ki konuya nereden başlayacağını bilmemesi bile ayrı bir gerginlik yaratıyordu. Her şeyi bir sıraya koyduğunda ise bunları adama açıkça söylemesinin doğru olup olmadığını düşünüyor, bir an tüm sonuçları göze alabileceğine inanıyorsa da çok geçmeden gerçekler yüzüne çarparak bir hayal dünyasında olduğunu ona hatırlatıyordu.
Amir'in karşısında durmuş, gözlerinin içine bakarken cevap bulamadığı sorularını adama sormaya gerçekten cesaret edebilir miydi? Onu şüphelendirmemek için ağzını yoklarcasına bir diyalog döndürmeye çalışsa bile Amir bir şeylerden hiç şüphe etmez miydi? Bunların hiç biri olmasa bile adam onun sorularına yanıt verir miydi? Verdiğinde kendisi bunları duymaya hazır mıydı?
Hem hazır olduğunu hem de olmadığını hissediyordu. Hem cesareti vardı hem de yoktu. Hem adamın sorularına bir yanıt vermesini istiyor hem de bunun aksinin olmasını diliyordu. Tüm bu ikilemleri çok daha başka soruları ortaya çıkarınca bunaldığını hissetti, geldiğinden beri bakıştığı duvarlar üstüne geliyormuş gibi olduğu için bakışlarını yere düşürdü ve bu boğucu histen kurtulabilmek için derin derin nefesler alıp vermeye başladı.
"Nihayet memnuniyetle sonlandırabildiğim bir toplantı oldu," dedi Amir. "Uzun zamandır ay sonunda elde ettiğiniz gelirlerde ya gerileme ya da yerinde sayma mevcuttu. Yeniden ilerlemeye başladınız ve bundan çok memnunum." bakışlarını Yöneticilerde gezdirirken vakur bir edada gülüyordu.
Vuslat, ona baktıkça ürperdiğini hissetti.
"Elimizden geleni yapıyoruz," dedi Tanyel Bey, adama hürmetini gösterebilmek için oturduğu yerde neredeyse iki büklüm olmuştu.
"Herkes elinden geleni yapıyor," Amir'in gülümsemesi kan donduran bir yapaylıktaydı. "Sizler herkesten farklı olduğunuz için daha fazlasını yapmalısınız," birden öne doğru eğilerek meraklı gözlerle herkese bakındı. "Öyle değil mi beyler?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISTAKOZ
Science FictionIstakozun gelişmesini tetikleyen ve büyümesini sağlayan şey, yaşadığı rahatsızlık ve strestir. -Abraham Twerski Şehri ikiye bölen bir Duvarın ardında yaşamak zorunda olan Vuslat, bir sabah genç bir çocuğun ölümüne şahit olur. Bu infaz sayesinde her...