32.BÖLÜM: KEHANET

21 3 0
                                    

Hepinize iyi okumalar canlarım, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

🦞

Mavi gözleri irice açılmış, büyük bir heyecan içindeki Gül'ü izleyen Vuslat, farkında olmadığı bir tebessüm sunuyordu. Sabahın erken saatinde geldiği, artık yabancılık çekmediği bu evde, kendisini bekleyen kızın yanına çıkmış ve birlikte zaman geçirmeye başlamışlardı. Öğlenden sonra ancak görebildiği Zahir Bey'in verdiği birkaç işi halletmiş olsa da adamla bire bir hiç konuşamamıştı.

O yemekten sonraki gün yine bu eve geldiğinde iş için bile adamla karşılaşmamış, bütün günü Gül ile birlikte geçirmişti. Bugün karşısına çıkıyor olmasını iyiye yormaya çalıştı, adamın üstünde bu kadar durmasının nedeni ondan gelecek bir cevaptı ama Zahir Bey'in konuşmaya niyeti yok gibiydi. O yüzden yeniden Gül'ün yanında gelmiş, Monopoli adındaki oyunun başından saatlerdir kalkamamışlardı. Küçük kızın heyecanı ve mutluluğu ona iyi hissettirse de aklı başka yerde olduğu için odaklanamıyordu, sanki yapması gereken ama unuttuğu bir şey varmış gibi sürekli yerinden kıpırdanıyordu.

"Sıra sende," diyen kız irkilmesine neden oldu, zeminde duran zarları alırken dalgın yakalandığı için mahcup hissetmişti. "Sıkıldıysan eğer bırakabiliriz?"

"Sıkılmadım," Vuslat olağan bir ifadede gülümsedi. "Nasıl kazançlı çıkarım diye düşünürken dalmışım,"

Gül bu cevaptan memnun kalmıştı, yüzünde yeniden büyük bir gülümseme yayıldı. "Yalnız ben bu oyunda bir efsaneyimdir, henüz kimse beni alt edemedi,"

"Bak sen," şaşkın bir şekilde dudağını büktüğünde zarda gelen sayı kadar oynamak için gemi şeklindeki simgesini eline almıştı. "Belki acemi şansına işlerim yaver gider?"

"Artık acemi değilsin, ustalaştın sen de," dedi ve tatlı bir tebessüm sundu, Vuslat da içten bir şekilde karşılık verdikten sonra kızın oynamasını bekledi.

Elindeki zarı sallayan Gül, birden durağanlaştı. Zemine düşen zarlar tok bir ses çıkarken kız sırtını dayadığı yatak başlığından hafifçe doğruldu. "Babam, senin burada yarın son günün olduğunu söyledi," dedi, Vuslat bu ani konu değişikliğini beklemiyordu. "Gerçekten bir daha gelmeyecek misin?"

Hüzünlü gözlerle kendisine bakan kız karşısında içinde bir şeylerin ezildiği hissetmişti. "İşim gereği yarın son günüm ama eğer baban izin verirse istediğin zaman seni görmeye gelirim,"

"Gelir misin sahiden?"

"Gelirim tabi," dayanamayarak güldüğünde kız sevgiyle bakıyordu. "Üzülmene gerek yok, tamam mı?"

"Tamam," dedi bir yandan da başını sallayarak ve yine heyecan içinde oyuna döndü. Vuslat, verdiği sözü gerçekleştirebileceğini düşünüyordu çünkü Zahir Bey'in kızı için kendisini bu eve tekrardan davet edebileceğine inanıyordu.

Adam aklına düşünce yine aynı konular içinde yuvarlanmaya başladı. Böyle geçen dakikalar sonunda Gül'ün odasının kapısı açıldı ve Zahir Bey'in sekreteri içeriye girmeden gelmesi için sessiz bir hareket yaptı.

Vuslat hızla kalkıp kapıdaki kızın yanına gitti, "Ne oldu?" diye sordu, kadın aşağı kata gelmesi gerektiğini, Zahir Bey'in kendisini beklediğini söyleyerek oradan ayrıldı. Yine bir iş olduğunu düşündüğü için Gül'e hemen geri geleceğini söyleyerek merdivene yöneldi ve aşağıya indi. Açık duran çalışma odasının kapısından içeriye girdiğinde ilk önce elindeki tepsideki kahve bardağını bırakan çalışanı, ardından masanın arkasındaki koltuğunda oturan Zahir Bey'i gördü.

ISTAKOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin