Hepinize iyi okumalar canlarım. 🦞
*
Bakışları her yerde gezinen Vuslat, oturduğu toprağın pürüzünü bacaklarında hissederken sol eliyle yanındaki demir parçasının olduğu alanı eşeliyordu. Sabahın erken bir saatinde uyanmıştı, hafta sonu olduğu için bugün boş günüydü ve bu fırsatı değerlendirerek hemen Kurtboğan'da ki kapısına gelmişti. Ortalık sakindi, Gözcüler bile uzun aralıklarla etrafta görünüyordu. Vuslat da dışarıdan bakıldığında sadece duvarın kenarında oturup dinlenen biri gibi gözüktüğü için dikkat çekmiyordu.
Bu sakinliğini korumaya çalışarak bir kazmaya çalıştığı yere bir etrafına bakınıyordu ama hiç olmadığı kadar heyecan içindeydi. Nedense buradan umduğu gibi bir şey çıkacağına emindi ki zaten kazdıkça demir parçasının devamına ulaşmıştı. Yassı devam eden demir parçası göründüğü kadarıyla bir yuvanın içindeydi, bu da ona bir sürgüyü anımsatmıştı. Etrafa toprak biriktirmemek için eliyle oluşan küçük dağı dağıttı, ardından kazımaya devam etti. Dakikalar boyunca süren bu işlem sonrasında artık hem parmak uçları acımaya başlamıştı hem de yüzüne vuran güneşten terlemeye başlamıştı.
Kolundaki saat yaklaşık bir saattir burada oturduğunu gösteriyordu, her ne kadar dikkat çekmiyor gibi görünse de aynı yerde bu kadar uzun zaman geçirmesi ister istemez göze batardı. O yüzden biraz daha hızlanarak kazmaya devam etti, kısa bir süre sonra gerçekten de o demir parçasının bir sürgü içinde olduğunu anladı. Bu sürgü bir şeyin açılıp kapanmasını sağlayan anahtar görevindeydi. Kalbi heyecanla çarptı, dikkat çekmemeyi bir kenara bırakıp iyice sağına doğru döndü ve üstüne eğildiği toprağın içine parmaklarını bastırarak gezdirince sert bir zemin hissetti. Bu, toprak olamayacak kadar sert ve pürüzsüz bir yüzeydi. İçi içine sığmazken emin olmak istercesine parmaklarını yüzeyde gezdirmeye devam etti.
Bu kesinlikle topraktan farklı bir yapıydı, her neyse üstü kapatılmaya çalışılmıştı ve Vuslat da onu bulmuştu.
İçinden bir ses, bunun bir yerlere açılan kapı olabileceğini söylüyordu, bu düşüncenin getirdiği sevince kapılmamak için kendisini tuttu çünkü tam anlamıyla emin olmazsa sonunda sadece hayal kırıklığıyla kalırdı. Sakinleşmeye çalışarak doğruldu ve bu küçük açığı nasıl genişletebileceğini, o sert zeminin tamamını nasıl göreceğini düşünmeye başladı. Dalgınlık içinde aklına gelen türlü türlü ihtimalleri sorgularken kulaklarına dolan ses, korkuyla irkilmesine ve doğrulmasına neden oldu. Gözleri etrafta gezinirken aynı sesi bir daha duyunca bunun telefonundan geldiğini anladı. Rahatlayarak arka cebindeki telefonunu çıkardı, açtığı ekranda Özer'den gelen bir mesaj vardı. Hemen dikkat kesildi ve çocuğun kendisini dükkana beklediğini söyleyen mesajını okudu, sadece bundan bile bir şeyler olduğunu anlamıştı. Telefonu kapattı ve eliyle açtığı o küçük çukurun üstünü topraklar örttü, dikkat çekmeyecek bir hale getirdikten sonra ayağa kalktı ve ellerini silke sikle yola doğru yürümeye başladı.
Merakı yüzünden neredeyse koşar gibi yürüdüğü için dükkana on dakika içinde varmıştı, demir kepenkleri kapalı olduğu için artık bildiği diğer kapıya gitti ve iki kere vurdu. Çok geçmeden kapıyı Özer açtı.
"Elin kapıda mı bekliyordun, bu ne hız?" Özer şaşkın bir ifadede geri çekildi.
"Dışarıdaydım zaten, o yüzden çabuk geldim,"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISTAKOZ
Science FictionIstakozun gelişmesini tetikleyen ve büyümesini sağlayan şey, yaşadığı rahatsızlık ve strestir. -Abraham Twerski Şehri ikiye bölen bir Duvarın ardında yaşamak zorunda olan Vuslat, bir sabah genç bir çocuğun ölümüne şahit olur. Bu infaz sayesinde her...