Hepinize iyi okumalar canlarım. 🦞
*
Kaybettiği biri ardından, neden üzüntü duyardı insan? O kişiyi tanıdığı, birlikte olduğu ya da sadece sevdiği için mi? Kulağa bencilce gelen bu nedenler, hissettiğimiz üzüntünün aslında kaybedilen o kişi için değil de sadece kendimiz için olduğunun bir göstergesi değil miydi?
İnsan, tanıdığı birinin ölmek üzere olduğunu öğrendiğinde hemen onun olmadığı bir hayatta, kendisinin nasıl devam edeceğini sorgulamaya başlardı; o kişiyi bir daha asla göremeyecek olmanın kedisini sürükleyeceği kederden korkardı. Belki doğası gereği bencil olan insan için, böyle düşüncelere sahip olmak normal olabilirdi ama bunun doğruluk payı neydi?
İnsan, sadece tanıdığı birinin kaybına üzülebilen ama onun altında bile aslında kendini düşünen bir varlık mıydı? Bu doğru değilse doğru olanı neydi? Kişi gerçekten de tüm kişisel çıkarlarını bir kenarı bırakarak sadece o kişinin başına gelenler için üzülebilir, tanımadığı biri dahi olsa o kişi için vicdani bir sorgulama içine girebilir miydi?
Tam olarak bu çatışmanın arasında kalmış olan Vuslat, soğuk hava yüzünden boynunu kaldırdığı omuzlarına gömmüş, elleri ceketinin cebindeyken bastığı yerlerde karları eze eze ilerliyordu. Gittiği yolun sonunda nereye varacağını bildiği için kafasının içinde susmak bilmeyen sesler yükseliyor, kolayca cevap veremediği sorularıyla mücadele etmek zorunda kalıyordu. Üstünden saatler geçmiş, artık akşamın o belirsiz karanlığı semtin üstüne düşmüş olmasına rağmen, ne sabah gördüklerini ne de artık hayatta olmayan Çağdaş'ı zihninden atabilmişti. İçinde susmak bilmeyen bir ses vardı ki ona sürekli bu olayı sorgulatıyor, o çocuğun başına gelenleri hak edip etmediğine dair içsel bir hesaplaşmaya sürüklüyordu.
Aklının ağına saatler önce konuştuğu Amir'in söyledikleri de takılıydı elbette ama ondan duyduklarına inanmadığı gibi eğer adamın haklı nedeni vardıysa bile, bunu çok daha başka bir yolla halletmesi gerektiğine hiçbir şeye inanmadığı kadar çok inanıyordu.
Bu yüzdendir ki Han'dan geç saatte çıkmış olmasına rağmen evine gitmek yerine Çağdaş'ın annesinin evine doğru yola koyulmuştu, aynı mahallede ve zaten kendi apartmanından çok uzakta oturmayan kadının evine geçen on beş dakika sonunda iyice yaklaşmıştı. Vuslat, ne gerginliğini ne de nedenini çözemediği heyecanını dizginleyemeyerek ilerlerken aklında adeta dört dönen sorularına sadece o kadının yanıt verebileceğini biliyordu. Hem bu yüzden hem de kadına destek olmak istediği için adımlarını hızlandırdı. Bu amaçla birlikte birkaç dakika kadar sonra kadının tek katlı evinin tam kapısının önünde durdu, tamamen karla kaplanmış çatısına gözlerini dikti.
Semtte en fazla üç katlı, en az tek katlı olan evlerin hepsi koyu gri renge boyanmış; tek katlılar üçgen şeklinde çatılara sahipken fazla olanlarda dam olarak bırakılması uygun görülmüştü. Tıpkı karşısında durduğu gibi tek katlı evlerde, maddi durumu iyi olmayan insanlar otururken kat sayısı artan binalar ise durumu daha iyi olan kişiler tarafından istila edilmişti. Toplumun alt tabakası arasında ortaya çıkabilen en fazla hiyerarşik sistem de evlerin kat sayıları kadar olabiliyordu. Fakirin zengininden ancak böylesine bir sistem çıkmasını yadırgamayan Vuslat, başını önüne düşürdü ve elini kaldırarak siyah renk, tahta kapıyı üç kere tıklattı.
Tıpkı dışarıdaki sessizlik gibi içeriden de ses gelmedi, Vuslat kadının duymadığını düşünerek yeniden, bu sefer daha sert bir şekilde kapıya vurdu. İşe yaramıştı çünkü saniyeler sonra kapı açıldı, sanki bunu beklemiyormuş gibi kapının açılmasına karşı şaşkınlık hissetti ama çok geçmeden karşısında gördüğü, yüzü acıyla parlayan kadın sayesinde daha farklı hisler içinde doldu. Kırklı yaşı geçkin, başına siyah bir örtü bağlamış olan Hasibe, kızarmış ve hala yaşlı olan gözleriyle Vuslat'a baktı, ne olursa olsun onu karşısında görmenin memnuniyeti içerisinde geriye çekilerek kapısını tamamen açtı ve sessiz bir şekilde onu içeriye davet etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISTAKOZ
Science-FictionIstakozun gelişmesini tetikleyen ve büyümesini sağlayan şey, yaşadığı rahatsızlık ve strestir. -Abraham Twerski Şehri ikiye bölen bir Duvarın ardında yaşamak zorunda olan Vuslat, bir sabah genç bir çocuğun ölümüne şahit olur. Bu infaz sayesinde her...