23.

9.6K 452 13
                                    

20.02.2021
İki gün geçmişti Metehan'ı göreli, bayılmamdan sonra bir gün hastanede kalmış diğer gün Metehan son kontrollerini yaptırıp çıkışını yaptırmıştı.

O asker evine giderken benim de gitme vaktim gelmişti. O askerliğine devam edecekti ben de öğrenciliğime.

Keşke daha uzun kalsaydım burada diyordum ama hayat devam ediyordu, sorumluluklarım yakamı bırakmıyordu.

Metehan'ı ilk gördüğüm an geldi aklıma, Buruk bir tebessüm oluştu yüzümde. Bitkin bir haldeydi ve bunu ona yapanı ikimizde biliyorduk.

Metehanla bunu konuşmamıştık çünkü konuşursak yapacağım şeyleri ağzımdan kaçırırım diye korkuyordum. Ne yapıp edip bana engel olurdu, yapardı gerçekten.

Ben orda ant içmiştim. 'Metehan'a bir şey yaptıysan seni öldürüm.' demiştim Cenk'e. İstanbul'a döndüğümde ilk işim onun yanına uğramak olacaktı.

Aklıma geldikçe sinirlenirken onu gördüğümde ne yapacaktım? Katil olur çıkardım o evden herhalde.

"Çatma kaşlarını."
Bakışlarımı diktiğim duvarı boş verip sesin geldiği yöne döndüm.

"Ha?"
Böyle bir tepki vermem Metehan'ı güldürmüştü. Yanaklarında ki gamzeler belirginleşince bir saniyelik de olsa bakışlarımı kaçırmıştım. Onun yanında küçük şeylerden bile utanabiliyor, kızarabiliyordum.

"Uçağın ne zamana kalkacak?" diye sordu konuyu değiştirmek adına. Ondan çektiğim bakışlarımı tekrardan ona çevirdim. Çok güzel bakması sadece bana mı özeldi?

"Gitmek istemiyorum..." diye mırıldandım.

Gitmek istemiyordum, onu bu halde bırakmak istemiyordum. Bir haftayı geçmişti tedavi olalı ama içim yanıyordu gözlerine bakınca. Aklıma geliyordu acı çekişleri. Bana acı veriyordu.

"On beş gün." dedi.

"On beş gün sonra geleceğim ve hayatıma kaldığım yerden devam edeceğim."

On beş günün geçmesini bekleyemezdim ki? Ben sabırsız bir insandım.

"Nasıl bir hayatın vardı ki?"
Pat diye sormuştum, hiç düşünmemiş diyeceklerinin altında ezileceğimi bilmeyerek.

"Dondurduğum bir okulum var. Babamdan kalma da yalnız kaldığım bir evim." dedi. Ailesinin olmayışı o zamanda beni etkilemişti, şimdi onu biraz daha tanıyınca ona daha da çok üzülüyordum: bunu düşünmemeye çalışarak dikkatimi ona verdim.

"Ne okuyordun ki?"
Konuyu başka yöne çekmiştim ve işe de yaramıştı.

"İstanbul Teknik Üniversitesi'n de Uçak Mühendisliği."
Gözlerim kocaman oldu, okuduğu bölümü duyunca değildi bu şaşırmam. Aynı üniversitede olmamız şaşırtmıştı beni.

"Okuduğum alan çok mu garip ki?" diye sordu masum masum.

Başımı hemen hayır anlamında salladım. Anlaşılmamaktan nefret ediyordum.

"Aynı üniversitede olmamız beni mutlu etti." bu sefer onun gözler Kocaman olmuştu.

"Bu sene geldim, yani senin olmadığın zaman." diye devam ettim. Bu dediklerime alışmışa benziyordu.

"Eee şey kusura bakma aşırı tepki vermiş olabilirim."
Elini ensesine atmış ve bakışlarını benden kaçırmıştı. Utanmıştı ve içimin eridiğini hissediyordum.

"Gelince görüşürüz müyüz ki?"
 Yine düşünmeden konuşmuştum. Ağzımı tutamıyordum. Belkide ağzımı tutamamam iyi bir şeydi.

Meraklı gözlerle cevabını beklerken o kaşlarını çatmıştı. Kötü bir şey mi demiştim acaba? Diye düşünmeden edememiştim.

"Hayatıma bir kere girdin Meva, seni kolay kolay bırakmam."

Zaten her şeyin başlangıcı bu sözden sonra başlamamış mıydı?

NUMARA HATASI ❦ 𝑡𝑒𝑥𝑡𝑖𝑛𝑔 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin