32.

8.1K 365 17
                                    

06.03.2021 akşamının devamı"

"Ne ara çektin bu fotoğrafı?"
Gülümsedi. Gözlerini gözlerime dikti. Dalıp gidiyordu her defasında. O bana öyle bakarken benim elimden hiçbir şey gelmiyordu. Tek yaptığım nefesimi tutmaktı.

"Ne ara çektiğimin bir önemi yok." dedi ve devam etti. Bir adım daha yaklaşmıştı konuşurken.

"En başında demiştim hatırlıyor musun; 'bende yapılan iyilikler karşılıksız kalmaz.' diye?"

Başımı olumlu anlamda salladım. Ailesinin mezarını bir ay boyunca sulamış, dualar okumuştum. Bu onun için çok güzel bir şeydi ama ben karşılık beklemeden yapmıştım.

"Karşılığını istemiyorum, içimden gelerek yapıyordum."
Yutkunamadı. Gözleri doldu. Ağlayacak mıydı? Hayır hayır! dedim kendi kendime. Bir erkeği ağlarken görmek bana acı verirdi; bir de bu erkek hoşlandığım kişiyse.

"Ben kara kara düşünürken aklıma sen geldin. Saçmaydı isteği-" demesine izin vermeden elimi ağzına koyup onu susturdum.

"Ağlama ve bu isteğinin saçma olduğundan bahsedip durma." diye kızdığımda sıkıca gözlerini kapattı. Yaşlar bir bir dökülünce kalbimin ağrıdığını hissettim.

Elimi geri çektiğimde o da gözlerini açmıştı, artık ağlamıyordu. Gülümsüyordu. Duygu değişimlerimiz fazlaydı ve bu iyi değildi.

"Yarın akşam benimle yem-"

"Kim var orada!"
Bekçi Yusuf abinin sesini alttan duyduğumda gözlerim kocaman oldu. Düşünmeden Mete'nin elini tutmuş kapıyı açıp içeriye girmiştik. Perdeyi sonuna kadar çekip derin bir nefes vermiştim. Bunca şeyi on saniyede yapmıştım. Adrenalin neler yaptırıyormuş be!

Perdeleri çekeceğim sıra Mete'nin elini bırakmıştım, dikkattim onda değildi. Perdeyle işim bitince arkama döndüm. Dönmemle yatağımın üzerine yatmış bir Mete görmeyi beklemiyordum. Ne yapıyordu bu deli?

Yanına ilerledim. Başının ucunda durduğumda gözleri kapalı sırıtıyordu. Dışarıdan gelen hafif ışıkla onu seçebiliyordum ve yüzünün halini görebiliyordum.

"Ne gülüyorsun? Hem yatağımdan kalk." sessiz bir şekilde konuşmaya çalışsam da sesim fazla çıkmıştı.

Mete gözlerini açmış; gözlerini gözlerime dikmişti. Hala gülüyordu.

"Beni eve attın farkında mısın?" dediğinde gülmemek için kendimi zor tuttum. Kahkaha atmak istiyordum ama yapamıyordum. Gülersem herkesi uyandırmış olacaktım çünkü.

Derin derin nefes alıp dikkatimi ona verdiğimde gülmüyordu. Dikkatle beni izliyordu. Ben one 'ne var?' anlamında bir bakış attığımda o bir şey dememiş bileğimi tutup beni aşağıya çekmişti. Korkudan ses çıkaracağımı bildiğinden diğer eliylede ağzımı kapatmıştı.

Düşmüştüm, hem de üzerine!

Bedenim yarım bir şekilde onun üzerindeydi. Kafalarımız aynı hizadaydı, ben Kocaman olmuş gözlerle ona bakıyorken o gülümsüyordu. Aramızdaki tek engel eliydi, elini çekse dudaklarımız değecekti neredeyse. Yanaklarımın yandığını hissediyordum.

"Uykum var." dedi benim duyabileceğim bir ses tonuyla. Başımı hayır anlamında salladığımda elini çekmişti.

"Suç bu yaptığımız." dediğimde 'umurumda değil.' anlamında bir bakış attı.

"Kurallar çiğnenmek içindir ve ben de şu an burada bu yatakta seninle uyumak istiyorum."

"Höst!" dedim bir anda gelen gafletle. Boşta kalan elimi omuzuna yerleştirip doğrulmak istedim ama o bir hamlede yerlerimizi değiştirip beni göğsüne yaslamıştı.

Ben dirensem de o, kollarıyla sıkıcı tutuyordu, asla bırakmayacak gibi.

"Aylardır uyuyamıyorum Meva, sadece bu gece uyumak istiyorum." dediğinde daha direnmedim.

Kalbimin ne kadar hızlı attığını hissediyordu, ben de onun kalp atışlarını hissediyordum. Aynı benim kalbim gibi hızlı atıyordu.

Heyecandan olsa gerek şimdi kokusunu içime çekip hissediyordum. Erkeksi hafif parfümü beni sarmıştı. İstemsizce gülümsedim ve gözlerimi kapadım.

Uyku bu kadar güzel miydi gerçekten?

Uyku bu kadar güzel miydi gerçekten?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
NUMARA HATASI ❦ 𝑡𝑒𝑥𝑡𝑖𝑛𝑔 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin