< Son >

21 7 6
                                    

Son ne demek, yani bir şeyin bitişi mi?

Yada olmayacak olması mı?

İkiside aynı sonuca ulaşıyor gerçi, bişey fark etmiyor.
İnsan kendi sonunu bilebilir mi?

Bence bilemez, çünkü yaşadığımız her an zaten süprizlerle dolu, beni bu son bekliyor diyemez. Belki tahmin eder ama yine de emin olamaz.

İnsan bazen fiziksel olarak ölmez, ruhsal olarak yaşadığı şeylerden sonra ölür.

Siz hiç öldünüz mü?

Ben düşünüyorum da, beni en çok üzen, en çok hayal kırıklığına uğratan şey neydi acaba?

Gerçek anlamda, bundan sonra ne olacak dediğim bir olay, duygularımın, hayallerimin yıkıldığı ilk o an. Pes ettiğim, devam etmek istemediğim beni gerçkten bilmeden çok etkileyen o olay neydi acaba?

Annemle babamın ayrılması?
Babamın başka biri ile evlenmesi?
Kardeşlerimden ayrılmam, annemden ayrılmam?

Bilemiyorum, bunları tam olarak bir hayak kırıklığı göremiyorum, evet beni çok üzdü hemde baya çok üzdü ama bütün bu olanlar beni daha olgun aklı başında biri yaptı. 10 yaşındaki kocaman ruhlu küçük bir kız çocuğu. Çoğu şeyin farkında olmam ve bütün insanlardan nefret etmem dışında herşey çok iyiydi.

Belki bu olay değil diyorum ama belkide beni etkileyen en büyük problem bunlardır. Tam olarak bilemiyorum, ben bir psikolog değilim, sadece kendi çapımda olayları çözmeye çalışıyorum. Evet bunlar beni çok üzdü ama asıl sebep değil sanırım, peki asıl sebep ne?

Babamın bana yazdığı bir mektup vardı, onu ilk aldığım zmn sanırım 11 yaşında falandım, yada 12 bilemiyorum. Birisi getirmişti, çok uzaktaydı benden ilk defa haber almıştım sanırım ondan. Çok fazla hatırlamıyorum, havalar sıcaktı ama güneşi hatırlıyorum, babanemle bahçenin önünde oturduğumuzu ve komşumun bize o mektubu getirdiğini hatırlıyorum, çok tuhaftı, gerçkten çok tuhaftı içimde ki hissi tarif edemiyorum ama okurken sanki yazarken hissettiği  duyguları hissetmiştim..

Bir el çizmişti sanki elini koyup üstünden kalemle geçmişti, çok derinden üzülmüştüm, çok derinden sarsılmıştım. Yani ilk defa babamdan haber almştım. Küçücük yüreğim buna nasıl dayandı bilmiyorum ama o gün çok kötüydü, hem güzel hem çok kötü. Babamın beni öyle çok sevdiğini bilmezdim, belki içten içe biliyordum ama hissettirmezdi, ayrı düşmek özlemesi için fırsat tanımış, pişmanlıkları için, yapamadıkları, yada yaptıkları için düşünme fırsatı tanımış, benim babam iyiydi, ama insanlar kötü, oda o insanların peşinden gitti işte, onlar cazip geldi. Ama gittiği ilk an pişman oldu, dönemedi. İstedi ama dönemedi..

Bir mektup, hayatımı değiştirdi, bakış açımı değiştirdi, şimdi nerde bilmiyorum kesin saklamışımdır ama diğer herşey gibi geçmişimde kaybolup gitti. Sırlar yok oldu. Bazen düşünüyorum acaba gerçekmiydi, yoksa bi hayal mi görmüştüm bilemiyorum ama o anı unutmuyorum. Beni değiştiren, başka biri yapan bir andı.

Evet o zmn da büyük hayal kırıklığı idi peki bu beni öldğren şeymiydi?

Hayır sanmıyorum, evet üzülmüştüm ama bu beni daha güçlü kılmıştı. Nedendir bilmiyorum ama yaşadığım herşeyi sanki yaşamam gerekiyor gibiydi, beni ben yapan şeyler yaşadıklarımdan ibaretti. Yani bunca zorluğu yaşamasam sanki bu kadar güçlü olmazdım.

Ben kendimi hiç anlamadım, gerçekten güçlümüyüm, zayıfmıyım, kırılgnamıyım yoksa acımasızmıyım, nazik ve kibarmıyım yoksa ön yargılı birimiyim. Hiç bilemedim, ama sanırım hepsinden biraz biraz var.

Güçlüyüm, çoğu insana göre bu güç fiziksel güç değil, olaylara karşı güçlüyüm, ama aynı zamanda da bi o kadar kırılgan ve hassasım. Yani çoğu insanın anlamayacağı şeylere üzüleblirim, yada birinin benimle konuşurken öylesine söylediği bir söze kırılablirim. Bazı şeyler ta kalbimi acıtır, mesela bir şarkı dinlerken genelde Neşet Ertaş dinlerken, o çaldığı sazın sesi, sanki içimi yakar geçer, yani anlatamam ama çok şey anlatır bana. Her vuruşta sanki bişeyleri yakar geçer, yeniden canlandırır.

Öyle garip biriyim aslında, başkasının sevgisinden hiç hoşlanmam yani birbirini seven iki çift görünce öğğ demek gelir içimden, böyle mıç mıç sevgilere gelemem filmler de öpüşseler iğrenirim, ama gerçkten etkilenmişsem isterim mutlu olmalarını ama etkilenmemişsem öğğğğ yani.

Hahaha yazarken çok eğleniyorum gülüyorum, ama gerçkte çok seven değer veren biriyim, yani başkasının sevgisi sahte gibi geliyor, tuhaf ama böyle hoşlanmıyorum. Sanki sevmeyi bilmiyor gibi davranıyorum ama aslında çok seviyorum. Benim sorunum ne anlamıyorum... İkizler burcu problemi gerçkten, kişiliğimi çözemedim. Sevince ölümüne, sevmeyince ne hali varsa görsün gibisinden biriyim. Kendimi bi anlasam hayatı da çözecem gibi ama anlamıyom....

Bir keresinde okulda bahçe kapısı açılmamıştı ben tam arkasındaydım, arkadaşım da diğer tarafında, tekmeyi vurması ile koca kapı "şakkk" diye kafamın ortasına geçmişti. Ama öyke böyle değil yani bildiğiniz demir kapı ve öyle bir hızla vuruyor ki beyin sarsıntısı flan geçirmiş olmalıyım yani şuan hayatta olmam büyük mucize ahahahaha cidden şans eseri yaşıyorum. Neyse bunu bir çok kişi görmüştü sınıf arkadaşlarım ve okuldan bi kaç kişi çok kötüydü, öğretmenler fln gelmişti arkadaşım üzülmüştü baya ama onun suçu yoktu, tabi doktora fln gitmedik okulda merkeze uzaktı, oturdum bir banka kendimi iyi hissetmiyordum, yani koca kapı kafama geçmişti başım dönüyordu ama bişey olmadı. Beden dersiydi, bizimkiler koşuyordu ve bana koşmuyorum diye laf atıyoarlardı. Yani nerdeyse öleceğim ama onların derdi koşmamam dı. Neyse işte tek bir damla yaş bile düşmemişti gözümden o acıya rağmen ağlamamıştım, çok tuhaftı ama ağlamamıştım.

Sonrasında ise, sevdiğim bir arkadaşım aynı yerde oturuyoruz ailemin durumunu biliyor, ve okulda bana bişey söylemişti, ailemle ilgili bişey ona tokat atmıştım sanırım sonra oturup ağlamıştım sırama, o kadar zoruma gitmişti ki halbuki çocuğuz ve çok saçma ama ağlamıştım kafamı kaldırmamıştım, söylediği şey canımı o kadar yakmıştı ki, sınıfta ki erkeler bile üzülmüştü benim için normalde hep sataşırdık birbirimize ama o zmn onlar da benim için üzülmüştü. O anı da hiç unutmuyorum çocuğu dövmeye gitmişlerdi. Tabi hoca kızmıştı ama kalbim çok kırılmıştı. Kimseyle konuşmamıştım. O gün kendimi çok yalnız hissetmiştim. Ama beni seven insanlarda vardı.

Yani bir sürü anı var, anlat anlat bitmez çok isterim insanlar okusun merak etsin anlat yazsın yazarım. Ama bunalrın hepsi geçmişte kalmış bir sürü güzel ama acı şeyler. Geçip gittiler, keşke geri gelseler, keşke o zmanlara geri dönebilsem. O kadar çok özledim ki, çocukluğumu, gerçkten çocukmuşum. Anlamasamda çok kıymetliymiş...

Buna devam ederim, ama şunu söylemek istiyorum, dedim ya nasıl biriyşm bilmiyorum diye, yani koca kapı ile canı yanmayan ama bir sözle yerle bir  olan birisiyim. Canımı kolay kolay yakamazlar, fiziksel olarakta yakamazlar çünkü artık çocuk değilim. Artık daha güçlü ve acımasız biriyim ama hala bunları yazarken ağlayan bir yazarım.

Herşey çok saçma, ama çocukluk güzel....

Kıymet bilin...

Bu arada arkadaşlarımla hala görüşüyorum, beni incitmiş olsalar bile....


(silahlara zaafım var)

&lt; D'oKuNmAyAn ŞİİR &gt;Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin