Merhaba güzellerim🥰
Ben geldim, Umarım hoş geldim, Hoş geldiniz ❤
Keyif alarak yazdım, keyif alarak okuyun 🖤
Sınır koymak istemiyorum. Lütfen oy ve yorum konusunda elinizi korkak alıştırmayın 🤭😘
Buraya bölüm için şarkı bırakabilirsiniz 💙
Kalbim ağzımda atarken beynim de gözlerim de pili biten saat misali tek bir yönde durup kaldı. İçimde yükselen korku, birkaç saniye boyunca hiçbir şey düşünememe izin vermedi. Fırat'ın "Pelda," diyen sesi, beni biraz olsun kendime getirirken "Hı," diyebildim sadece.
"Geldik."
Donup kalan bakışlarımı yanımda oturan adama çevirirken olduğu tarafın camından görünen anne babamla bir kez daha gerildim. Daha önce böyle durumlarda gerilmez, oldukça rahat davranırdım. Şimdiden sonra hep böyle mi olacaktı? Bir aradayken hep böyle tedirgin mi olacaktım ben? Çok değil, biraz önce Fırat'la konuşurken aileler de dahil kimse umurumda değildi oysa. Teoride ne kadar böyle olsa da pratikte aynısı olmuyormuş. En ufak bir hareketten kendini ele vereceğini düşünüyormuşsun.
Kendine gel Pelda. Kimsenin hiçbir şeyden haberi yok. Ama sen böyle abes davranmaya devam edersen yedi düvel öğrenecek!
Derin bir nefes alıp kapımı açtıktan sonra sakin kalmaya çalışarak çıktım dışarı. Fırat da benimle birlikte arabadan inerken anne babamla göz göze geldim. Pek iyi görünmüyorlar, pek de iyi bakmıyorlardı sanki. Korkmuşlardı tabi. Şimdi de Fırat'ın arabasından inerken görüyorlardı.
Fırat onlara benden daha yakın dururken ortamdaki gergin sessizliği "İyi akşamlar." diyerek böldü.
Annem yüzüme dik dik bakmayı sürdürürken aklından geçenleri okuyarak çantamın kulpunu daha sıkı kavradım. En ufak şeyden nem kapan biriyken ben hem eve geç hem de Fırat'la birlikte dönüyordum. Beni daha önce Fırat'ın arabasına tek binmemem konusunda uyarmışken şu an fazlasıyla gergin olduğunu ve bize şüpheyle baktığının farkındaydım.
Babam çok iyi gelmeyen ve sorgular gibi çıkan sesiyle Fırat'a cevaben "İyi akşamlar oğlum," derken rahatlamak yerine huzursuzca kıpırdandım olduğum yerde. Sesinin bu tınısını biliyordum. 'Nereden geliyorsunuz? Niye birlikte geliyorsunuz?" un üstü kapalı versiyonuydu.
Sesim içime kaçmış gibi ağzımı bile açamazken Fırat da benim gibi babamların bir açıklama beklediğini biliyor olmalı ki oldukça rahat bir şekilde bana dönüp kısa bir bakış attı. Yeniden babamlara dönerken sıradan, havadan sudan bir şeyden bahseder gibi "Pelda ile yolda karşılaştık." deyince devamında da bir şeyler getirmesini bekledim. Ancak benim aksime o kadar sakin, o kadar vurdumduymazdı ki başka bir açıklama getirme gereği görmemiş olmalı.
Babam "Sağ ol evladım, biz de telefonuna cevap vermeyince endişelenmiştik." diyerek bana dönerken dudağımı daha büyük bir endişeyle kemirmeye başladım.
Annem babama inanamaz gibi bakıp "Ne endişelenmesi İhsan? Az daha karakola gidiyorduk!" dedi. Babam annemin tepkisi karşısında Fırat'ın yanımızdaki varlığından sebep olsa gerek boğazını uyarır gibi temizledi ama hiçbir şey söylemedi.
Babamın sessizliğinden faydalanarak ben konuya müdahil olma gereği hissettim. Çok sessiz kalmıştım ve bu da şüphe çekiyordu. "Yok artık anne. Ne karakolu? Alt tarafı birkaç saat geciktim. Abartma bu kadar." dediğimde annem beni yok sayar gibi yine babama döndü. "Duydun mu İhsan? Hanımefendi gecikiyor. Haber vermeyi bırak telefonuna bakmıyor. Ama abartan biz oluyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAFDERİN (DÜZENLENDİKTEN SONRA BÖLÜMLER YENİDEN YÜKLENECEK)
RomanceKüçücük bir kıvılcımın beni tutuşturacağını asla bilemezdim. Ateşi yakan oydu, Yangını başlatan oydu, Yangını harlayan oydu, Yangın oydu, Yanansa bendim.. Berrak, içi dışı görünen sığ bir su kadar Saftım, beyazdım. O ise sonu görünmeyen dipsiz bir...