7-Gelgit

10.8K 758 432
                                    

Selamm güzellerim 🤭

Uzun, çok şeyin olduğu bir bölüm oldu yine ama gelişimiz biraz uzadığı için bölmedim 😌

Yine çok keyif alarak yazdım siz de aynı keyifle okursunuz umarım 🖤

Oy verip öyle geçelim mi bölüme canlarım 😚

Satır arası yorumlarınızı bekliyorummm🥰

Düldül Red Kit'siz, Milu Tenten'siz, Tom Jerry'siz nasıl ki düşünelemiyorsa ben de Fadıl'dan kopamıyordum. Bir sabaha da zatı şahanelerinin billur sesiyle gözlerimi açarken yatağın içinde tepindim. "Bir sabah ya, tek bir sabah uyut zalımın horozu!"

Yarım yamalak açık tutabildiğim gözlerimle yatakta doğrulduktan sonra dağılan saçlarıma aldırış etmeden ayağa kalktım. Sandalyenin arkasındaki ceketimi üzerime geçirip fermuarını çeneme kadar çektim.

Odadan çıktığımda evde her zamanki gibi derin bir sessizlik vardı. Saat epey erken olduğundan herkes uyuyordu tabi. Bir Pelda uyansındı zaten bu saatte. Acıların kızı Pelda Aktan...

Evden çıkarken hissettiğim serinlik bile uykumu açmama yardımcı olamamıştı. Tabi olmazdı. O kadar geç yatmıştım ki... Dün gece Arife teyzeler babamla annemin baskıları yüzünden geç saatlere kadar oturmuşlardı. Onların arkasından mutfağı toplama işi bana yıkılınca yatışım ekstra gecikmişti.

Merdivenleri sallana sallana indikten sonra bahçede uyuklayarak yürümeye başladım. Gözlerimi doğru düzgün açamazken kapıya çarpmamla yolun sonuna geldiğimi anlayarak bir adım geriledim ve demir kapıyı kendime doğru çekip elimi posta kutusuna doğru uzattım. Duvarda gezinen elim, kutuyu bulduktan sonra kapağını açıp bu defa da içindeki kağıdı aramaya koyuldu. Bir süre sonra notu bulup yeniden eve yöneldim.

Odama çıktığımda doğrudan yatağa yönelip kendimi üzerine bıraktım. Kağıdı yastığımın altına sıkıştırıp örtüyü üzerime çekerek sıkıca sarıldım. Çok geçmeden kendimi uykunun büyülü kollarına teslim ettim. Uyudum, uyudum, uyudum... Ta ki sabahlarımı zehir eden o sese kadar... Bu dünyada alarm kadar travmatik bir ses daha varsa kesinlikle anneme aitti.

"Pelda, uyan hadi." diye seslenirken üzerimdeki örtüye daha sıkı sarıldım. Gözlerimi açmadan "Biraz daha anne," diye mırıldanırken uzaklardan gelen sesiyle "Şu odanın haline bak. Bir kıza yakışıyor mu hiç? Biri görse ne der?" diye her zamanki gibi söylenmeye başladı.

"Kalk hadi, kahvaltıdan sonra evin ağzını yüzünü toplayalım."

"Hiç havamda değilim."

"Başlatma havana sıpa! Ne demişler evini temiz tut misafir gelir, kendini temiz tut ölüm gelir."

Sesini bu defa daha yakınımda hissederken sızlanır gibi "Anne ya..." demiştim ki "O başının altındaki kağıt ne?" diye sorarak sözümü tamamlamama izin vermedi.

"Ne kağıdı?" diye mırıldandıktan sonra "Koyan sen olduğuna göre sana sormalı!" diyen kinayeli sesini duymamla aklım başıma yeni geliyormuş gibi hızla gözlerimi açtım. Oturur pozisyona geçtikten sonra yarısı yastığın altında yarısı dışında duran kağıdı hızla elime alarak dikkatle bana ve elimdeki kağıda bakan anneme döndüm. "He bundan bahsediyorsun,"

Annem 'başka ne olacak' der gibi bakarken rahat davranmaya çalışarak elimdeki ikiye katlı kağıdı hafifçe havaya kaldırdım. "Ne olabilir anne, derste aldığım notlar işte. Burada olduğunu hatırlamadığıma göre dün gece göz atarken uyuyakalmışım."

Annem onaylamaz gözlerle bana bakarken "İşlerini son dakikalara bırakmayı, dağınık yaşamayı ne çok seviyorsun. Hayır, yarın bir gün evlendiğinde olacaklardan gerçekten korkuyorum." dediğinde kağıda takılmamasına rahatlayarak gülümsedim. "Korkma Gülloş, önümüzdeki beş yılda herhangi bir evlilik planım yok. Beş yıl sonrasına da Allah kerim artık!" diye karşılık verdiğimde sen iflah olmazsın der gibi başını iki yana salladı.

SAFDERİN (DÜZENLENDİKTEN SONRA BÖLÜMLER YENİDEN YÜKLENECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin