27-Elveda

6.9K 673 528
                                    

Merhaba 🥰

Uzun zaman oldu buluşmayalı ama bunun için beni suçlamamalısınız. Çünkü ben bir sınır belirlemiştim ve siz onu doldurmadınız. Hala da dolmuş değil. Ama ben oy verenlerin, yorum yapanların hatrına bölümü yayınlıyorum. Artık sınır koymayacagim. Nasil olsa dolmuyor 🤷‍♀️ Oy ve yorumlar arttıkça bölüm atacağım. Çünkü bölümlerimin öylece okunup geçilmesini asla istemiyorum🙂

Çok konuştum yine biliyorum😬

Oy veriyorsan, yorum yapıyorsan keyifle oku sevgili okur🖤

Ağzımdan çıkanlarla öylece kalırken bir süre hiçbir şey demedi. Yüzü, gözleri bana olan hayal kırıklığını fazlasıyla yansıtsa da benim kadar canı yanmadığına emindim. Yanmış olsa bile pişman değildim. Sözlerimde ciddiydim. Eski Pelda yoktu karşısında. Duygularımı ötelemeyi, vicdansız olmayı ondan öğrenmiştim ben. Kalpsiz Pelda onun eseriydi.

Ne kadar süre geçti üzerinden bilmiyorum. Sonunda "Tamam," dedi durgun çıkan sesiyle. Ben bağırıp çağırıp bir yerleri kırmasını beklerken o oldukça sakindi. "Madem bana olan nefretin bu denli büyük, madem ne yaparsam yapayım sende hiçbir şansım yok, madem beni artık hiçbir şekilde istemiyorsun..."

Yutkunarak duraksadı ve dolu dolu olan gözleriyle gözlerime bakarak "Tamam." dedi bir kez daha.

Sesi sakindi ama yüzü acı çekiyormuş gibi kasılıyor, kelimeler dudaklarından zorla çıkıyormuş gibi duruyordu. "Benden kurtulmayı madem bu kadar çok istiyorsun istediğin olsun. Seni mutlu edecekse ben yine kendi isteklerimi öteler, kendimi harcarım. Senin için yine senden vazgeçerim Pelda."

Yine...

Benim için ne zaman kendinden ya da benden vazgeçmişti ki şimdi böyle konuşmayı kendine hak görüyordu?

Kaşlarım çatılırken yüreğimi birisi avuçlamış da sıkıyormuş gibiydi. Doğru düzgün nefes bile alamazken "Boşuyorum seni Pelda." dedi. Nefesim iyice kesildi. Zaman durdu sanki. Kalbim büyük bir acıyla yüzleşti. Boş gözlerle ona bakarken "Boş ol,boş ol, boş ol..." diye devam etti.

Dudaklarıma acı bir tebessüm konarken duyduklarıma mutlu olmam gerekiyordu değil mi? Öyleyse neden değildim?

Bir umut dedim. Aylar önce beni bırakırken söylediklerinin doğru olmasını umut etmiştim. Ancak dini nikahımız gerçekti. O zaman niye yalan söylemişti bana? Niye sahte demişti? Niye acı çekmeme sebep olmuştu? Hepsini geçtim neden diye sorduğumda niye susmuştu?

Niye, niye, niyeee?

Sandalyesini geriye iteleyip yavaşça ayağa kalktıktan sonra son kez yüzüme baktı. Sonra da hiçbir şey demeden önce odadan sonra evden çıkıp gitti. İstediğim gibi aramızdaki her şey bitmişti. Bu oyunu ona nikahımız gerçekse beni boşasın diye ben oynamıştım zaten ve sözde kazanmıştım. İstediğim olmuştu. Ama ben hiç mutlu değildim. Hatta biri dokunsa ağlayacak kıvamdaydım. Ben bana olan öfkesini yüzüme kusarak, çirkinleşerek her şeyi bitirmesini beklerken o fazlasıyla sakin kalmış ve beni benim için boşadığını söyleyerek aramızdaki son bağı güzellikle sonlandırmıştı. Belki söyledikleri gene yalandı. İnanmamam gerekirdi ama garip bir şekilde samimi gelmişti. Ya da bilmiyorum. Böyle son bulmasını istemediğim için öyle hissetmiştim belki de.

Canım yanıyordu. Yakayım derken yine kendim yanmıştım. Büyük bir yükten kurtularak rahatlayacağımı sanırken yine mutsuzluğun dibini sıyıran taraftaydım. Omuzlarımdaki ağırlık kalkmıştı. Peki ya kalbimdeki...

***

"Gerçekten gitmek zorunda mısın kızım? Burada yapsan yüksek lisans mı ne haltsa onu, olmuyor mu?"

SAFDERİN (DÜZENLENDİKTEN SONRA BÖLÜMLER YENİDEN YÜKLENECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin