19-Hasret

9.9K 748 307
                                    


Selam güzellerim🥰

Biz sizi çok özledik peki siz❤

Geç geldim bu sefer, oyların çoğalmasını beklemek istedim. İstediğim sayılara ulaşmadı maalesef yine ama oy verenleri daha fazla bekletmek istemedim 😊

Oy verip, yorum yapan herkes keyifle okusun bölümü 😘

Hasret... Bir buçuk aydır Fırat'ın yokluğuna alışmaya çalışırken her geçen gün ayrılığın acısıyla daha çok yüzleşiyordum. Hayatım olağan bir şekilde seyrediyormuş gibi davranmaya, derslerime ve kütüphanedeki işime odaklanmaya çalışıyor ama kendimi onu düşünmekten alıkoyamıyordum. Özlüyordum. Delicesine özlüyordum. Hayatımda uzun zamandır yeri olmasına rağmen kalbime o kadar kısa sürede girmiş ve bu sürede beni kendisine öylesine bağlamıştı ki ilk ayrılışımızda derin bir şekilde sarsılmıştım. Onsuz her şey eksikti. İstanbul, mahalle, kalabalık sofralarımız, ben... Yokluğunda hiçbir şeyden zevk alamıyordum. Dışarıdan yaşayan, var olan ama kendi içimde yok olmuş biriydim. Fırat'la birlikte ben de terk etmiştim sanki buraları.

Zordu. Asker sevgilisi olmak sandığımdan çok daha zordu. Ancak gülü seven dikenine katlanmak zorundaydı. Fırat'ın deyimiyle gülü seveceksen dikenli yollarından geçmeyi bilecektin. Ben de deniyordum. Dikenleri en çok kalbime batıyordu belki ama onu beklemek bile güzeldi. Aynı zamanda da endişelendirici... Sadece buradaki yokluğu değil, neresi olduğunu bilmediğim yeri de içime oturup kalmıştı. Son zamanlarda her gece bir kabusla uyanır olmuştum ve hepsinin başkahramanı Fırat'tı. Ara ara mesajlaşsak, iyi olduğunun haberini alsam da korkularımın bir çaresi de sonu da yoktu. O benden uzaktayken ben her daim diken üstündeydim.

Öğrencilerin emaneten aldıkları kitapları reyonlarına dağıttıktan sonra kütüphanenin baş sorumlusu olan Yonca ablanın yanına gidip işimin bittiğini ve çıkacağımı bildirdim. Kısa sürede okuldan ayrılıp otobüse binerken, kulaklığımı takıp başımı cama yaslayarak yol boyunca dışarıyı izledim. Ahsen herkesi bu akşam yemeğe çağırmıştı. Ben de mahallenin içinden çıkmayacağım için annemlerden izin almayı başarmıştım.

Üzerimi değiştirmek için eve uğrarken mutfaktan çıkan annemle göz göze geldim. Botlarımı çıkarırken yanıma yaklaştı. "Hoş geldin kızım,"

"Hoş buldum anne," dedikten sonra üzerimden çıkardığım montumu astım.

Annemin bakışlarını üzerimden çekmemesiyle afallarken "Bir şey mi diyeceksin?" diye sordum.

Gözlerini kaçırması beni daha da kuşkulandırırken sabırsız bir sesle "Anne," dedim. "Bir şey mi oldu?"

Annem derin bir nefes alırken yeniden gözlerini bana çevirdi. "Bu hafta sonu misafir gelecek de ne yapsam diye düşünüyordum."

Kaşlarım havaya kalkarken "Misafir..." dedim sorar gibi.

Annem başını sallarken tedirgin bir hava veriyordu nedense. Gözlerim kısılırken "Kimmiş bu misafir?" diye sordum daha açık olarak.

"Babanların dükkan komşularıymış. Oğullarıyla geleceklermiş."

Son sözleriyle bana demek istemeyip de diyemediği şeyi daha iyi anlarken gözlerim büyüdü ve ani bir çıkışla "Anne sakın bana görücü olarak geliyorlar deme!" dedim inanamayan bir sesle.

Annem söyleyemediği şeyi söylememden olsa gerek rahatlamış gibi kasılan omuzlarını gevşetirken "Hiç bana öyle bakma Pelda. Bu kez bana da sürpriz oldu. Adam böyle bir niyetimiz var deyince Kadir amcan üzerine vazifeymiş gibi daha okuyor, olmaz filan diye karşı çıkmış. Sanki kendi kızısın ya..." deyince bu kez gerilen taraf ben oldum. Kadir amca da duymuştu demek...

SAFDERİN (DÜZENLENDİKTEN SONRA BÖLÜMLER YENİDEN YÜKLENECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin