23-Sil Baştan

6.7K 707 667
                                    

Selammmm🙂

Nasılsınız güzellerim?

Oylar keşke biraz daha hızlı gelse de bölümler de hızlı gelse değil mi🥲Oy sınırı dolmamasına rağmen bu bölümü atıyorsam sebebi oy verenlerin hakkını yememek için. Lütfen siz de oy verirken kendinizi, beni ve oy veren, bölüm bekleyen diğer insanları düşünün🍀

ALTI LÜTFEN ATLAMAYIN👇👇👇

🌟GELECEK BÖLÜM İÇİN SINIRIMIZ 350 OY 500 YORUM 🌟 (SINIR DOLMADAN YENİ BÖLÜM GELMEYECEKTİR)

Oy ve yorumlarınızı lütfen eksik etmeyin, keyifli okumalar 🖤

12 Temmuz 2020

Hayat çok garipti. Çok hızlı geçip, şekil alabiliyordu. Kısa bir zaman önce yaşanılanlar hiç yaşanmamış gibi oluveriyor, birden unutluyor ya da tam tersi üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin dün yaşanmış gibi hissettiriyordu.

Bir buçuk yıl geçmişti. Hatırlamak istemediğim, zihnimin bir köşesine iteleyip üstüne kilit vurduğum anılarımın üzerinden bir buçuk yıl geçmişti. Geçmişti ama geçerken benim de üzerimden geçmişti.

Olanları unutmak hiç kolay olmamıştı. Okulum biter bitmez soluğu İzmir'deki teyzemin yanında almış, bütün bir yazı orada geçirmiştim. Okul yeniden başladığında  ise aklımın bir köşesinde hep olan Erasmus için kolları sıvamış ve ailemi de ikna ederek Slovakya'ya gitmiştim. Normalde yarım dönem Erasmus yapılıyordu. Ancak ben bu süreci ailemin tüm itirazlarına rağmen bir yıla kadar uzatmıştım. Yurtdışında olmak bana iyi gelmişti.

Normalde olsa annem bu kadar uzun süre ayrı kalmamıza asla izin vermezdi. Ancak yaşanılanlara şahit olanlardan biri de oydu. Fırat'la aramızda geçenleri ona tam olarak anlatmamıştım. Daha doğrusu anlatamamıştım. Ama ayrıldığımızı biliyordu. Acı çektiğimi de... Bu yüzden hem yaralarımı kapatmam hem de onu tamamen unutmam için gitmeme göz yummuştu.

"Eee Pelda Slovakya'da cıvır yapmadın mı kendine şöyle en sarışınından?"

Ilgın Ahsen'e tuhaf bakışlar atarak "Cıvır..." dedi sorar gibi.

Ahsen başını sallayıp "Evet cıvır, yani sevgili... Tabi sen bilmezsin böyle şeyleri, erkek Fatma'sın ne de olsa!" diye gülerek konuştu.

Ilgın yüzünü buruşturup "Aman ne büyük kayıp! Hadi ben erkek Fatma'yım, peki sen?" diyerek başıyla Ahsen'in kocaman olan karnını işaret etti. "Çocuğun olacak hala aynı laylaylom Ahsen'sin. Büyü lan biraz!"

Ahsen elini karnına getirip okşarken " Ne alakası var Ilgın? Sevgili yapıp yapmadığını merak etmek çocukluk mu?" dedi alınmış bir sesle.

Doğumuna çok az bir zaman kaldığı için görmeyeli epey duygusallaşmıştı. Ancak hamilelik ona çok yakışmıştı.

Ilgın kendisine ağlayacak gibi bakan kızı umursamadan  "Evet!" dedi. "Bazı şeyleri bilirken böyle gevşek gevşek konuşuyorsun ya ağzına bir tane çakmak istiyorum."

Bazı şeyler... Malum kişiden bahsediyordu. Aramızda olanların hepsini, eksiksiz bir tek o biliyordu zaten. Diğerlerine hiçbir şey anlatamamıştım. Ilgın ise duydukları karşısında küplere binmiş, cüssesine bakmadan Fırat'ı dövmek istemiş ama göreve gittiği için onu bulamamıştı.

Evet, Fırat benden ayrılır ayrılmaz kayıplara karışmış, istemeyerek de olsa işimi kolaylaştırmıştı. Onu görmeye devam etseydim bu kadar çabuk toplayabileceğimi hiç sanmıyorum. İnsanoğlunun hep bir sığınağı olurdu ya hayatta. Çatısında yağmurun dinmesini, gökkuşağının çıkmasını beklediği... Onun gidişiyle ben sığınaksız kalmıştım. Kolum kanadım kırılmış, evlatlık olduğumu öğrendiğimde hissetmediğim kimsesizliği onu kaybederek hissetmiştim. Bu hayatta çok kez kaybetmemiş miydim zaten? Bunların en büyüğü, en acısı Fırat'tı. Fırat içimdeki en derin yaraydı. Bana yaramayan, yar olamayan en büyük yara...

SAFDERİN (DÜZENLENDİKTEN SONRA BÖLÜMLER YENİDEN YÜKLENECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin