|6|

73.9K 1.9K 60
                                    




Yan koridordan duyulan sesler kulağıma uğultu gibi gelirken küçük odadan içeri girdiğim gibi kapıyı arkamdan sıkıca kapattım.

"Adel seni bir gece boş bırakmaya gelmiyor kızım! Alt tarafı bir gece lan! Ağzına sıçtığımın bir gecesi konser sonuna kalmayayım, erken uyuyayım dedim! Yemediğin bok kalmamış resmen!"

Evet.

An itibariyle, sahne arkasındaki odalardan birindeydik ve canım kuzenim içeri girdiğimiz gibi bana söylenerek volta atmaya başlamıştı.

Kahve çekirdeğini anımsatan gözleri, koyu kumral kaküllü saçları ve beline yerleştirdiği elleriyle sert bir ifade verse de kendisini pek ciddiye alamıyordum maalesef ki.

Zira Uraz'a yolladığım ve yollayacağım fotoğraflar da Işık Erden imzalıydı. Ayrıca ona anonimden yazayım diye üzerime olmayan bir hattı almama yardım eden bizzat kendisiydi, bu işteki baş suç ortağım oydu yani.

Biz kim miydik?

Adel ve Işık Erden. Yani, Erden kızları!

Babalarımız Birkan ve Haluk Erden kardeşler, ülkenin en prestijli menajerlik şirketlerinden birinin sahipleriydi.

Babamla amcam çok gençken sektöre girmiş, biz bebekken de kendi şirketlerini kurmuşlardı. Yıllarca çalışmış, sektörde birçok projeye girip çıkmışlardı.

Ve şu an sektörde onları bilmeyen yoktu.

Amcam genelde ofiste oluyor, anlaşmalarla ve toplantılar gibi daha resmî işlerle ilgileniyordu. Sadece birkaç sanatçının menajerliğini yapıyordu. Babama göre daha butik çalışıyordu.

Babamsa ona göre daha fazla sahadaydı. Bir ay içinde ofise gittiği günler bir elin parmaklarını geçmiyordu mesela. Genelde sanatçılarının yanındaydı.

Biz de bu markanın gelecekteki varisleri olarak liseden mezun olur olmaz sektörü öğrenmek için babamın yanında, sahada çalışmaya başlamıştık.

İkimiz de uzaktan öğretim ile okumak istemiştik üniversiteyi. Ben reklamcılık okuyordum, Işık'sa fotoğrafçılık. O yüzden kendisini kadrolu kameramanım yapmıştım. Hâl böyle olunca bir yandan da babalarımızın işini yakından öğrenmek için onlarla beraber çalışmaya başlamıştık.

Saha, ofiste yapılan işten daha zordu. Önce burayı öğrenmemizi istemişlerdi. O yüzden derslerimizden arta kalan zamanlarda babama asistanlık yapıyorduk.

Benim için, babamdan aldığım mavi gözlerim ve bakışlarımla şimdiden onu andırdığımı ve ileride onun gibi olacağımı söyleyen çok kişi vardı. Tabi, hikayemizin bir de diğer ucu vardı.

Dün gece itibariyle bilinmeyen numaradan yazmaya başladığım arkadaş, Uraz Barın Arkan...

Zümrüt yeşili gözleri, toprak rengi saçları, buğday teni ve o akıllara zarar gülüşüyle onları dinlemeye gelen bütün kızların aklını alan; başka bir deyişle son iki yıldır ülkeyi kasıp kavuran, aynı zamanda babamın son bir buçuk yıldır menajerliğini yürüttüğü Nova grubunun gitaristi.

Nova; Uraz ve şu anda grubun solistliğini sürdüren Pamir'in üniversite üçüncü sınıftayken kurduğu bir gruptu.

Bir alt sınıftan arkadaşları olan Ulaş'ı bas gitarist yapmış, son olarak da Uraz'ın o zamanlar ev arkadaşı olan Buğra'yı baterist olarak aralarına alıp grubu tamamlamışlardı.

Babamın anlattığına göre ilk yılları birkaç barda çalıp söyleyerek geçmişti. Son sınıf oldukları yılda, bir gün sahilde çalıp söyledikleri sırada onları izleyenlerden birinin çekip internete koyduğu bir video ile birden ünlü olmuşlardı. Okullarını bitirir bitirmez de tabi ki aylarca peşlerinden koşan plak şirketlerinden biriyle anlaşma yapmışlar, birkaç ay içerisinde de yedi parçalık bir albüm çıkartmışlardı.

Ama ilk anlaştıkları şirketle bazı sorunlar yaşamışlar, albümleri çıkmadan hemen bir iki ay önce de bizim şirketin kanatları altına girmişlerdi.

NOVA || texting (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin