"Ulan var ya, kırk yıl düşünsem Uraz'ın öyle bir cengaverlik yapacağı aklımın ucundan geçmezdi! Bunu dediğime kendim bile inanamıyorum ama helal olsun, tam zamanlamayla kurtardı seni."
Işık'ın söylenmesine, daha doğrusu bana baksa bile kendi kendine konuşuyor olmasına karşın gözlerimi devirmekle yetindim.
Diyecek herhangi bir şey bulamıyordum çünkü maalesef haklıydı.
Uraz bey beni fanlarının saldırısından kurtarmış, tur otobüsüne ulaşana kadar da ne kolumu ne de belimi bırakmamıştı.İki sokaklık mesafeyi onunla dip dibe yürümek ise zaten zıplamış olan sinirlerime hiç iyi gelmemişti. Otobüsten içeri adım attığım gibi kendimi ondan kurtarıp küçük koltuklardan birine sinmiştim.
Kısa bir yolculuğun ardından ise konser alanın uzaklaşmış, babamdan gelecek talimatı beklemek için bir benzinlikte durmuştuk.
Çocuklar otobüste bekliyordu. Işık'la ben de onlardan biraz uzaklaşıp rahat konuşabilmek için lavabolara kaçmıştık.
Otele mi gidecektik yoksa direkt, diğer şehirde olacak konser için yola mı çıkacaktık henüz belli değildi.Çünkü böyle bir kalabalığı hiçbirimiz hesaplayamamıştık. O yüzden planlar son dakika değişmişti.
"Sahalarda görmeye alışık olmadığımız hareketlerdi bunlar canım. Uzatma o yüzden."Buğra'nın, hatta zaman zaman Ulaş'ın bizi alan çıkışlarında kendilerine yakın tutup ezilmemizi engellemelerine şahit olmuştuk ama Uraz ilk defa böyle bir şey yapmıştı.
Garipsemedim desem yalan olurdu.
"Öküzlük etme de bir teşekkür et çocuğa. Otobüse girdiğinden beri mal mal oturuyorsun."Işık'ın sesiyle bakışlarımı aynadan çekip ona döndüm. "Kalabalıktan ve yarattıkları gürültüden tepe sersemi oldum kızım ne yapsaydım?"
Yalan yoktu, son zamanlarda sakin çıkışlar atlattığımız için bugün biraz fazla gelmişti bünyeme. Bir de üzerine Uraz eklenince pilim bitmiş gibiydi.
"Hadi yürü yürü, daha fazla oyalanırsak dikkat çekeceğiz."
Işık beni omuzlarımdan tutup lavabolardan çıkardığında ilerlemeye başladık.
"Amcam birazdan haber yollar zaten. Ona göre hareket ederiz."
Tur otobüsünün kapısına geldiğimizde ise açmadan önce son bir kez bana baktı.
"Bak, kırk yılda bir düzgün bir harekette bulundu. Teşekkür et en azından."
Tembihine karşın bıkkın gözlerle ona bakıp başımı salladım ve kapıyı açıp içeri girdim.
Pamir ve Buğra öndeki koltuklarda oturmuş, telefonlarıyla ilgileniyordu. Ulaş zaten içeri girdiğimiz gibi kendini yatağına atmıştı. Uraz da tahminen, biz lavabo bahanesiyle çıktığımızda yatağına geçmişti.
Kendi yatağıma doğru ilerlerken ezbere bildiğim yerde gördüğüm bedenle tahminimin doğru olduğunu kendime kanıtlarken duraksadım ve derin bir nefes alıp o bana bakmasa da konuştum."Teşekkür ederim. O hengameden kurtardın beni."
Konuşmamla beraber yeşil gözleri bana dönerken birkaç saniye herhangi bir şey söylemeden yüzüme baktı.
"Size bir şey olmasına izin verseydik Birkan abi bizi ne yapardı sence?"
Teşekkürüme karşın verdiği cevapla birlikte zar zor yatıştırdığım sinirlerim yeniden zıplarken kendimi tuttum.
"Maksat babamın gazabından kurtulmak mıydı yani? Bir şey demeyeceğini bilsen orada ezilmemize izin mi verecektin?"
Tek kaşımı kaldırarak ona baktığımda sırıttı.
"Kalpsiz olduğum söylenebilir ama o kadar gaddar değilim, kurtarırdım yine herhalde."
Cevabıyla birlikte gözlerimi devirirken başka bir şey söylemeden kendi yatağıma doğru ilerledim.
Bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir dedikleri doğruydu! Çünkü Uraz'ın devreleri kesin bozuktu!
Uyuzdu, hem de çok uyuzdu!
Yatağıma uzanıp perdeyi çeker çekmez hırsla telefonumu cebimden çıkarttım.Adel'le fazla konuşmuyor olabildi ama iş Nova'ya gelince son zamanlarda bülbül kesiliyordu beyefendi.
Ben de elime geçen fırsatı kaçıracak değildim tabi ki.
➿➿➿
Oy vermeden geçmezseniz sevinirim 🖤🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOVA || texting (+18)
Teen FictionBilinmeyen Numara: Sen benim sesime, kelimelerime sağırsın Uraz Barın Arkan Bilinmeyen Numara: Bakıyorsun ama görmüyorsun notalarımı Bilinmeyen Numara: Kulaklarına dolsa da duymuyorsun şarkılarımı Bilinmeyen Numara : Ama öyle bir gün gelecek ki, be...