8. Bölüm

3K 169 64
                                    

Medya: Sezen Aksu-Son Bakış

Kendi kurduğu cümleler neden kendi bedenine ağır gelmişti anlamadı o an. Içine girdiği yatağına iyice  sindi koca bedeniyle. Kelimelerinin keskinliği elinin buz tutmasına sebep olmuştu manasızca. Elini yorgana sardı Bora ıyice. Kalbinin sızlaması rahatsızlık veriyodu, bu sebepleydi derin derin nefes alışverişi.

"Madem yazdığım hikayelere bu kadar sadıksın, yeni hikaye yazacağım. Bu kez onla başlayıp onla bitireceğiz Bora!" Hakanın sözlerine nazaran sesi o kadar da iddali değildi. Hakkı değildi belki ama kırılıyordu kalbi. Boranın keskin sınırları vardı bunu hep biliyordu. Hiç adım atmayacaktı da zaten. Ama bir kere gördüğü kaybedişten sonra yeniden onu kazanma ihtimali onun zihnini tamamen ele geçirmişti bir anda. Mantıksız davrandığının kendi de farkındaydı fakat nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu ki. O aşka dair pek bir şey bilmezdi zaten. Üniversiteye gelene kadar hiç kimseye ilgi duymadığı için lise ergenliklerinde bile hiç bir kızla gönül ilişkisi kurmamıştı. Üniversiteye geldiği ilk yıl çevrenin verdiği o gizli baskı yüzünden bir kaç kızla tanışma faslına girse de ilerletmek işkence gibi gelince uzak durmuştu. Ta ki ikinci yılında tesadüfen tanıştığı kumralı görene kadar. Onun dünyasında ask kavramı bile yokken birine bu denli tutulmak delilik sanardi. Hele bir erkeğe! Homofobik değildi ama kim durup dururken acaba kime aşık olacağım diye düşünürdü ki Hakan da düsünsün.

Bir kıza aşık olsa çevreden alacağı bir kaç taktikle, kendi hislerin verdiği gazla, kızı etkileyecek bir kaç sözle başlardı işe ama bir erkeği nasıl etkileyebilecekti ki. Hele ki onun dünyası bu kadar mükkemelken. Hiç bir konuda yardıma ihtiyacı yokken nasıl ona yanaşabilirdi ki. Etrafa bu kadar pozitif bakıp gülümserken yanında daima agresif birini ister miydi? Hakana göre istemezdi. Hem bu kadar yakışıklı ve kusursuz biri neden onu seçsin ki. Kızlar sıraya giriyordu onunla konuşabilmek için ama onun umrunda değildi. Demek farkındaydı cazibesinin ve bunu kullanıyor diye düşünüyordu Hakan.

Her şeyi kendi başına hallediyor, derslerinde insan ötesi bir başarı sergiliyor, kızlarla güzel sohbetler ediyor, etrafa gülümserken ışık saçıyor, kusursuz yakışıklılığını önemsemiyor ve tüm bunlar yetmezmiş gibi hakanın ona yakınlaşmasını sıradan basit bir arkadaşlık nezdinde sayıp gün ortasında Hakan i hiç olmadık anda yalnız başına bırakıyordu.

Hakan, ona ulaşmanın imkânı yok sanıyordu. Zamanla onu kendi zihninde kurguladığı senaryoların basında görmeye başladı. Bir yanı ondan ölesiye nefret ediyordu. Diğer yanı ise Borayı görmediği günü ziyan sayıyordu. Zamanla şımarık bir velet olduğunu varsaydı, şımarık velet in her gülüşü kalbini sancıtıyordu. Sonra düşüncesiz bir pislik olduğunu düşündü, düşüncesiz pislik ona her yumruğu kaldırdığında tek dokunusuna bile hasret olduğunu fark etti. Hakan kendi kurduğu kurguların hepsinde Borayı başrolde oynatabiliyordu ama bir türlü onunla el ele tutuşup yürüyebileceği bir kurguyu hayal edemiyordu. Çünkü hayal ederse, hayalindeki güzelliğe gerçekte ulaşamayacağını biliyordu. Bunu bilmek bile can yakarken hayal kurup olmayışını izlemek kahrederdi.

Bora duyduklarından sonra aniden oturdu yorganı bıkkınlıkla üzerinden atarak. Elini kısa saçlarında dolaştırdı bir süre. Iki eliyle yüzünü sivazladiktan sonra konuştu sakin sesiyle. Kırmadan konuşmak istiyordu. Cümleleri değil belki ama ses tonu bunu hissettiriyordu. "Yıldım abi, şu bir kaç günde çürüttün beynimi. Bir yıl sonra çekip gideceksin, kötü anma burayı. Abi 3 yıldır ilk defa seni incitmek istemediğim halde kırmak zorunda bırakıyorsun. Bak gel dağıt ağzımı yüzümü gıkım çıksa şerefsizim. Ama bana böyle cümlelerle gelme lan, gelme. Şaşıyorum ne diyeceğimi bilmiyorum." Ayaklanıp komodinin üzerinden bir sigarayla çakmağı aldı, Hakanın yatağının hemen yan tarafında olan pencereye ilerledi. Pencereyi açıp hafif dışa doğru eğildi. Sigarayı yaktı yüzü hakana dönük olsa da dumanı dışarıya bırakmak için yan olarak dışarıya eğilmişti. Gözü bir kaç yıldızda gezdikten sonra gözlerini kısıp devam etti cümlelerine "ben kimsenin gönül yarası olmak istemiyorum Hakan" ilk defa ciddi şekilde konuşmak istedi bora. Belki bu şekilde konuşursa vazgeçerdi.

61. DAKİKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin