11. Bölüm

2.5K 156 55
                                    



"Niye bıraktın?" Uzun bir bakışmanın ardından Hakan aklındaki soruyu sorabildi ancak.

"Bilmem bırakmak istedim ve bıraktım. Altında bir sebep yoktu yani." Bora yatağına yerleşerek konuştuğundan kelimeleri kesik kesikti. Doğal ifadesi cümlesinin irdelenmemesi içindi elbette.

"Genelde böyle olanların altından başka hikayeler çıkar ne bileyim okkalı bir sebep falan?"

"Tch o benden çıkmaz, bomboş bir adamın bomboş bir hayat akışı" diyerek gülümsedi Bora. Aklına birden gelen şeyle doğruldu. Yönünü esmere dönüp hafif çatılı kaşlarını düzeltme gereği duymadan sordu.

"Hakan, Melike kimdi?"

Hakan duymazlıktan gelerek yüzünü açık perdesi çekili pencereye döndü. Cevap veresi yoktu. Hem ne diyecekti ki. Verecek cevabı bile yoktu.

"Hakan!"

"Hm?" Sesi mırıltıdan hafifçe yüksekti Hakanın. Amacı neydi kendi de bilmiyordu. Zaman kazanmak mı? Yoksa cevap vermediğini anlayınca Boranın susması mıydı o da bilmiyordu.

"Hakan, Melike kimdi?" Sorduğu soruyu az önceki tonundan daha alçak sesle tekrar etti " Hakan, Melike..." kaşları havalandı boranın gözlerini inanılmazsın der gibi dikti esmere.

Hakan tuzsuz bir gülüş verip gözlerini ellerine dikti. Utanıyordu.

"Hakan... offf..." Bora limon yemis gibi yüzünü ekşitti. Garip şaşkınlık nidaları atmayı da unutmuyordu. "Su an bambaşka bir boyuta taşıdın beni Hakan, ya da Melike mi demeliydim" deyip kahkaha. Olan duruma yalandan midesi bulanmış gibi yaptı.

"O an yüzüğü görünce seni orada öldürmek istedim. Spontane gelişti. Melike kimdi bende bilmiyorum." Sona doğru sesi kısıldı. Bora kahkaha atmaya devam edince "bok vardı yüzüğü takacak. Bari odadayken çıkar baktıkça huylanıyorum." Diye tamamladı cümlesini yüksek sesle. Amacı hem konuyu kapatmak hemde istediği noktaya parmak basmaktı. O yüzükten nefret ediyordu. Her ne kadar sahte olduğunu bilse de.

Bora eline baktı uzunca. Ufacık bir aksesuar bile incitiyordu esmeri, şu an fark ediyordu. Bora hiç bir zaman yüzeysel düşünen biri olmamıştı ama söz konusu esmer olunca ne kadar ince düşünürse düşünsün yetmediğini fark etti. Kırılıyor, inciniyor hatta bazen tuzla buz oluyordu; bunu fark ediyordu Bora. Buna rağmen yolun sonunda Boraya dönüyordu esmer. 3 yıldır her kavgadan sonra hiç olmadık yerde karşılaşma sebebi de buydu. Seçmeli derslerde daima denk düşmeleri de. Tesadüf eseri sandığı mecburi sunum ve sosyal sorumluluk projeleri de. Hakan okulda eli kolu uzun biriydi. Öğrenci konsey başkanıydı. Tüm hocalar tarafından sevilen biriydi. Evet dersleri kötüydü ama bir şekilde hallediyordu. Bora nişanlanınca okulu dondurup gittiginde tamamen derslerde geri kalmıştı sadece.

Derin bir nefes çekip ayaklandı Bora. Komodinin üzerindeki sigara paketini ve çakmagini aldı.

"Nereye?"

"Balkona" deyip elindeki sigarayı gösterdi. Koridorun sonunda ufak bir balkonu vardı yurdun. Odada içince esmer rahatsız oluyordu diye balkonda içiyordu artık.

"Gerek yok aç camı iç işte" yine huysuzdu Hakan. Kendi kontrolü dışında olan her şeye tepkiliydi. Her şey onun istediği gibi onun dilediği gibi olmalıydı. Tabi bu istek ve arzularına Boranın karakteri tam tersi cevap veriyordu ona göre.

"Oğlum nefesin başka yerlerinden çıkıyor iki dakikada içer gelirim."

"Lan ne alakası, bende bazen içiyorum. Bi' şey olmaz"

61. DAKİKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin