39. Bölüm

1.6K 87 115
                                    

Medya: Ahmet Kaya- Ay Gidiyor

Sona bir kala..

Eğer hala okuyan varsa kendini belirtirse çok mutlu olacağım. Duygu ve tepkilerinizi merak ediyorum. Yorumlarda buluşalım

Yola çıkan anne babasının üzüntüsünü yaşayamadan kardeş sahibi olacağının stresini yaşamıştı esmer. Içi sıkılıyordu şimdiden. Bora onu yatıştırmak adına türlü şekillere girmişti. Bundan sonra babasının evine gittiğinde minik küçük bir canavar mı onu karşılayacaktı. Düşününce çok korkunç olmasa da anne babasını paylaşma fikri hala çok sinir bozucuydu esmerin nezdinde. Kendinden çok Boranın bu habere mutlu olmasına da ayrı sinir olmuştu. Şimdiden, daha dünyaya gözlerini açmadan etrafındakileri bir bir ele geçiriyordu küçük canavar. Annesini mecburen paylaşacaktı ama kumralını asla! Uzaktan sevsin yeterdi kumrala. Elini tutup parka götürmek mi? Hiç ama hiç öyle bir ihtimal yoktu, olamazdı. Tabi bunları düşünürken dudaklarında minik bir gülümseme olmasaydı kendi düşünceleri daha inandırıcı gelebilirdi kendine.

Fatih, Ilhan beyin korkusundan bir kaç gündür yanına uğramıyordu başkanının. Adamın bakışlarından ürperiyordu. Ders verdiği kurumdayken başkanını arayıp akşam çaya geleceğini söylemişti. Maksat kimseye söz vermesin, dışarıya çıkmasınlardı. Zaten bir kaç gündür yalnız takılıyordu, yurt odasındaki gibi oturmayı özlemişti sarıyla, başkanla.

Akşama doğru Bora mutfakta yemek hazırlarken esmeri onun elinin altında bir o yana bir bu yana koşturuyordu. Dışarıdan bakılınca pek bir şey yapıyor gibi görünmezdi ama boş şekilde koşturması epey yoruyordu. Onun bu çabasını minik bir gülüşle izliyordu Bora. Fatihi aradıklarında bir saatte anca geleceğini yemeğe beklememelerini söylemişti.

Yemeklerini açtıkları bir dizi eşliğinde yiyip hakkında sohbet ede ede bitirdiler. Bulaşıkları sonra yıkarız diyerek kabaca ortalığı toplayıp odaya geçtiklerinde vakitin hayli geçtiğini fark etmişlerdi. Annesi olsaydı asla bu vakte kalmazdı akşam yemeği.

Kapı zilinin çalınmasıyla kapıya ilerledi Hakan. Beklediği Fatihti diye sorgusuz sualsiz açmıştı kapıyı ama karşısında orta yaşlı yüz hatları çökse de dinç görünmeye çalışan bir adam görmeyi beklemiyordu. Tanımadığı için kaşlarını çatıp baktı adama. Henüz kim olduğunu soracaktı ki adamın arkasında kumralının annesini görmüş, zihninde bir şeyler oturmaya başlamıştı. Bu adam kumralına benziyordu.

Kapıda dikilip içeri davet edip etmeme arasında kalmıştı. Boraya seslenip seslenmeme arasında kaldığı gibi. Yutkunamıyor düşünemiyordu şu an. Kimsiniz diye sorma gereği bile duymamıştı çünkü kim oldukları barizdi. Biri kumralın annesiydi, diğeri ise yıllardır yüzüne hasret kaldığı babası. Kapıyı kapatıp yanlış adres mi demeliydi yoksa Boranın yıllardır hasret kaldığı o babasıyla görüşmesine fırsat mı vermeli çözememişti.

Ne yapacağını bilemez şekilde kalbi korkuyla her saniye daha da çarparken kumralın yaklaşan sesiyle kendine gelse de tepki veremedi o an. Bora kapıya yanaşıp gülümseyerek esmerin arkasında durdu. Gelen kişilere bakmak için yüzünü kaldırdığı an dondu tüm ifadeler yüzünde. Kanının akışı dahi durmuştu kumralın.

Annesinin varlığını görmüyordu bile. Gözleri sadece babasına takılı kalmıştı. Nefes alamadı, yutkunmadı, gözünü dahi kırpamadı. Sarılmak istedi o an. O an daha çok hissetmişti babasının kokusunu özlediğini. Ama o an babasından nefret ettiğini de en derininde hissetmişti.

Hiç bir harf manalı bir çizgide buluşmuyordu ki kelimeler dilinde sözcük oluşturabilsin! Kanı tüm vücudundan boşalıyormuş gibi hissediyordu. Titreyen elinin farkında değildi. Dizlerinin de. "Baba" diyebildi ince bir fısıltıyla.

61. DAKİKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin