Final haftası, ev taşıma derken zamanın nasıl aktığını anlayamadan şimdi de Rüyanın annesi Necla hanımın nikahı için hazırlanıyorlardı. Aslında gidesi yoktu Boranın ama Necla hanımın üvey oğlu olacak omurgasız yüzünden ortamda bulunmak istiyordu. Belki şans yüzüne güler de nikahtan sonra bir posta dayak atıp içini de rahatlatırdı hem.
Giydiği beyaz gömleğe kravat takıp takmama arasında kararsız kalıp düşünürken omzunun üzerinden baktı hazırlanan esmere. Siyah bir gömlek ve siyah pantolonla sade olmayı tercih etmişti. Zaten üzerlerindeki montları indiremeyeceklerinden pek de önemi yoktu ama işte eve geçilirse özenilmiş giyinmek daha hoş dururdu.
Elindeki kravatı toplayıp yatağına fırlatıp gün boyu sessizlikle hareket eden esmerine yöneldi. Hakanın önünde durup gülümseyince hakan da ona eşlik etti ama Bora farkındaydı ki bu gülüş içten değildi. "Siyah çok yakışmış " dedi esmerin etrafında dolanıp
"Sende damat gibi olmuşsun beyaz gömlek siyah pantolonla, kravatta takınca tam olursun" dedi. İğneleme amacıyla dememişti ama derken kendi bile rahatsız olmuştu cümlelerinden. Yarım saat önceye kadar sevdiğinin mahallesine gitmek için can atan esmer, şu an gitmemek için bahaneler sıralayabilirdi.
Bora, durgun duran esmeri omzundan tutup önünde durdu tekrardan. Bir elini yanağıyla kulağına denk gelecek şekilde yerleştirdi esmerin yüzüne. "Biliyorum canını sıktı özür dilerim böyle bir ortama gireceğin için. Gelme desem daha çok çıldıracaksın." Deyip derin nefes aldı. Haklıydı Hakan, hemde ilk defa haklı olduğu halde ortalığı birbirine katmak yerine durgunluğuyla aşmaya çalışması Borayı daha da zorluyordu. "Sadece o aileye karşı bir rol, oyun gibi düşün tiyatro. Lütfen sıkma canını."
Hakan elini boranın elinin üzerine koyup çekti yüzünden. Aralarında duran elinin üzerini minik minik okşayıp yine samimi olmayan bir gülüş verdi kumrala. " sıkıntı yok, sana güveniyorum"
"Problem güvenmemek değil zaten bunun farkındayım." Deyip elindeki yüzüğü gösterdi. " Problem bu yüzüğü takmamda. Muhtemelen gün içinde rüyayla yakın duracak olmamızda. Yemin ederim bu kez anlıyorum seni. Haklısın. Seni daha iyi hissettirecek bir şey varsa söyle, yaparım"
Hakan belli belirsiz salladı kafasını iki yana. "sorun yok gerçekten, rüya senin kardeşin ve böyle korumayı tercih etmişsin." Durup tekrar konuştu "bir günlük katlanabilirim"
Bora, esmerin içinde kopan fırtınaların farkındaydı. Bu denli sessiz durması canını sıkıyordu. O an farketti ki esmerin etrafı dağıtarak can sıkması, susarak can sıkmasından daha iyiydi. Daha katlanılabilirdi. Bu şekilde esmere ulaşamadığını düşünüyordu. Ortak duyguları paylaşamadığını onu rahatlatacak noktayı bulamadığını düşünüyordu.
Esmerin gözünün içine bakıp gülümsedi. Aralarında ki ufak boy farkını hafif eğilip kapatarak alnına derin bir öpücük bıraktı Bora. "Sadece sen varsın benim için, bunu hiç bir zaman unutma" dedi hala esmerin dibindeyken.
Hakan duyduğu cümlelerle bir nebze daha iyi hissedince bir elini kumralın beline koyup sarıldı. Bir kaç dakikadan sonra bora kendini geri çekip gözlerinde ışıltılarla baktı esmerine. "Hakan hazırlan bir yere gideceğiz" deyip seri hareketlerle montuna ilerleyip üzerine attı.
"Nereye?"
"Sorma sadece biraz hızlı olmamız lazım. Hadi" deyip ayakkabılarını geçirdi ayağına. Esmer de aynı şekilde hazırlanınca çıktılar.
Bora aklına gelen düşünceyle sırıtıp dururken hakan ne olduğunu anlamadığı için her yarım dakikada bir "ne olduğu oğlum bana da söyle" nidalarını tekrar ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
61. DAKİKA
Ficção AdolescenteBora gamsızdı biraz da umursamaz, Hakan ise fazlasıyla agresif "Her ne yapıyorsan her ne yapmaya çalışıyorsan yapma!"