Medya: Feridun Düzağaç-Beni bırakma.Öfke, kırgınlık, gururunu çiğnemiş olmanın verdiği acizlik Hakanı fazlasıyla zorluyordu. Genellikle mantığıyla hareket eden esmer, söz konusu kumralıyken duygularının esiri oluyordu. Dolan gözleri yine asabını bozarken sert bir yutkunuşla yüzünü buruşturdu. Bora onu hesaba almıyordu bile. Özür dilemeyi kenara bırakmış şu an onun bir insan olduğunu dahi sorgulatıyordu Hakana. Bu kadar mı yok sayıyordu kendisini. Bu çok kırıyordu hakanı, fazlasıyla inciticiydi.
"Ne yani birini sevmek için onun onaylanır hareketlerinin olması mı lazım?" Bora yine sırıtıp konuştu oturduğu yerden kendini geriye yaslayarak. Hakan kaşlarını çatıp cevap vermeyince Bora doğruldu oturduğu yerden. Ayaklandı tam önünde durup koyu kahverengi gözlere dikti gözlerini. "şımarık bir piçtim, bencil bir puşttum, gamsız bir pezevenktim ben." Sağ elinin işaret parmağıyla esmerin göğsüne vurdu. Delecek gibi bastırıyordu tam kalbinin üzerini. "Bunca boktan huyu olan birini niye sevmek istedin Hakan efendi?." Ciddi şekilde cevap bekliyordu Bora. Sadece laf olsun diye değildi bu kez kurduğu cümleler. Aklı almıyordu çünkü. Ona göre hala basit bir kaç hissin Hakana oynadığı oyun diye düşünüyordu. Hakanın vereceği cevabı can kulağıyla dinleyecekti. Çünkü merak ediyordu. Belki de az da olsa bir tarafı gerçekten sevilmiş olmanın hazzını tatmak istiyordu kendine itiraf edemese de.
Hakan bu kadar yakınlığa fazla dayanamamış olacaktı ki bir adim gerileyip tuttuğu nefesi sakince verdi. Her soluk canına kast ediyordu o yakınlıkta. Göğsünün üzerindeki parmakla kalbi durmuş gibi hissetmişti. Tartışma konularını bile unutmuştu o an. Bir adım daha gerileyip boğazını temizledi Hakan "böyle biri olduğunu bilsem.." cümlesini tamamlamadan elini yüzüne götürüp uzayan sakallarını sıvazladı. "Sana tutulduğumda.. böyle biri olduğunu bilmiyordum." Kendi cümlesi kendi canını açıtmıştı hakanın.
Dışarıdan gamsız, ama şu an Hakanın bile fark edebileceği kadar buruk bir gülümseme sundu Bora. "Artık biliyorsun." Kırgın bakışlarına zıt gülümsemesini çekmiyordu esmerin üzerinden.
Hakan, cümlelerinin Borayı bu denli etkileyeceğini düşünmemişti. Onu umursamadığı düşüncesi eridi beyninde. Onu incitebilmiş olmanın verdiği mutluluğu ve hüznü aynı anda yaşadı. Zaten kumralı tanıdığı günden beri tüm tezatliklari aynı anda yaşamaya ant içmiş gibiydi.
"Biliyorum, vazgeçemiyorum." Son kelimesi fısıltıyla dökülmüştü dudaklarından. Az önce açtığı mesafeyi yine kendi ufak bir adımla kapatmaya yeltendi. "Vazgeçmek istemiyorum. Senden vazgeçince amaçsız sorgusuz biri haline geliyorum. Bunu bana yapma" elinin birini sevdiğinin yanağına koymaya niyetlendi ama yarı yolda engelledi kendini.
"Önceden vazgeçmiş gibi konuşuyorsun." Bora da ona ayak uydurup sakin cümleler kurmaya başladı. Ne zaman Hakanla konuşsa farkında olmadan onun istediği yoldan gidiyordu. Zaten her kavgada, her tartışmada ve her sakin konuşmalarında iletişim biçimine Hakan karar verirdi ve Bora farkında olmadan ayak uydururdu.
"Kendi içimde onlarca kez, hatta her gece senden vazgeçiyordum ama seni gördüğüm ilk yerde yeniden başlıyordu benim mesai." Hafif bir tebessüm belirdi yüzünde ama hemen silindi aklına gelen anılarla. "sen nişanlanınca.. ilk defa o zaman gerçekten vazgeçtim."
"O zamandan beri mi?" Üç günlük diye nitelendirdiği hislerin bir anda derin bir sevgi olduğunu anlamak Borayı ürkütmüştü az da olsa.
"Okula başladığın ilk haftadan beri."
"Buna rağmen düşman olmayı seçtin." Bora duyduklarını hazmedemedi bir an. Bunca yıl nedensiz sandığı nefretin altından o hasret kaldığı sevgi kavramının çıkmasını hazmedemedi. Bu değildi. Böyle değildi. O kitaplarda okuduğu filmlerde gördüğü uğruna insanların her şeylerini defa ettiği ask da sevgi de bu değildi. Onun her yumrugunda hayata sıkı sıkıya tutunan elleri kanıyordu Boranın. Insan sevdiğine bunu reva görmezdi ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
61. DAKİKA
Teen FictionBora gamsızdı biraz da umursamaz, Hakan ise fazlasıyla agresif "Her ne yapıyorsan her ne yapmaya çalışıyorsan yapma!"