19. Bölüm

2.3K 154 80
                                    

Medya: Ahmet Kaya - Kara Yazı


Hakan sessizce oturuyordu gözünü kumrala değdirmeden. Annesine küsen çocuk gibi duruyordu dizini kendine çekip yaslanmasıyla. Bora onun tekrar sustuğunu anlayınca "geçen gün biraz ağır konuştum farkındayım. Ne kadar daha beni yok sayacaksın?" Tüm samimiyetiyle sormuştu Bora. Çünkü onu görmezden gelmesi canını sıkıyordu.

"Seni yok saymıyorum. Sadece rahatsız olma diye" deyip bitirdi cümlesini. Az önce kendi kendine konuşmayı başlatan o değilmiş gibi susmak istiyordu şimdide.

Susmakla ıçindeki yangını sürdüremeyeceğini anlayınca "mutlu ol diye. Bunu da mı yanlış yaptım" diye sordu. Kırgın bakışlarını ilk defa dikti o çok özlediği kumralın gözlerine. Boranın anlamsız bakışlarını görünce "Ben ne yapsam ne desem yanlış oldu Bora! Sana geldim yanlıştı, senden gittim yanlıştı, konuştum yanlıştı, kıskandım yanlıştı, soru sordum yanlıştı, susuyorum yine mi yanlış."

Hakanın hafif kızaran bakışları içinin dolup taştığını gösteriyordu Boraya. " Ben hep yanlıştım. Ben hep hatalıydım. Tüm saçmalıklar benimdi evet. Sana kıyamıyorum diye kabul edemiyorum ama sen hiç mi hatalı değildin" deyip sol gözünden bir damla akıttı Hakan.

"Ulan ben okulda seni bir saniye görmek için olmadık hallere girip senle ortak ders almaya çalışıyordum. Olmuyordu anasını satayım. Olmuyordu işte. Okulda yüzüme bakmıyordun bari odada akşamları iki oda arkadaşı diye yavaşça anlaşırız diye gözünün içine bakıyordum. Sen ne yaptın? Bir gün aniden gelip 'liseden arkadaşımda buradaymış ben onun odasına taşınıyorum bilader' deyip siktir olup gittin." Susup derin derin soludu. Islak gözlerini yorganla silip devam etti. "platonik ne demek biliyor musun?" Sesi az öncekine göre daha sakin ve sessizdi. "Her boku üzerine alıyorsun lan. Cehennemin öteki tarafından gülümsese sen bana güldü diye triplere giriyorsun. Ulan tesadüfen tuvalete ardımdan girdin diye beni görmek için fırsat mı yaratıyor diye düşündüm kaç gece!" Ayarlayamadığı ses tonu inip çıkıyordu sürekli.

"Ne oldu da uzak durdun. Ne oldu da bana çok gördüğün bir günaydını Nura Şermine verdin onla kahkaha atmalara başladın. Ilk ben seni yumruklamadım Bora, ilk sen beni yok saydın. Çıldırdım ulan içimdeki duyguları daha yeni yeni tanıyorken seni sürekli görmek istiyorken bir bakıyorum yar saydığım adam benden hariç herkese selamlı sabahlı. Ulan fatih bile benden kıymetliydi gözünde."

Bora eğik kafasını kaldırmadan "ben seni yok saymadım sen o yumruğu atmayana kadar"

Üzerindeki yorganı kenara bırakıp dik bakışını boraya çevirdi. "Yok saydın Bora, yok saydın.
-'Bora meyhaneye gidelim mi?' 'Yok abi isim var'.
-'Bora bi çay içelim mi' 'yok kardesim az önce içtim'
-'bora nasılsın' 'eyvallah' ulan dönüp bana sen nasılsın diye sormadın lan. Gözünün içine bakıyordum bir kere hesaba al beni diye. Sonra bir baktım Bora, Nurun canı sıkkın diye onla Bar da. Bora ders aralarında Necatiyle kantinde çayda, Bora orada, Bora şurada. Bora her yerde ama Bora bende değil." Yükselen sesini fark edince sustu bir süre.

Akan burnunu çekip devam etti "Herkese koştun herkesi duydun bi bana sağırdın. Abi ben 75 kiloydum bu kalıpla insan olduğumu unuturdun eyvallah ama yanından geçen bir gölge diye bile bakmadın lan. Kasaptan geçerken içerideki leşlere bile bakar insan, sen bana bakmadın. Sen 3 yıldır hayatımın tam orta yerindeydin. Ağlattın mutlu ettin üzdün yerle bir ettin.. Ben gittim sormamışın bile öldü mü kaldı mı diye. Ulan senin ayağın taşa takılınca haftalarca yas tutardım benim yoklugumdan haberin yokmuş." Deyip akan yaşlarını bir hışım sildi. "Evet hatalıydım, evet suçluyum ama tüm günah benim değildi. Sana kıyıp suçlayamıyorum bile ama sen çok canımı yaktın"

61. DAKİKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin