22.Bölüm

2.5K 159 124
                                    

Aytekin Aktaş - O Yar Gelir.

Yorum yapınca yazar mutlu oluyormuş öyle duydum

"Internette özeti var" diyerek yine ağzını yaya yaya sırıttı Fatih. Kaşınıyordu feci halde, ya kumral ya esmer biri tarafından çok güzel kaşınacaktı da şimdilik haberi yoktu. Buldukları ev eşyalarını kiraladığı eve atıp yurtta akşam yemeğine yetişebilmek için koştur koştur gelmişlerdi. Şimdi de Fatih, esmerin yatağını işgal etmiş diğer ucunda oturup kitap okuyan esmerle uğraşıyordu.

Hakan dişlerini sıkıp ayak ucunda yayılmış olan arkadaşını ittirdi. Amacı yataktan atmaktı düşüp bir yerini kırması zerre umrunda değildi. Fatih gelen darbelere ustalıkla karşılık verince Hakan daha da hırslanıp oturdukları yerden ayak savaşına başladı.

"Oğlum gitsene odana!" Açık açık kovuluyordu ama omuz silkip telefonuyla uğraşmaktan ve gelen tekmeleri ustalıkla geri çevirmekten başka bir tepki vermiyordu Fatih.

Hakan elindeki kitabı komodine bırakıp fısıltıyla konuştu bu kez. "Fatih bak, Bora duştan çıkınca o kafanı kaldırırsan ömür boyu deve kuşu gibi kafan toprakta yaşarsın" diye nezaket dolu tehdidini ettikten sonra sakince çekildi köşesine.

"La ben napayım Boranın duştan çıkmış halini" deyip kafasını iki yana salladı. Esmerin sözleriyle yüzünü buruşturdu. "Başkan, seninki kırk yıl yanımda yatsın şuramın kılı bile oynamaz, oynarsa kökten keserim ne diyosun" diyerek alt bölgesini işaret edip kendince esmerin içini rahatlatmaya çalışıyordu.

"O ne demek lan" deyip kaşlarını çattı. Fatihi yanlış anlamıştı belliki. Bir erkekten etkilenirse kıymetlisini kökten keserim diyerek iğreti oluşunu mu Hakana anlatmaya çalışıyordu.

"La başkan bakma öyle ne dedim? Seninki benim dünya ahret yengemdir, kalkmaz" dedi son kelimeyi inandırıcı olsun diye kafasıyla teyit ederek.

"Adnan da öyle diyordu o senin yengen yengen deyip durdu ama işte.." diye ani bir giriş yaptı odaya Bora. Üzerinde sadece pijama varken.

Fatih, kumralın söyledikleriyle yatakta duruşunu diklestirdi. "La sarı ne diyorsun, başkan ağzıma mı sıçsın illa. Nedir amacın" diye ağlamaklı konuştu. Bir boraya bir hakana bakıyordu.

Bora hin bir gülüşle "onu yenge demeden önce düşünecektin koçum." Deyip üzerine salaş bir üst geçirdi. "Hakan yanına yörene dikkat et, senden gizli selam verirdi bu it bana" diyerek daha da kızıştırmak istedi.

Hakan ayaklanıp saç kurutma makinasını Boraya verirken çatık kaşlarıyla dinliyordu kumralını. Bora sadece Hakanın görebileceği şekilde göz kırpıp devam etti sinsi sinsi sırıtıp konuşmaya "geçen de benim yatağıma oturdu sarhostu birde" deyip arkasını döndü banyoya ilerledi.

Içeride Fatih in esmeri yatıştırma çabaları devam ederken o saçını kurutmayla ilgilendi. Hakana göz kırpıp şaka oldugunu belirttiği için ici rahattı. Esmeri, güzelce hırpalayıp yollasın serseriyi.

Içeri geçince Fatihin boynunda hakanın kollarını görmeyi beklemiyordu tabi. Ikili yatakta kavga tutuşmuşlardı. Hakan fatihi bogmaya çalışırken Fatih ayağıyla esmeri kendinden uzaklaştırmaya çalışıyordu.

"La valla billaha eniştemsin. Yenge yok vallahi yok" diye yalvardı boraya. Onu başkanın elinden sadece yengesi- pardon eniştesi kurtarabilirdi.

"Hakan, öldürmeden istediğini yap yavrum" deyip yatağa bıraktı kendini kumral.

Fatih gevşeyen kollardan kendini kurtarıp öteye çekildi. Hakan peri tozu yutmuş gibi sakinleşmiş ışıldayan gözlerle kumralına bakmıştı. Otomotik halden manuele dönmüş gibiydi. Tüm hareketleri bilinçli ve zoraki hale dönüşmüştü. Yutkunmak için ayrı bir çaba harcaması gerekiyordu mesela, ya da nefes almak için zihnine komut vermesi lazımdı.

61. DAKİKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin