Medya : Erdal Güney- Sana Güzel Sevda Demek.
5 derece miyop gözlerle yazıyorum size he hemde gözlüksüz kıymetimi bilin bence *×*
♡♡
Bora: Cuma saat 14.30 da birlikte gideriz nikah salonuna oradan da eve geçip yemek yer dağılırız.
Fatih Üst sınıf: tamam la bak beni orada yalnız bırakmayın heyecandan ölürüm falan Rüya görmesin o halimi
Bora: oğlum sen evlenmiyorsun lan Rüyanın annesi evleniyor kendine gel
Fatih Üst sınıf: yazıyor...
Bora: Yazma bana kocam geldi.
Fatih Üst sınıf: Allaam kör olmak istiyorum kör olaydım.
Allah'ım*Bora: Yazma YAZMA
telefonu yatağına bırakırken yüzünde huzurlu bir gülüş vardı Boranın. Hakan içeriye girdiği gibi tuvalete koşmuştu.
Dün gece odaya Fatihin dalmasıyla dağılan atmosferi bir daha toplamayan iki genç de utanmış kendi yataklarına geçip uzanmışlardı. Ikisi birbirine bakıp saçma şekilde gülümseyip uyumaya çalışıyordu ki ikisi de birbirinden habersiz şekilde uyuyamıyordu. Iki taraf da diğeri uyumuştu rahatsız etmeyeyim düşüncesiyle konuşmamış ama ikisi de sabaha kadar dönüp durmuşlardı. Şimdi de Hakan stajdan çıkmış koşa koşa odaya girmişti.
"Galiba prostat oldum bugün 17. Kez işiyorum " diye odaya adımladı esmer. Büyük bir bilgi verir gibi konuşuyordu kumralıyla.
Bora yüzünü buruşturup "bu bilgiyi öğrenmesem de olurdu Hakan" diye cevapladı. Yerinden kalkıp çoraplarını giymeye başladı. Dışarıda bir şeyler yiyeceklerdi.
"Nasıl oğlum, seni de ilgilendiriyor işte." Diye daha devam edecekken bora bir el hareketiyle 'yalvarırım sus' demişti. Giydiği ayakkabıları bağladıktan sonra "hadi" deyip önden ilerledi.
Hakan üzerini düzeltip peşinden çıktı sevdiğinin. "Nereye gidiyoruz"
"Pilavcı amca var pilavı güzeldir." Diye yanıtladı kumral. Telefonundan birine mesaj yazıyordu diye kısa net cevap verişi Hakanın hoşuna gitmemişti tabii ki.
"Yok lan aşağı ki döner salonuna gideriz" diye dalga geçti kumralla. Göz devirmeyi de ihmal etmiyordu. Bora onun huysuz haline bakıp telefonda son bir şey yazıp cebine artı. "Neye bozuldun gene" diye gülümseyerek sordu.
"Pilavcı ne lan, adam gibi yere gidelim ikimiz güzel bir yerde güzel bir yemek yeriz" durup aklına bir yer gelince oranın adını söyleyip devam etti "orada yeriz başbaşa". Söylediği yer hayli lüks bir mekandı.
"Kırmızı güller de isterim, alyansımın taşı büyük olsun." Diye hakanın ciddiyetine ortak bir ciddiyetle söylendi Bora. Hakan ona manasız gözlerle bakınca "kafayı mı yedin oğlum öğrenciyiz biz, birlikte yiyelim yeter mekan önemli mi bu kadar" diye açıkladı.
Hakan kumralına baktı. O istemişti ki özel bir yerde yesinler sonuçta başbaşa yiyecekleri ilk yemekti. Bora onun hala ikna olmayan bakışlarına bakıp; çekinse de belli etmeyip elini esmerin beline doladı yürürken "öyle şaşalı yere gerek yok, anlıyorum özel güzel bir yer olsun istiyorsun ama durumumuzu zorlamaya gerek yok. Yanımdasın, seninleyim bu yeter. Çiğköfte yesek bile benimleysen mekanın önemi yok. Anlıyor musun?" Diye sordu nahif sesiyle kumral.
Hakan belli belirsiz onaylayıp belindeki teması unutmaya çalışarak yürümeye devam etti. "Ben seni çok incittim, güzel bir başlangıç olsun diye istedim" diye uysal bir sesle konuştu esmer.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
61. DAKİKA
Ficção AdolescenteBora gamsızdı biraz da umursamaz, Hakan ise fazlasıyla agresif "Her ne yapıyorsan her ne yapmaya çalışıyorsan yapma!"