Merhabalar okurcanlarım!
Nasılsınız? İyisinizdir inşallah.
Bomba bir bölüm sizleri bekliyor.
İmzamızı bırakmayı unutmayın (🐾🐾🐾).
Ve keyifli okumalar...❤️❤️❤️
🐾🐾🐾
Bir kaç adım geriye doğru sendelediğimde, "Hayır." diye bağırdım. "Hayır ben buradan gideceğim ve tüm bu yaşananları unutacağız!"
Geri geri adım atarken beni durduran şey Cemre'nin sert sözleri oldu.
"Buna sen karar vermiyorsun ahmak!" gözlerini deviren Cemre için daha önce hiç istemediğim bir şey istedim; gözlerini oymak. "Yarın gece seninle bir orman gezisine çıkacağız ve sen bana yalvararak son nefesini vereceksin."
Gözyaşlarım önümü bulanıklaştırmaya başladığında, Dolunay yanıma yaklaşıp destek olurcasına kolumu sıkmıştı.
"Yapma ama Cemre." dedi Devrim. Önümü bulanıklaştıram yaşları silip, ona baktığımda kaşlarının çatıldığını gördüm. "İdama mahkûm birine bile ne zaman idam edileceği önceden söylenmiyor. İnfaz anından birkaç saat önce söyleniyor. Yani yaşanacak travmanın en aza indirgenmesi için falan."
"Eninde sonunda cehennemi boylayacağına göre ne fark ederki?" dedi Kumsal tüm soğukkanlılığıyla.
Bedenim ürperip, titremeye başladığında hıçkırıklarımı susturmak için dişlerimi sertçe dudaklarıma geçirdim.
Gözlerimi konuşan Anıl'a çevirince ifadesizce bizi izlediğini gördüm. "Boktan şeyler konuşup durmayın artık, beynimi siktiniz!" dedi. Tek eliyle şakaklarını ovdu. "Henüz kimseninde öldüğü yok. Öncesinde Kuzey pezevenginin icabına bakacağız."
"Bu benim sorunum Anıl buna sen karar veremezsin." diye yerinden fırladı Cemre.
Onu umursamayan Anıl'ın keskin gözleri bir an beni buldu. İfadesizce bana bakarlen, gözlerini benden ayırmadan,"Onu odasına götür Ay. Sonra da gidip uyu burda konuşacağımız birşey kalmadı zaten." dedi kardeşine.
Dolunay elimi tutup beni merdivenlere yönlendirirken, Anıl keskin bakışlarını bir an olsun sırtımdan çekmemişti.
Odanın önüne geldiğimizde Dolunay'a döndüm. "Sen gidip uyu artık ben bundan sonrasını halledebilirim." dedim tüm içtenliğimle.
Kafasını 'tamam' anlamında sallayan Dolunay iyi geceler dileklerini iletince kendimi hemen odaya attım.
Sessizce akan gözyaşlarım eşliğinde biberonla Zalim'in karnını doyurunca, o da bendeki hüzünlü ruh halini anlamış gibi vaktinden önce uykuya dalmıştı.
Kendimi sırtüstü yatağa attığımda kendimi kelimenin tam anlamıyla 'tepe taklak' olmuş hissediyordum.
Bu son zamanda yaşadıklar, benim gibi güçsüz bir insanın kaldırabileceği türden şeyler değildi.
Hayattan tek istediğim mutlu ve huzurlu bir hayattı. Belki de burdan kurtulursam elde edebilirdim.
Hadi ama kimi kandırıyordum ki! Ben Yazgı Demir annesi ve babası tarafından istenmeyip, çöp konteynırında ölüme terkedilen mağlup bir kızdım. O zamanlardan belliydi hayatta diğerlerinden hep bir adım geride olmam.
"Hiç adil değilsin hayat." diye fısıldadım burnumu çekip. "Diğerleri sıcacık yuvalarında evlerine prenses olurken. Layık olduğum şey çöplük müydü gerçekten?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİRANE +18
RomanceYetişkin içerik! Beni inceleyen cüretkar bakışları rahatsızca kıpırdanmama neden olmuştu. "Şey..." diye mırıldandım içime kaçan sesimle. "Ben nereye gideceğimi bilmiyorum." Elindeki içki şişesini son kez kafasına dikerek sert bir şekilde masaya bıra...