20. BÖLÜM

1.2K 46 19
                                    

Selamlaaaaaaaaaaaaaar tatlı okurlarım🌹🌹🌹

Öneriniz üzerine elimden geldiği kadar hızlı yazıp attığım bir bölüm oldu. Benim içime oldukça sindi. Umarım sizde okurken keyif alırsınız 💕💕💕

Bol bol yorum yapıp oy atmayı unutmayın canlar, ne kadar çok oy o kadar çabuk bölüm. Biliyorsunuz sizden gelen tek oy bile beni ne kadar mutlu ediyor. Neyse çok uzatmayacağım, umarım sevdiğiniz bir bölüm olur🙏🙏🙏

Hadi bakalım imzamızı bırakıp, yeni bölüme geçelim. (🐾🐾🐾)

Keyifli Okumalar ♥️♥️♥️...

"Üç..."

"İki..."

"Bir."

Ellerimi ve gözlerimi sıkısıkıya yummuş, ölmeyi beklerken Cemre bir dakika bile tereddüt etmeden tetiği çekmişti. Her hangi  bir yerimde ağrı hissetmezken gözlerimi korkuyka aralayıp, merakla bakmıştım Cemre ve elinde ki silaha.

Silah tutukluk yapmıştı!

"Şanslı sürtük." diye mırıldanan Cemre bu duruma oldukça sinirlenmiş görünüyordu. Ama pes etmeyip, silahı tekrar ateşlemek için hazır hale getirirken bir an Dolunay'la bakışlarımız kesişmişti.

Bana güven vermek istermiş gibi bakıp, dudaklarını hareket ettirerek "Korkma." demişti. Benim durumumda olan biri için bu dediği şey imkansızdı; özellikle de benim gibi korkak biri için. Kafamı olumsuzca sallayıp, önüme tekrar döndüğüm sırada, Cemre elinde ki silahla tekrar kalbimi hedef almıştı.

Bu sefer kurtuluşumun olmadığını düşünürken Dolunay ondan beklemediğim bir şekilde Cemre'nin silahı tutan bileğini kavrayıp, "Bu sefer olmaz Cemre." dedi uyaran ses tonuyla. "İzin vermem."

Dolunay'ı daha önce hiç bu kadar kendinden emin ve cesur görmemiştim doğrusu. Bu durum gözlerimin kocaman açılmasına neden olurken, bu sinirli iki kişinin diyaloğunu dinlemeye devam ettim.

"Sen karışma." diye cırlayan Cemre bileğini Dolunay'dan kurtarmaya çalışırken bu sahne bana çok da yabancı gelmemişti. Az önce Cemreyle biz aynı durumdaydık. Ama tek bir farkla bu sefer çaresiz olan oydu.

İnsanoğlu yaşattığını yaşıyordu işte...

"Yetti artık senin bu saçma saplantıların Cemre..." diyen Dolunay, Cemre'nin dolan gözlerine bakıp, "...Anıl seni sevmiyor bile." diye devam ederek Cemre'yi can evinden vurmuştu.

Cemre'nin yüzü acıyla buruşup, gözünden yaşlar akarken Dolunay bu durumdan yararlanıp, Cemre'nin elinde ki silahı çekip almıştı.

Sonunda silahın hedefinden çıkmamla derin bir nefes alabilmiştim. "Allah'ım sana şükürler olsun." diye içimden mırıldanmıştım sevinçle, az sonra olacaklardan habersiz.

Dolunay elinde ki silahı, elinden alınmasındn korkar gibi sıkıca tutarken, merdivenlerde donup kalmış olan bana doğru yönelmişti.

Dolunay aramızda ki iki merdiven mesafeyi tırmanmak için hareketlenirken, kendine gelen Cemre göz yaşlarıyla ıslanan yüzünü silip, ondan önce davranarak, pençelerini geçirmişti Dolunay'ın uzun sarı saçlarına.

"Belki de önce engelleri ortadan kaldırmam gerek." diye tıslamıştı birçok duygu barındıran sesiyle; Nefret, öfke, tiksinti...

Acı içinde inleyen Dolunay anlık refleksiyle silahı elinden bırakmış, saçlarını Cemre'nin elinden kurtarmak için çabalıyordu.

"Bırak saçlarımı Cemre." demişti sonunda gözlerinden boncuk gibi yaşlar yuvarlanırken. "Canım çok yanıyor."

VİRANE +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin