Bu bölümü canımdan bir parça haline gelen, ani gidişiyle beni eksik bırakan biricik dostum, arkadaşım ve her şeyim olan kanatlı meleğime ithaf ediyorum.
Bende güzel hatıralar bıraktığın için sana teşekkür ediyorum güzel varlık.
12 ŞUBAT artık senin sayende anlam kazandı. O gün sadece senin ölüm günün değil, bizim eksik kaldığımız gün. Seni çok ama çok sevdim.
Bu bölüme özel geleneksel imzamız yerine (🐔🐔🐔) bunu bırakalım.
SENİ TAHMİN EDEMEYECEĞİN KADAR ÇOK SEVİYORUM, SENİ SÜTLÜ ÇİKOLATADAN BİLE DAHA FAZLA SEVİYORUM.
🐾
Önümde tüm ihtişamıyla parlayan koca villadan bakışlarımı çekebildiğimde, Anıl'ın bana uzattığı koluna sıkıca tutundum. Koca bahçede ki insan kalabalığını görünce yutkunup, adımlarımı yavaşlattım.
Benim gibi adımlarını yavaşlatan Anıl bende ki gerginliği fark etmiş olacak ki kulağıma doğru eğilip, "Gerilme ben yanındayım." diye fısıldadı.
'Hadi ama senin yanında gerildiğim kadar hiçbir yerde gerilmiyorum.' demek istesemde, bu yaptığına göz devirip, adımlarımı hızlandırarak cevap verdim. "Yavaş yürü düşeceksin o topuklularla." diye söylenen Anıl büyük adımlarıyla yanıma yetişip koluyla belimi sahiplenici bir şekilde sardı.
Bu haraketin normalde beni rahatsız etmesi gerekirken, kendimi hiç olmadığım kadar güvende hissediyordum. Bu durum her ne kadar canımı sıksa da, yüzüme en sahtesinden bir gülüş yerleştirip girdiğim yapay insanlar camiasına ayak uydurmaya çalıştım.
Girişte ki görevli şalımı aldıktan sonra, Anıl'ın yönlendirmesiyle boş masalardan birine geçmiştik. Çok geçmeden takım elbiseli ve orta yaşlı adamlar tarafından masamız istila edilince, lavaboya gidip biraz bu can sıkıcı yerden uzaklaşmak istedim.
Anıl'a doğru döndüğümde konuşmasını yarıda bırakarak, "Bir sorun mu var?" diye sordu endişeyle. Masada ki herkes sessizlik içinde bizi izlerken, "Makyajımı tazelemem lazım sadece." diye mırıldanıp ayağa fırladım.
Boş lavabonun içine girip, kibirli insanların göz hapsinden kurtulunca yorgunca nefesimi dışarıya doğru bıraktım. Bu gecenin bir an önce sonlanmasını isterken, ıslattığım ellerimle makajımı dağıtmamaya özen göstererek yüzümü yıkadım.
Aynada ki görüntümle son kez bakıştığım sırada kapı hızla aralanıp, içeriyi topuklu ayakkabı sesleri doldurdu. İçeriye mini beyaz elbiseli bir kadın girdi. Onda dikkatimi ilk dikkatimi çeken şey omuzundan aşağıya dalgalar halinde dökülen kızıl saçları oldu. Yeşil mi mavi mi olduğu belli olmayan güzel gözleriyle oldukça çekici biriydi.
Göz ucuyla bana bakıp, burun kıvırdıktan sonra lavabolardan birine giren kapıyı gürültü ile kapattı. Bu yaptığını anlamazken, omuz silkip lavabodan çıktım.
Onun gibi kaşarların tavan yapmış egosunu çekemezdim bu saatten sonra.
Anıl'la oturduğumuz masaya yöneldiğimde, masa da ki robotlaşmış insanlardan hiçbirini görmemek rahat bir nefes almama neden olmuştu. Masaya ulaştığımda etrafını ilgisizce izleyen Anıl gülümseyerek bana doğru döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİRANE +18
RomanceYetişkin içerik! Beni inceleyen cüretkar bakışları rahatsızca kıpırdanmama neden olmuştu. "Şey..." diye mırıldandım içime kaçan sesimle. "Ben nereye gideceğimi bilmiyorum." Elindeki içki şişesini son kez kafasına dikerek sert bir şekilde masaya bıra...