İntihar (Düzenlendi)

12. Bölüm: Kafe

Düzenlendi.

Multimedia Aras. Şahsen ben eriyorum.💜
Yalın - Benimki
-----

"Rüzgar saçmalama ne yapayım ben sizin yanınızda?"

Rüzgar tekrardan ofladı.

"Oturacaksın işte, beni yalnız mı bırakacaksın? Beni beni, Rüzgarını."

Rüzgar'ın Bihter Ziyagil taklidine ufacık bir kıkırtıyla karşılık verdim.

"Sen sevgilinle oturacaksın, sapım ben, unutursunuz beni."

"Tamam o zaman, Aras'ta gelsin."

Gözlerimi büyüttüm. Başka seçeneğim yoktu sanırım.

"Of tamam. Git sen ben haber verip hazırlanayım."

Yanağımı sulu sulu öptü ve gitti. Çıktığı an yanaklarımı sildim. Tamam öpte tuvalet pompası gibi yapışmana ne gerek var?

Telefonumu elime aldım ve Aras'a mesaj attım.

Ben:
-İşin yoksa 1 saat sonra .... Kafeye gelir misin? Rüzgar sevgilisiyle buluşacakmış, beni de yanında sürüklüyor.

Çok geçmeden telefonum titredi.

Aras:
-Hmm bir düşüneyim. Yoksa bu bir çifte randevu mu?

Ben:
-Saçma sapan konuşma. Sıkılmayayım yanlarında sap gibi ondan seni çağırdım yani yoksa şey yapma. Gelmeyeceksen sorun değil başkasını çağırırım.

Biraz atarlı mesajımı yolladıktan sonra dolabımı açtım. Siyah pantolonumu ve beyaz, New York baskılı tişörtümü çıkardım. Telefonum tekrar titrediğinde hızla açtım.

Aras:
-Kimi çağırırsın mesela?

Ben:
-Sınıftaki Emre olabilir, ya da alt komşumuzun oğlu Ege'de olabilir. Seçemedim.

Dolabımdan çıkardıklarımı giydim. Telefon titrediğinde elime alıp mesajı açtım.

Aras:
-Yok yok çağırma ben gelirim. Hem neden hep erkek?

Ben:
-Canım öyle istedi. Noldu yoksa kıskandın mı?

Gülümseyerek mesajı yolladım. Telefon anında titrediğinde şaşırdım. Parmakların ışık hızıyla mı çalışıyor?

Aras:
-Ne kıskanacağım seni ya.

Ben:
-Tabi.

Mesajı yolladıktan sonra aynanın karşısına geçip saçlarımı taradım. Doğal haliyle hafif dalgalıydı. Kirpiklerime rimel sürüp, eyeliner çektim. Eyeliner çekmem uzun sürsede güzel olmuştu. İşim bittiğinde odamdan çıktım. Salona gittiğimde Rüzgar telefonuyla oynuyordu. Arkadan yaklaşıp ensesine vurdum.

Güldüm. Vurduğumda şak diye ses çıkmıştı. İşte buna daha çok gülerim.

"Sen dur bakalım gülebilecek misin?"

Beni koltuğa oturtturdu ve gıdıklamaya başladı. Gülmekten bayılacaktım resmen.

"Haha-tamam hahahaah-yet haha-er."

Kesik kesik söylediklerimden sonra gülerek beni bıraktı. Yerine geçip oturdu. Bende kenarda duran dergileri karıştırırken Rüzgar'a söylemeyi unuttuğum şey aklıma geldi.

"Rüzgar ben taşınmaya karar verdim."

Dudaklarını büktü ve konuşmaya başladı.

"Ben burayı çok seviyorum ama."