19. Bölüm: Kıskançlık

258 17 2
                                    

Düzenledi.

Multimedia Yankı (ölüyorum)
Şebnem Ferah- Ya Hep Ya Hiç

---

2 gündür abim konusunu araştırıp uykudan hatta ara ara yemekten bile mahrum kalmıştım. Düşünebiliyor musunuz? Ben ve yemek yememek.

Cüneyt Abi'nin tanıdıkları bu konuda hala çok sıkı araştırıyorlardı. Elimde ise tek bir isim vardı. Yankı Güneş. Soyadının Güneş olup olmadığını dahi bilmiyordum ama belki bir ihtimal öyle olmalıydı. Sonuçta bebekken kaybolmamıştı. Belki birileri onu evlat edindi diye geçirdim aklımdan. Belki de onu kendi nüfuslarına aldılar. Olabilirdi.

Telefonumun sadece Cüneyt Abi'nin aramaları için kullanıyordum. Aras ve Rüzgar aramalarına cevap vermediğim için eve gelmişlerdi. Onlara bu konuyu henüz anlatmak istemiyordu canım. Belki Selen'e minicik çıtlatmış olabilirim ama kesinleşmeden konuşmak istemiyordu canım.

Telefonum çaldığında ekranda yazan isimi görünce hemen açtım.

"Alo?"

"Arya, sanırım bişeyler bulduk. Soyadını değiştirmemesi işimizi kolaylaştırdı. Şu an İzmir'de. Adresini mesaj atacağım."

"Teşekkür ederim Cüneyt Abi. Ama bugün gidemem. Birazdan babamın yanına gideceğim."

"Tamam, kızım. Kendine dikkat et."

Telefonu kapatıp ıslak saçlarımı kuruttum. Düne göre bu gece hiç uyuyamamıştım. Aslında bunda bugün babamın ölüm günü olmasınında payı vardı.Çekmeceden mavi baş örtüsünü aldım. Böyle günlerde siyah takılırdı. Ama mavi babamın en sevdiği renkti. Yıllardır bu örtüyü takardım onun mezarına giderken. Örtüyü atkı gibi boynuma taktım. Evden çıkmadan önce telefonumu kapattım. Kimse tarafından rahatsız edilmek istemiyordum. Garajdan arabayı çıkardım ve mezarlığa doğru yol aldım..

-----

Mezarlığa ulaştığımda arabadan inip boynumdaki örtüyü kafama taktım. Elbette takmayanlarda vardı ama dayım böyle öğretmişti. Örtmen gerek demişti. Nedensizce bunu benimsemiştim. Köşedeki çiçekçiden mor kırmızı ve beyaz karanfillerden bir demet yaptırdım. Babamın mezarı görüş açıma girdiğinde önünde bir adam vardı. Arkası dönük olduğu için yüzünü göremiyordum. Biraz daha yaklaştığımda konuşmalarını duyabiliyordum.

"Seni çok küçük hatırlıyorum baba."

Baba mı?

"Bir de bebek hatırlıyorum. Çok güzel bir bebek."

Bebek?

"1 hafta önce annemle konuştum. Onun yanında değil. Yıllar önce ayrılmış. Onu çok merak ediyorum baba. Neden annemin yanında olmadığını, her şeyi merak ediyorum. Bana benziyor mu? Ya da sevgilisi var mı? İlk kez aşk acısı çektiğinde yanında kim vardı? Kardeşim deyip sarılan var mıydı acaba? Abim deyip sarmak isterdim onu. Ama söz onu bulduğumda bırakmayacağım. Annem bana hiçbir şey anlatmadı. Sadece ağlıyor ve bana bir adres verdi. Sanırım buradan sonra onun yanına gideceğim. Daha fazla dayanamayacağım."

Orada oturan kişi benim abim miydi?

Elimdeki demet yere düştüğünde arkasına döndü. Gözleri kızarmıştı. Belliydi. Bir süre gözlerini gözlerimden ayırmadı. Gözünden bir damla yaş düşerken ayağa kalktı.

"S-sen Yankı mısın?"

Hızla kafasını salladı. Yanıma doğru birkaç adım attı ve öyle bir sarıldı ki, kemiklerim birbirine giriyormuş gibi hissettim. Ne yapacağını bilemeden iki yanda duran ellerimi sırtına koyup koymamak arasında gidip geliyordum. Yavaşça ellerimi kaldırdım sırtına koydum. Gözümden birkaç damla yaş düşerken gözlerimi omzuna kapattım. Omzunu ıslatmış olmalıyım ki, kollarını çözüp bir adım geri gitti. Ellerini yüzümün iki yanına koydu. Gözyaşlarımı sildi önce baş parmaklarıyla.

İntihar (Düzenlendi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin