Düzenlendi.
Multimedia Christina Perri- Human Piyano Versiyonu.
Aras'tan
Son ses müzik ve hızla ilerliyordum.Arabam yeniydi. 2 gün önce doğum günümde alınmıştı. O sadece bir araba değildi. Benim bebeğimdi. Hadi ama, erkekler güzel arabalara hep bebeğim demezler mi? Ben saçma ve derin düşüncelerim içerisindeyken görüş açıma biri girdi. Hızımı yavaşlatmadım. Ama hızla arabanın önüne geçtiğinde kalbimin gümbürdemesine ve gözlerimin açılmasına engel olamadım. Ani bir frenle durmaya çalıştım. Ama artık çok geçti.
Hızla arabadan indim ve çarptığım kızın yanına gittim. Titriyordum.
Ben katil miydim?
Titrek bir nefes alıp elimi boynuna götürdüm ve nabzına baktım. Yaşıyordu. Hemen kucağıma aldım ve kafasının kapıya çarpmamasına dikkat ederek arabaya yatırdım.
Sürücü koltuğuna geçip gazı kökledim. Hala titriyordum. Kazanın etkisinden kurtulamamıştım. En yakın hastaneye onu yetiştirmem lazımdı.
Hastanenin önünde ani bir frenle durdum. Arka kapıyı açıp kızı kucağıma aldım ve koşarak hastaneye girdim.
"Biri yardım etsin!"
Hemen yanıma yanında sedyeyle bir hemşire geldi ve arkasından doktor ve birkaç hemşire daha.
"Ne oldu?" dedi doktor önlüklü, gözlüklü olan.
"Kaza."
Doktor hızla kafasını salladı ve sedyenin arkasından koştu. Bende yetişmek için hızlandım.
"Kafası kanıyor. Hemen ameliyathaneye alın. Beyin kanaması olabilir!"
dedi yandan çıkan kadın doktor. Sonra bana döndü;" Odama gelin lütfen. Biraz sizden dinlemek isterim."
Kadını takip ettim ve odasına oturdum.
"Tam olarak kaza nasıl oldu?"
Kadına sanane diye bağırmak istiyordum. Sen doktorsun neden polis gibi ifade alıyorsun ki?
"Yolda hızla gidiyordum. Birden önüme birisi fırladı."
"Kafasına darbe aldımı?"
"Evet. Kafasını ön cama çarptı."
"Tamam. Büyük ihtimalle yarım saate polisler gelir ve ifadenizi alır."
Kadına cevap vermedim ve odasından çıkıp ameliyathaneye yürüdüm. Nolur bişey olmasın. Henüz tanımadığım bir insana dua edecek hale geldim. İlk defa görmeme ramen sanki onu yıllardır tanıyormuş gibi.
Yarım saat sonra polisler geldiler ve ifademi aldılar. Aynı şeyleri söyledim. Başka ne söyleyebilirdim ki? 2-3 saat sonrada ameliyathaneden doktor çıktı. Hemen yanına koştum.
"Durumu nasıl?"
Doktor yavaşça ağzındaki bezi çıkardı ve boğazını temizledi.
"İsterseniz odama geçelim, orada konuşalım."
Cevap vermedim ve odasına ilerleyen doktoru takip ettim.
"Buyrun oturun" dedi gözlüklerini çıkarıp masasına koyarken.
"Şimdilik büyük bir riski yok. Ama büyük darbe almış. Allahtan beyninin herhangi bir tarafında bir zarar yok. Arabayı 5 santimetre daha ileride frenleseydiniz ölebilirdi. Bundan sonra çok daha dikkatli olmanızı tavsiye ederim. Yoğun bakıma alacağız.""Teşekkür ederim. Size kolay gelsin."
Odadan çıktığımda onu büyük harflerle 'yoğun bakım' yazan odaya taşıyorlardı. Kenarda duran polis yanıma geldi.
"Yanında telefonu ve kimliği varmış. Arya Güneş. Anne babası yok. Yakın akrabaları umuduylada baktık ama kimseyi bulamadık. İntihar etmiş olma olasılığı çok yüksek. Birkaç gün önce tek akrabası olan dayısınıda kaybetmiş."
"Saolun. Benim yapabileceğim herhangi birşey var mı?"
"Yok."
Kapıda duran polislerin yanından ayrıldım ve onun durduğu odanın camının önüne geldim. Kafasında bandaj vardı. Teni soluktu. Acaba neden intihar etmişti. Yada boşluğuna gelip yoldan karşıya geçmek istemişte olabilirdi. Ama neden 50 metre ilerisindeki üst geçiti tercih etmemişti? Annesi ve babası neden ölmüştü? Kardeşi var mıydı? Kafamda hızla dönen soruları bir köşeye atıp bekleme koltuklarından birine oturdum.
Akşam olmuştu. 2 saatte bir doktor ve hemşire serumu, nabzını kontrol ediyordu. Bende karşıdaki koltukta oturup bekliyordum. Gecede uyumamanın verdiği etkiyle üzerime bir ağırlık çöktü. Daha fazla dayanamayıp gözlerimi kapattım ve kendimi uykuya teslim ettim.
---------
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntihar (Düzenlendi)
RomansaOnun için tek çözüm intihardı. Elbette başka çözüm yolları da vardı. Önüne atladığı arabayla hayata gözlerini yumacaktı belki de. Yine yaşamın pürüzlerine takılmıştı işte, yine bu hayattan kayıp toprağın altına gidememişti. Arya. Mavi Kuş'un Küçük...