♧ 4 ♣

206 28 1
                                    

Aramis ve Cole çölü tarayacaklarına dair konuşmalar yapıyorlardı. Ne anlama dahi geldiğini bilmediğimden karışmamayı tercih ettim. Karavanın içinde, serinde oturuyordum. Üzerimde bana verilen bej rengi takım giysiler vardı. Kısa kollu bir tişört ve kumaş pantolon ikilisi hoşuma gitmişti.

Leo, köpek ile bir yerlere kaybolmuştu ve ben başımdaki kızla aynı ortamda baş başa kalmıştım. Derin bir iç çekip kederlere daldım. Annemi düşünmemeye çalışıyordum ama her boşlukta aklıma geliyordu. Bir mezarı bile yoktu. Kimsenin bir mezarı olmayacaktı. Onlara ne yapacaklardı? Belki de yakarlardı. Bu düşünce ile birlikte korkuyla irkildim.

İyiyi düşün Mahperi.

Lina ve Gilly'in hayatta olmaları için her şeyimi verebilirdim. Onları da kaybedersem bu dünyada tanıdığım kimsem kalmayacaktı. Kafamı iki yana salladım. Yaşadıklarını hissedebiliyorum, Aramis ve Cole onları bulacaktı. Sonrasında tek derdimiz bundan sonrası ne olacak diye düşünmek olacaktı.

Dikkatimi başka yöne çekmeye çalıştıkça annemin yerde yatışı ve içinden ses gelen o kutunun konuşup durması gözlerimin önüne gelip duruyordu. Ağlamamak için dişlerimi sıktım ama sanki birisi göğsümden bastırarak beni yere yatırmaya çalışıyordu. Kalbim küt küt atıyor, gözlerim çöldeki kızgın çöllere değmiş gibi yanıyordu.

''Jinny ona bir sakinleştirici ver,'' dediğinde odaya giren Leo'yu fark ettim. Oldukça sessiz hareket ediyor olması can sıkıcıydı.

Jinny gözlerini devirerek ortadan kayboldu. Lina da fazlasıyla göz devirirdi ama bundan şu anki kadar hiç rahatsız olduğumu hatırlamıyorum. Leo dostane bir tavırla yanıma oturdu. ''Aldırma ona, zor bir ergenlik geçiriyor.''

Anlıyormuş gibi kafamı salladım ama anlamıyordum. Bizim köyümüzde kimsenin zor bir ergenlik geçirmesine izin yoktu. Herkes kurallara uyar ve saygı duyardı. Saçlarımı kulağımın arkasına tıktım ve karavanın camından bakmaya odaklandım. Leo'nun bana ne kadar yakın oturduğunu düşünürsem muhtemelen kıpkırmızı olurdum.

''Neden bu kadar üzgün gözüküyorsun?''

''Sadece annemi düşünüyordum.''

Kısa bir sessizlik oldu.

''Özür dilerim. Ben-''

''Sadece bir tane kalmış,'' dedi Jinny elinde bir kapsül ile yanımıza dönerken. Leo'nun sözünü kesmiş adeta onu kurtarmış gibiydi.

Jinny kapsülü bıkkınlıkla bana uzattı. Avucumu açtım ve düşen kapsüle baktım.

''Nedir bu?''

''Daha iyi hissetmeni sağlayacak,'' dediğinde buna bozuldum. Daha iyi hissetmek istemiyordum acımı yaşamak istiyordum ama çölde yaşam bu yönüyle bile zordu. Tam ağzıma atacakken Leo beni durdurdu.

''Aç karnına içmemelisin,'' dedi ve daha önce içmeme izin vermediği yemek haplarından birini kırarak bana uzattı.

İşte bu merak ettiğim bir şeydi ve hemen denemeliydim. Ağzıma atıp yutmamamı söyleyen Leo'yu dinledim. Başta bir şey olmasa da sonra aromaları hissetmeye başladım. Şaşkınlıktan gözlerim yuvalarından çıkacaktı. Önce et tadı almıştım ve şimdi tatlı bir şeyler tadıyordum. Bu neydi böyle? Daha önce tatmamıştım ve bir kez daha tatmak için her şeyi yapabilirdim.

Leo tepkimi görünce gülümsedi ve neyin beni bu kadar etkilediğini bulmak için yemek haplarına göz attı. ''Çikolata!'' dedi saklı bir şeyi bulmuş gibi heyecanlanarak. ''Bahse varım ilk kez tadıyorsun,'' dedi. Yine gözlerimin içine derinden baktı. Ruhuma dokunmak istiyor ama buna cesaret edemiyor gibiydi. Gözlerimde bunu görebiliyordu ve onun gözlerine baktığımda mutluluğunun altına sakladığı yaralar var gibiydi. Bu yüzden bir hırsızın değerli taşlara baktığı gibi gözlerime bakıyordu. 

MAHPERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin