♧ 14 ♣

43 6 0
                                    

Lina'dan...

''Ekibinizde dövüşçü açığı var,'' dedim Cole'e. Bir umut beni de yanlarında götürmelerini istiyordum. Kraliyet barkotsuz olma sorunumuzu çözmüştü. Geriye hayatıma nasıl yön vereceğim kısmı kalmıştı ve ben bir Avcı olmak istiyordum.

''Sende bu açığı kapatabileceğini düşündün öyle mi?''

Mavi gözleri acımasızdı.

''İyiye gidiyorum, daha iyi olacağıma inancım tam.''

''Sen Avcı olmaya uygun değilsin,'' diyerek kestirip attı.

''Uygun değilsem neden günlerce beni eğittin?''

''Şartlar değişti. Kraliyette bir ömür boyu güvende yaşarsın.''

''Ben kraliyette kalmak istemiyorum, sizinle gelmek istiyorum, şimdi!''

Yumruklarımı sıktım, gözlerimi kıstım. Bu hayatta rezil olmak korkum değildi, susuzluktan kendi çişimi içecek kadar dibe düşmüştüm ben. Dayanıklıydım demir gibi, korkusuzdum, istekliydim. Bu iş için biçilmiş kaftandım. Cole beni kestirip atamazdı. Hayatım boyunca ilk kez bana seçim yapma hakkı sunulmuştu ve başkaları istiyor diye bu hakkımdan vazgeçmeye niyetim yoktu.

''Şimdi? Şimdinin önemi neymiş?''

''Çünkü sana aşığım,'' diyerek patladım.

Yüzümü bir utanç duygusu kaplarken onda yaprak kıpırdamadı. Aşık olduğumu bu kadar mı belli etmiştim. Yoksa ondan hoşlanıp hoşlanmamam gram umurunda değil miydi?

''Bir Avcı'nın zaafı olamaz. Senin iki tane birden var. Güçlü olduğuna inanıyorsun ama avlanma sırasında kardeşine gelebilecek zararları düşünmüyorsun. Sırf seni durdurmak, oyun dışı etmek için sevdiklerine nasıl zarar verebileceklerini bilmiyorsun!''

''Seninde kardeşin işin içinde,'' dedim ve gözyaşlarımı geri yolladım.

''Evet, işin içinde ama bizim anlaşmamız var. Eğer ikimizden birine bir şey olursa diğeri yakayı kurtarabiliyorsa arkasına bakmadan gidecek. Seni azıcık tanıyorsam kardeşini bırakıp gidemezsin,'' dedi sesini normalden bir tık yükselterek.

''Daha önce böyle bir durumla karşı karşıya kaldınız mı? Sanmıyorum, hiçbirinizin bunu yapabileceğine inanmıyorum,'' dedim ve kollarımı göğsümde çaprazladım. Sinirden kuduruyordum.

''Sindirim sistemimi nasıl kaybettim sanıyorsun?''

Peri bahsetmişti biraz ama aklımın almadığı bir şeyi düşünmek dahi istememiştim. Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken Cole'un herkesi kurtarmak için kendini feda ettiği bir an hayal ettim ve korkudan tüylerim diken diken oldu.

''Beni anladın mı çöl kızı?''

''Anlamak istemiyorum,'' dedim gözlerimi kaçırarak.

Birkaç adım atarak bana yaklaştı, gözlerindeki soğukluk bedenimi üşüttü.

''Zaafa yer yok,'' dedi öpecek kadar yakın bir mesafeden. Aşka yer yok demek istiyordu. Burası onun odası olduğu için gitmesi gereken bendim. Güzel, darbe indirici bir laf söyleyip yanından ayrılmak isterdim ama ebeveynlerimin kaybından sonraki en duygusal anda olduğum için hiçbir şey yapamadım. Sadece kapının altından süzülen bir ışık huzmesi olmak istedim.

Dik bir şekilde onun yanından ayrılıp kendi odama geçtim, sabah olmasını bekledim. Yapacak başka bir işim yoktu.

Güne Avcıları saraydan uğurlamakla başladık. Ne Peri, ne Gilly ne de ben mutluyduk. Avcılarda ise bir tek Aramis hüzünlü gözüküyordu. Pek eşyaları yoktu, hava araçlarıyla gelmemize de izin vermedikleri için sarayın hava aracına doğru ilerliyordu. Onları uğurlamaya ben, Peri, Gilly ve birkaç muhafız gelmiştik.

MAHPERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin