♧ 24 ♣

39 4 0
                                    

''Hadi ama Lina,'' dedim onu yemeğe ikna edebilmek için on dakikadır dil döküyordum.

''Neden bende geliyorum onu anlamadım ki?'' yatağımın üzerine oturmuş içinde bir yerde hissettiği o kuşkuyu anlamlandırmaya çalışıyordu.

''Çünkü ben artık ünlü ve saygın biriyim. Tek başıma bir erkekle yemek yerken görülürsem magazine olur olmadık haberler düşer. Ama sende gelirsen bunun bir arkadaş yemeği olduğuna herkes inanır,'' dedim tek ayak üstünde bin yalan söylediğime kendimde inanamayarak.

''Tamam, sen kazandın.'' Dediğinde sevinçle ellerimi çırptım ve bu gece güzel olması için elimden gelen her şeyi yapmaya koyuldum.

''Önce sana güzel bir elbise bulalım,'' dedim ve dolabımı karıştırmaya koyuldum. Biraz fiziksel farklılıklarımız olsa da ikimize de uyan bir elbise bulabileceğime emindim.

''Kendini hazırla ben rahat bir şeyler bulurum,'' dediğimde gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum.

''Olmaz,'' dediğimde kaşlarını çattı. ''Çünkü bu gece rahat giyinebilecek bir yere gitmiyoruz. Güzel ve şık olmalıyız ama sen her an birini pataklamak istermişçesine rahat giyinebilmek istiyorsun işte bu yüzden seni ben hazırlayacağım.''

''Sen kafana koymuşsun hiç boş yere hiç dil dökmeyeyim,'' dedi ve yatakta itaatkâr bir şekilde bağdaş kurdu. Bebek kedilerimden biri çoktan kendini sevdirmek için kucağına atlamıştı bile. Onlar oyalanırken elimi hızlı tutmalıydım. İşte bu siyah likralı kumaştan yapılma elbise ona uyardı. Hatta onun vücut hatları için oldukça seksi bile olurdu. Kendim içinde borda sade bir elbise seçtim.

''Hadi makyaj yaptırmaya,'' dedim ve onu sürükledim.

Güzel bir cilt bakımı, dikkat çekici ojeler ve çarpıcı bir makyaj yapılana kadar yanından ayrılmadım. O elbisesini giyerken bende hızlıca hazırlandım. Son olarak ayakkabılar kalmıştı. Lina asla topuklu ayakkabı giymek istemiyordu. Onu tehdit edince bana eline geçen ilk fırsatta beni döveceğini söyledi ama bunu yarına kadar unutacağını biliyordum. Sonunda ikimizde hazırdık. Arabaya doğru yol alırken bilerek almadığım çantam için söze girdim.

''Sen arabaya geç, ben çantamı alıp geliyorum.''

''Söyle birine getirsin,'' dedi Lina haklı olarak.

''O kadarda değil Lina. Bazı işlerimi kendim halledebilirim.''

''Sende bir tuhaflık var ama neyse,'' dedi ve arabaya doğru ilerledi.

Bende saraya geri dönüp çantamı aldım ve Alex'e mekânı mesaj attım. İstediğim gibi Leo, Cole'e haber vermişti ve Lina'nın süslenip arabaya binişini görmüştü. Her şey güzel gidiyordu ve bende arabaya geçtim. Gideceğimiz mekanın ismini verdim ve Lina'ya deniz manzaralı restoranı anlatmaya başladım. Lina böyle lüks şeyleri sevmiyordu. Eski hayatımızda tüm bunlar israftan başka bir şey değildi. Lina kadar ön yargılı olmasam da bende çok sevmiyordum. Zenginiz diye görgüsüzlük yapmamamız gerekiyordu. Sonunda gelmiştik. Güneş batarken bize efsanevi bir manzara sunuyordu. Sıcak bir yaz akşamında amacıma ulaşmak istiyordum.

En iyi manzara olsa da güzel bir köşede yer bulabilmiştik. Benim hemen yanıma Lina oturmuştu. Lina'nın karşısına Alex gelecekti. Benim karşıma da Leo geleceğini sanıyordu ama büyük bir ihtimal Cole ve Leo birlikte gelecekti.

''Sonunda geldin,'' dedim Alex'i görerek.

''Beklettiğim için üzgünüm,'' dedi ve gergin bir gülümsemeyle oturdu.

''Leo nerede kaldı?'' Lina meraklanmıştı.

''Yolda geliyor,'' dedim nabzıma engel olamadım. ''Hadi biz yemeklerimizi sipariş edelim,'' dedim.

MAHPERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin