♧ 12 ♣

38 6 0
                                    

Mahperi'den...

Kim olduğunu öğrenmek istiyorsan adını bilmedikleri bir yere kadar uzaklaş ve kendi davranışları gözle demişler. Adımı bilmedikleri bir yerdeyim ama davranışlarımı gözleyemiyorum çünkü hala hücredeyim. Sinirlerim bozulmaya başlamasından mıdır nedir artık fazlasıyla agresiftim. Yemek getirenlere bağırıyordum. Hatta bir ara elektrikli parmaklıkların arasından geçebileceğime bile inandım.

Artık zamanın ne olduğunu önemsemeyi bırakmıştım. Delirip bu hücrede öleceğime inanmaya başlamıştım. Çöl balığı Mahperi, bu şehirde ölüyordu. Hem de yavaş yavaş. Sırtüstü uzanıp biraz uyumaya çalıştım ama artık sırtım bu sert tahta parçasını kaldıramıyordu. Kendimi güzel düşlerle uyumaya ikna etmek istesem de birilerinin paldır küldür hücreme girmesiyle gözlerimi açtım.

Hemen savunma pozisyonuna geçtim çünkü kahvaltı geleli daha yeni olmuştu ve akşama kadar kimsenin hücreme girmemesi gerekiyordu. Sınır dışı mı edeceklerdi beni? Onun için mi gelmişlerdi? Ah, hayır. Bu gelen adam bana tarama yapan tuhaf kişiydi. Yoksa hastalıklı mıydım? Endişeden ölecekken adamdaki rahatlık bana battı. Sanki tarlasında altın bulmuş gibiydi.

''Hazırlan, gidiyoruz.''

Sevinçliydi ve ekledi.

''Pek eşyan yok gibi görünüyor. O yüzden beni takip et.''

''Ne oluyor?''

Kaşlarımı çatmış merakla ona bakıyordum. Sınır dışı edilmediğim kesindi ama nereye götürülecektim. Sonra aklıma beni canlı denek yapabileceği geldi.

''Hayır, gelmiyorum!''

''Ben senin altın biletim,'' dediğinde daha çok altın bilet benmişim gibi hissediyordum.

''Neden seninle gelecekmişim? Minik laboratuvar faren olmak için mi?''

''Ne? Saçmalama! Kellemi yerinde daha çok seviyorum.''

''Asıl sen ne saçmalıyorsun?''

''Ah, çok vakit kaybettiriyorsun.''

Olayın gerisinde beni zorla hücremden çıkardılar ve hiçbir güvenlik görevlisi olmadan bu çılgın adamla beni bir araca bindirdiler. Yol fazlasıyla uzun sürdü ve ben hala deney faresi olacağıma inanıyordum çünkü burası için yaşasam da ölsem de fark etmezdi. Ben bir çöptüm, insan değildim hayvana denk bile sayılmazdım. 

''Bir açıklamaya bile değer değil miyim?''

Nefret saçan gözlerimle karşımdaki adamı süzdüm. Göbekli birisini görmek bana tuhaf geliyordu, bizim köyümüzde kimse göbek bağlayacak duruma gelemezdi. O kadar besin yoktu ve herkes ileri yaşında bile dimdik oluru.

''Öncelikle banyo yapmalısın,'' dediğinde yine kaşlarımı çattım. Bu onur kırıcıydı. Kirli olduğumu biliyordum ama yüzüme vurulması canımı sıktı.

Yol daha uzayacak gibi göründüğünden yumuşacık aracın koltuklarına gömülüp uyudum. Uyandırıldığımda nerede olduğumu bilmiyordum ama rahat bir uyku çektiğim için kendimi daha dinç hissettim.

Nerede olduğuma bakmaya başladım. Önümde dikdörtgen şeklinde bir çukur vardı. Tam karşıda ise yerden tavana kadar camlar yerleştirilmişti. Manzara ise mükemmeldi. Gür ormanlara bakıyorduk ve şehrin kirli ışıklarından eser yoktu.

''Çok acil banyo yapmalısınız,'' diyen robotik sesle irkildim.

Arkama dönüp baktığımda yarı boyumda insandan hallice bir metal yığınıyla karşılaştım. Havlular ve çeşit çeşit sabunlarla getirmişti. Adını bilmediğim diğer ürünlerde cabasıydı. Kendimi canavara sunulun bir yemek gibi hissettim. Önce güzelleşmeliydim ki keyfimi çıkarabilsin.

MAHPERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin