♣ 15 ♧

32 6 0
                                    

Günlük tutacak tipte değilim ama düşüncelerimi kaydetmezsem delireceğim kaygısı içine girmiştim. Bu yüzden saray erbabından kağıt ve kalem istemiştim ama herkes bana tabletimi göstermişti. Onlara tükenmez bir kalem ve a4 yaprağına ihtiyacım olduğunu anlatmak oldukça zor oldu. Onlardan elmas istesem daha kısa süre içerisinde getireceklerini tahmin ettim çünkü kâğıt ve kalemin bana ulaşması tam 6 saatimi almıştı.

Kalan vakitte ise manzaraya dönük olan çalışma masamın üzerinde kâğıda boş boş bakarak geçirmiştim. Adet döngüm yaklaştığı için hormonlarımın dengesizliği beni bitirmişti. İki kez herkesten gizli ağlama krizine girip duygularımı boşlatmıştım şimdi ise yazarak düşüncelerimi hafifletmeyi umuyordum.

Herkesin imrenip o olmak istediği kızım ama mutsuzum. Sonuçlara ulaşmak insanlara mutluluk vermiyormuş. Güzel olan yolmuş, yolculuk etmekmiş. Mutlu olmak sevildiğini hissetmekmiş, insan sevildiğinde güzelleşiyormuş. Oysa şimdiki hayatımda kusurlarımı bir zırh gibi giymem gerekiyor. Eğer yapmazsam beni bunlarla incitecekler.

Bir başkası nasıl unutulur?

O var, ben varım ama biz diye bir şey yok. Bende seviyordum o da seviyor gibiydi. Kahrolasıya fikirleri benimkiyle uyuşmadı diye mi acı çekiyordum? Uyumadan önce tüm bunlardan uzaklaştığımı hayal ederek Leo'ya sarılıyordum. Beraber uyuyorduk; ölümsüzlük gibi bir şeydi. Susarak onu özlemeye devam etmek istemiyorum. Gidip de kimseye zırlayamadığım için buraya yazıyorum çünkü artık hayatımda güçsüzlüğe yer yok. Ekmeğimi kana doğramanın zamanı gelmişti...

Yazma seansım bittiğinde kâğıdı buruşturup çöp kovasına attım. Yeni nesil çakmağımla da ateşe verdim. Kâğıdı istediğim gibi yok edemedim çünkü birden alarmlar ötmeye ve tepemden sular fışkırmaya başladı. Ben daha neler olduğunu anlayamadan Alex ve kurtarma ekibi odaya dalmışlardı bile. Tutuşturduğum kâğıdın sadece ucu yanabilmişti. Bu kadar tantana yaratacağını gerçekten hiç tahmin etmemiştim.

''Oda da ateş yakamazsınız, prenses. Bunun hiç büyük bir yangın çıkarabileceğini düşünmediniz mi ?''

''Yangın alarmı ve fıskiyeye kadar düşüneceğinize tutuşmayan mobilyalarla bir saray inşa edebilirdiniz,'' dedim suratımdaki damlaları silerek.

Alex buna cevap vermedi.

''Ney yapmaya çalışıyordunuz?''

Yüzünde adlandıramadığım bir bakış vardı. Kendime ve başkasına zarar vermek istememiştim ve vermeyecektim de. Neden bu sarayda her şey abartılıp drama haline geliyordu anlamıyordum.

''Günlük benzeri bir şey yazdım ve onu yok etmek istedim,'' dediğimde çöp kutusuna baktı ve kağıda göz ucuyla bakmadan aldı.

''Bunu ben hallederim ve başka bir şeyi yok etmek isterseniz ilk önce bana ulaşın olur mu?''

''Peki,'' diyerek onu geçiştirdim.

''Çakmak,'' dedi sadece.

''Eee,''dedim salağa yatarak.

''Bende durması daha güvenli olacaktır,'' dediğinde gözlerimi devirerek çakmağımı ona verdim.

Kurtarma ekibimi odamı terk ederken Alex temizlik robotlarını çalıştırdı ve yerdeki su damlaları temizlenmiş oldu. Ve sonunda tek kalmıştım. Pencenin önünde kollarımla kendimi sardım. Dışarıda bir saat geçirmek için nelerimi vermezdim ama güvenlik sebebiyle buna izin verilmiyordu. Sonra kafamda parlak bir fikir belirdi. Alex fazla uzaklaşmış olamazdı. Koşarak kapıyı açtım ve ona seslendim. Tuhaf bakışlarla bana baktı. Yaptığım davranış pek kibar karşılanmıyordu ve Alex bana teknoloji kullanmak için küçük tüyolar veriyordu. Bunlardan birsi aramaydı. Yanında olmayan biriyle el telefonuyla konuşmak bana garip geldiğinden hayatıma pek fazla entegre edememiştim.

MAHPERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin