"Leyla, telefonun çalıyor."
İç çekip yatakta doğruldum yavaş yavaş. Sevgi elindeki telefonu bana uzattı.
"Saat kaç?"
"Yedi."
Odadan çıkmadan önce ışığı da açmıştı. Yasin'in ismini görünce cevapladım hemen. Bildirim ekranında duran onlarca mesaja sonra dönecektim.
"Yasin?"
"Nasılsın Leyla? Olanları yeni duydum kusura bakma ne olur. Bir ihtiyacın falan var mı?"
"Yok, yok. İyiyim, teşekkür ederim. Küçük bir sıyrık sadece."
"Emin misin?"
"Eminim."
Sessiz kaldık bir dakika kadar. Ben konunun Akif'e gelmesini bekliyordum, o ise ne diyeceğini bilemiyordu. Nihayet hafif bir hışırtı sesinden sonra tekrar, daha sert bir sesle, konuşmuştu.
"Yarın bu konuyla ilgileneceğim. Kendini asla yalnız hissetme."
Eğer bu sözleri arkadaşı söylemiş olsaydı muhtemelen sevinçten ve heyecandan ağlamaya başlardım ancak Yasin'in ağzından duymak sadece minnet duygumu arttırmakla yetinmişti.
"Teşekkür ederim."
"Rica edebilirim. Bir şey diyor musun?"
Akif nerede? O kadın ne oldu? Neden beni aramıyor? Rahatsız etme dedik ama konu ciddi farkında mı?
"İyi akşamlar."
"İyi akşamlar."
Çağrıyı sonlandırdım. Yatakta oturmuş boş boş kapanmış olan telefon ekranına bakıyordum ki aklıma Cemre'nin sosyal medya hesaplarına bakma isteği doldu, bu fazlasıyla saçma, tehlikeli ve yersizdi. Dayanamadım. Soyadını bilmediğim için Akif'in takip ettiklerine baktım önce, bulamayınca da takipçilerine girdim. Doğrusu hesabı kilitli olduğundan ve sadece aile üyeleriyle arkadaşlarının takip isteğini kabul ettiği için sayı üç basamaklıydı.
Biraz aşağı, biraz daha derken altlarda Cemre Yankı ismini buldum. Şansıma hesabı gizli değildi. Dünyayı gezdiği fotoğraflarıyla ilgilenmedim, Akifle de fotoğrafı yoktu ancak daha saatler önce attığı son postuna tıklamak gibi bir hata yapınca altındaki yazıyı da okunmuş bulundum. Havalimanındaki lavabolardan birinin aynasında kendini çekmişti hanımefendi.
Yabancı değilim, benim olanı almaya geldim. Merhaba Kars!
Annee diye ağlaya ağlaya Antalya yoluna çıkmamı engelleyebilecek ne vardı? Şener Şen koşuşuyla, topuklarım kıçıma vura vura... Kıskançlıktan kudurmama ramak kaldığının bilincindeydim. Akif'in bana üstü kapalı ilanı aşk ettiği günün üzerinden sadece iki gün geçmişti. Onu reddetmiş, beni unutmasını istemiş ve dünyanın en büyük yalancısı olma unvanına göz koyduğum için ondan rahatsız olduğumu söylemiştim.
Hemen mi unutmuştu ya beni! Kadınla ne yapmışlardı? Allahım delirecektim resmen.
Bakışlarım komedinin üzerindeki güllere kaydı. Biliyordum, seviyordu beni. Ama rahatsız etmek istemiyordu. Birbirimize en çok ihtiyaç duyduğumuz zamandaydık oysa. Kalbini kıran kadınla yüzleşmişti, yanında yoktum. Kafam kırılmıştı, yanımda yoktu. Akan burnumu çektikten sonra tekrar yatmaya hazırlanacaktım ki elimdeki telefonun sesini duydum. Akif arıyordu!
Akif, benim Teğmen Akif!
Az biraz bekledim açmadan, boğazımı temizledim, saçlarımı düzelttim ve hazır olduğumda gayet yavaş davranıp cevapladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dağ Ceylanı | Texting | Tamamlandı
Short Story0537******* ; Yanıyorum Akif 0537*******; Söndürelim mi? Başlama Tarihi: Aralık 2021