46

49.8K 2.6K 252
                                    

Sevgili halaları, işte bizim minik Helin Marif

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sevgili halaları, işte bizim minik Helin Marif. Sevgiler 🍀

....

Akif'i içimde çok yargıladım akşama kadar. Öğrencileri velilerine tek tek teslim ederken bile zihnimin arka planı sevdiğim adamın eski nişanlısıyla doluydu. Oysa biliyordum ki Cemre ve beni ayıran keskin bir çizgi vardı. Akif bana aşıktı. Cemre karşıma dikilip onu elimden alacağını söyleme küstahlığını yaparken dahi Akif'in onu sevdiğine dair tek kelime edememişti. Buna rağmen nasıl oluyorda içim kaybetme korkusuyla yanabiliyordu?

Peki ya ben ne zaman biri için kavga edebilecek kadar değerlerimden vazgeçecek hale gelmiştim? Ailem beni bir adam yüzünden dayak yiyeyim, hakaretler işiteyim, hor görüleyim diye mi buraya göndermişlerdi? Üstelik defalarca kez karakolluk olmuştum. Sebep? Birinin oğluna göz koymam, diğerinin eski nişanlısını, ona göre, ayartmam. Babam duysa ne düşünürdü acaba. Yüzüme tükğreceği kesindi. Kendimi ifade bile edemiyordum. Hayır, ben sizin kirli zihinlerinizde yarattığınız o kadın değilim diyemiyordum.

Alışık olmadığım tüm bu kaos yeterince bozuk olan psikolojimi alt üst etmemiş gibi yalnız oluşum vardı bi'de. Eve döndüğümde bir başıma olacak, kendime idam cezası kesinleşmiş bir hükümlü gibi acıyarak yaklaşacaktım. Çünkü tüm kahkahalarımın ardında depresyon tedavisi gören, panik atakla başa çıkmaya çalışan toy bir genç kadın vardı. Akif olsa... Bir kere sarılabilsem... Yalnız olmadığımı hissedebilsem içimdeki kasvet dağılacaktı ama onun için görev kıymetliydi. Olması gerektiği gibi.

"Leyloş, Yasin Bey hala gelmedi. Bir arasan mı?"

Kucağımda oturan Helin'in yanağıma dokunmasıyla irkilirken arkadaşımı başımla onayladım. Sınıfta kimse kalmamıştı.

"Tamam."

Kabanımın cebinden çıkardığım telefonun bildirim ekranı yanıp sönüyordu. Sessize aldığım için görmediğim, işin aslı görmekte istemediğim, arama ve mesajların çoğu Akif'tendi. Sonra dönmeye karar verip rehberden Yasin'in adını bulup aradım. Birkaç çalıştan sonra açtı.

"Leyla, nasılsın?"

"İyiyim. Sen nasılsın?"

"İyiyim bende. Hayırdır bir sorun yok ya."

"Yok. Ama Helin'i almaya gelmedin. Ondan aradım."

"Annem gelecekti." Dedi telaşlı bir sesle. "Öyle sözleşmiştik. Hay Allah, unuttu demek ki. Ben hemen geliyorum. Kusura bakmayın."

"Dur, dur. İşinden olma boşuna. Tuğba'nın arabasıyla çarşıya gidecektik. Eve bırakırız biz."

Yasin ilk başta itiraz etsede sonunda kabul etti teklifimi. Defalarca kez teşekkür etmiş olması dışında başka bir şey de konuşmadık. Telefonu kapatıp tekrar cebime koyduktan sonra uyuklamaya başlayan Helin'i kucakladım ve ayaklandım.

Dağ Ceylanı | Texting | Tamamlandı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin