66

48.8K 2.4K 618
                                    

Bölüm o kadar aceleyle yazıldı ki asla içime sinmedi. Ne betimleme var, ne düzenleme var. Umarım siz beğenirsiniz. Beğenmezseniz söyleyin düzenlerim valla.

Çook çok seviyorum sizi. 🧡

🐦🐦

"Akif biraz daha sağa çek!"

"Çekiyorum Leyla."

"Olmuyor ama. Aşağı yer,"

"Aşağı mı?"

"Evet aşağı. E hadi!"

"Leyla bir karar ver. Aşağı mı, yukarı mı?"

"Ay kıpkırmızı oldun. Yapamayacaksan in ben çıkayım."

"Saçmalama. Soktum işte."

"Yine yanlış yere... Aşağı diyorum be adam, aşağı!"

Akif başını eğip bana öfkeyle bakarak derin bir nefes aldı. Yüzü kıpkırmızı olmuş, boyun damarları ortaya çıkmıştı.

"Seninle evlenme işini bir kere daha düşüneceğim galiba."

Son düğmeyi de takıp aşağı indi.

"Asıl ben düşüneceğim. Daha perde takmayı bilmiyorsun. Aşağı boşluk kalın perde için, yukarı boşluk tül için!"

Kendini koltuğa attı sonra. Böyle beceriksiz bir insanla ömür mü geçerdi! Perde takamaz, yemek yapamaz.

"Aşkım yaklaşık beş dakika önce tam tersini söylemiştin. Yedi defa taktık çıkardık perdeleri. Ayrıca beni uyutup tüm evin perdelerini makinaya atman hiç hoş değil."

"Ne yapayım benim boyum yetişmiyor." Diye söylendim biraz geriye çekilip perdelerin nasıl durduğunu kontrol ederken. "Hazır sen buradayken aradan çıksın dedim."

Akif'i uyutup hemen bunları halletmemiştim elbette. Anlattıkları saatlerce düşünmeme neden olmuştu. Kalbini kıran tüm bu şeyler, yaşadıkları ve benimle birlikte yaşamak istedikleri olanca ağırlığıyla çöreklenmişti yüreğime. Ama en kötüsü kaybetme korkusuydu. Ya yine aynı şeyleri yaşarsa sorusu o kadar ağırdı ki! Üstelik mesleği yüreğime saldıran korkuları sadece çoğaltmakla kalmıyor, sevdiğim adamı eve hapsetme isteğimi arttırıyordu.

İyice kararmaya başlayan hava dikkatimi çekince düşünmeyi bırakıp Akif'in karşısındaki koltuğa oturarak bağdaş kurdum.

"Acıktın mı?"

"Hayır. Gitmem gerekiyor zaten."

"Kal bu gece. Sabah gidersin."

"Olmaz." Diye mırıldandı uzanıp yanağımı okşarken. "İşlerim var. Sabah da dayım çağırdı. Başka sefere sözüm olsun."

Israr etmedim ve başımı sallayarak onaylamakla yetindim. İri elinin tenimdeki varlığı tüm hırçınlığımı alıvermişti. Bu durum onun da dikkatini çekmiş olacakki gülümseyerek biraz daha öne eğildi.

"Leyla, kedi gibisin."

"Sana karşı öyleyim."

"Gel buraya."

Bekletmeden yanına sokuldum. Beni sıkıca sararak saçlarımdan öptü. Bense halıları da benimle yıkayıp yıkamayacağını sormak için fırsat kolluyordum. Neticede bunlara alışması gerekiyordu. Evlendiğmiz zaman ortaklaşa yapacağımız işlerin başındaydı. Esnerken parmaklarım Akif'in gömleğini sıkı sıkı kavrayıverdi. Uyuyacaktım resmen.

"Akif keşke hep böyle kalabilsek."

"Keşke."

Bir kere daha esnedim. Yanağım Akif'in boynuna değiyor, güzel kokusunu ciğerlerime çektiğimde iyiden iyiye mayışıyordum. Tabi o uyuduğu için böyle bir sorunu yoktu.

Dağ Ceylanı | Texting | Tamamlandı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin