Yaklaşık on dakika kadar sonra jandarmaların geleceğini söyleyerek belirdi taksici adam ve bana olduğum yerde kalmamı söyledi. Buna gerek olmadığını, zaten kaskatı kesildiğimi, üstelik korkudan bayılmak üzere olduğumu ona anlatarak panik atak krizimi harlamak niyetinde değildim. Tek düşündüğüm Akif'in beni zamanında bulup bulamayacağı olmuştu. Ölmek istemiyordum. Hayallerim, yapacaklarım vardı.
Karşımda ağlamaya devam eden Sevgi arka tarafımda yükselen araç sesiyle tüm dikkatini o tarafa verdiğinde on dakikadır öylece bekliyordum. Büyük bir araç olduğu çıkan sesten belliydi.
"Askerler!" Diye bağırdı arkadaşım. "Askerler geldi!"
Asker denince de aklıma Akif'in gelmesi aşkımın özeti değildi de neydi? Burada olsa beni kurtarmak için elinden geleni yapardı kesin. Ama yoktu. Anneme ne diyeceklerdi ben ölünce? Ya babam? Kalbi kaldırmazdı. Kerim'in durumunu düşünmek dahi istemiyordum. Çok bağlıydı bana küçük kardeşim. Birlikte büyütmüştük birbirimizi. Kimseye ihtiyaç duymadan, arkadaş aramadan... Tüm sırlarımı önce o bilir, dertlerini önce bana anlatırdı. Abla kardeşten ziyade iki sırdaştık.
"N'oluyor burada?"
Ölmek... Öyle uzaktan anlatınca bayağı basit geliyordu kulağıma. Şimdi tam o uçurumda duruyorken hissettiğim şeyleri anlatamazdım.
"Arkadaşım mayına bastı. Yardım edin lütfen."
Mayına basmıştım, evet. Kars'ta başka basılacak yer yokmuş gibi gelmiş, elimle koymuşum gibi tam bu patlayıcının üzerine basmıştım. Niye? Gerizekalı olmak zor zanaatti de ondan!
"Komutanım! Mayın var! Birisi mayına basmış!"
Asker, gerisin geri dönüp, çakıl taşlarını ezen postal sesiyle ağır ağır uzaklaşmıştı, komutanına bağırdı.
"Yaklaşmayın!" Diye destekledim onu. "Ben beklerim. Dikkatli olun lütfen."
Benden sebep birinin tırnağı kırılsa gece gözüme uyku girmezdi. Akif'i iki gün beklerken ölüp ölüp dirilmiştim, elbet onlarında bir bekleyeni, endişeleneni vardı.
"Akif? Leyla, Akif geliyor. Akif yetiş! Buradayız! Leyla bombaya bastı!"
"Gelme Akif!"
"Leyla!"
Koştu olduğumuz tarafa kadar. Birkaç saniye sonra Sevgi'nin yanında, tam karşımdaydı ömrümün mavi baharı. Kızarmış göz bebekleri, çizikler içinde kalmış yüzü, kirlenmiş üniforması ve korku dolu bakışlarıyla ilk defa görmüşçesine bedenimi izlemeye başladığında zorla zapt ettiğim yaşlar tek tek akmaya başladı tekrar. Akif buradaydı. İyi olduğunu görmüştüm.
"Leyla sen ne yaptın?" Diye mırıldandı. Yanıma doğru ilerlemek için hamle yaptığında elimi kaldırıp durmasını sağladım.
"Gelme. Patlayabilir, yaklaşma."
"Leyla..."
Yorgun olması bir yana derin derin nefesler alıp veriyordu.
"Akif ölecek miyim?"
"Hayır, hayır. Sen... Leyla..."
Şaşkındı. Saatler süren görev sonrası karakol dönüşü beni bir mayının üzerinde bulduğu için şaşırması olağandı tabii.
"Seni çok özledim. Aradım defalarca. Açmadın. Dün hep silah sesleri duydum. Korktum. Senin için."
Görüş alanım bulanıklaşmaya başlamıştı.
"Korkma. Ben yanındayım." Dedi.
Bir askerin dikkatle bombayı incelediğini gördüm yan tarafta. Bu işlerden anladığı belliydi. Belki de bombacı falandı, bilemiyorum. Sadece gayet işini bilir gibi gözükmüştü gözüme o an için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dağ Ceylanı | Texting | Tamamlandı
Short Story0537******* ; Yanıyorum Akif 0537*******; Söndürelim mi? Başlama Tarihi: Aralık 2021