Ben, Sevgi, Cemre, Seher Hanım, kocası ve adı batasıca oğulları, Yasin'in tam karşısındaydık ancak ben onların aksine oturuyordum. Tekrar dikiş atılan şakağımın acısını unutmuş olmamın tek sebebi yaptıkları anesteziydi. Oysa tırnak kesikleri için aynı şeyi söyleyemeyecektim.
"Siz ailecek eşkıya mısınız?!"
"Komutanım,"
"Kes! Ben daha geçen gün konuşmadım mı sizinle? Ne demek okul basmak, öğretmen dövmek?"
Yasin Marif ama nasıl Yasin Marif. Heybetli, görkemli... Göklerde kartal sanki. Öyle bir ifade.
"Bizimle böyle konuşamazsınız komutan bey!"
Bi'de karşısındakine bakın hele. Kılıksız Seher'in kocası akılsız Salim. İt herifin vurduğu tokat hala yakıyordu canımı. Hastanedeki lavaboda yüzümün halini görünce baygınlık geçirmem boşuna değildi. İncinen gururuma sıra gelmiyordu bile hasar alan yanlarımı saymaktan.
"Alın oğlum bunları. Atın nezarete."
Akif'im de yoktu yanımda zaten. Adamı dövdüğü için karakola gelir gelmez büyük komutanı yanına gelmesini emretmiş, neredeyse bir saat olmasına karşın hala geri dönmemişti. Biraz ötemde duran aile olmasa onu sorabilirdim ama aramızdaki ilişkinin Akif'i zora sokmasından korktuğumdan sesimi çıkaramıyordum. Derin bir nefes alarak boynuma tuttuğum buz torbasını önümdeki masanın üzerine bırakacaktım ki Sevgi benden önce atılıp elimden çekti, bir kenara bırakıp sessiz olmaya özen göstererek, hareket etme canın acımasın, dedi. Gülümsedim şefkatine karşın.
"Hepinizden şikayetçi olacağım! El kadar kadının elinde oyuncak olmuşsunuz!"
Eğer Akif yanında komutanıyla birlikte o an odaya girmese Yasin adama doğru atlayacaktı. Sinirden kızaran yüzünü şaşkınlıkla izliyordum. Bedeni kasılmış, gözleri kızarmıştı. Ayağa kalkıp komutanlarını, Akif rütbe olarak onun üstüydü, selamlamakla yetindi.
"Ne oluyor burada Yasin?" Dedi yaşlı adam. Saygısızlık olmaması adına ayaklanmaya çalıştım, beni eliyle durdurdu.
"Komutanım Leyla Hanım ilköğretim okulunda öğretmen. Birkaç gün önce darp edildiği için şikayetçi olmuştu. Tekrar saldırmışlar."
"Sebep?"
"Bilinmeyen bir numaradan aldığı taciz mesajları hakkında şikayetçi olmuştu. Numaranın Seher Arat üzerine olduğunu ancak oğlu tarafından kullanıldığını tespit ettik. Gerekli deliller bizde mevcut. Mesajlar var."
"Oğlunuz kadını taciz ediyor, sizde dövüyor musunuz?"
Akif ile bakıştık bir süre. Yüzümü her gördüğünde olduğu gibi çenesi kasıldı, mavileri karardı. Komutan beni göz ucuyla izlemeden hemen önce Melih'ten yana dönmüştü de onun, daha doğrusu onların gerilmiş def gibi olduklarını fark etmemişti.
"Şu haline bak! Eğitimli insanlarsınız. Kendinizden utanın!"
"Benim oğlum yapmaz."
"Yaptım baba. Leyla'nın güzelliğine aldandım. Yüreğime yenildim. Leyla'm mecnun etti beni. Adım Melih Mecnun olsun."
Bir de hülyalı hülyalı bakmıyor mu köpek? Hazır herkes ona bakıyorken el hareketi çektim puşta. Sırıttı. Kusmamak için saframı yuttum. Devlet malına zarar vermek olmazdı nihayetinde. Melih'ten daha büyük bir malda yoktu ya. Komutan Yasin'in verdiği emrin aynısını verip yolladı onları. Odada birlikte kaldık.
"Cemre, senin ne işin var?"
Komutan amca bu kadını nereden tanıyordu?
"Kemal amca inanın isteyerek olmadı. Öfkemi kontrol edemedim. Hepsi sevgimden."
Amca mı?
"Cemre, konuşturma beni!"
"Konuş Akif. Sen benimle bir kere konuş, ben her şeyi duymaya hazırım."
"E ananın abası ama!"
Hepsi bana döndü. Ben mi konuşmuştum? Ne zaman? Nasıl?
"Akif ve Sevgi'nin bir suçu yok. Beni korumak istediler sadece." Diye çevirdim lafı. "Cemre hanımı tanımam etmem ama görüyorum ki kendisi beni hazmedememiş."
"Senin neyini hazmedemeyeceğim?"
"Güzelliğimi?"
Şaşırdı Cemre. Böyle bir cevap vereceğim beklemiyordu muhtemelen.
"Zeval gelmiş hali bu bi'de. Ha, sen ve işbirlikçin gibi çirkefte değilim. Ben zekamla tartışmayı uygun görürüm hep. Kaba kuvvet yalnızca ahmaklıktır!"
Komutan amca biraz beni izledi. Sonra ne anlatıyon kızım sen bakışı atıp kapıda duran askerine Cemre'yi de diğerlerinin yanına götürmesini emretti. Umursamadım ve ona da kimse bakmıyorken el hareketi çektim. Avaz avaz bağırmaya başladı kuduruk.
"Ay deli mi ne? Bir anda bağırmaya başladı."
Masum bir bakış, acı dolu sırıtış, Yasin'in bakışları, sinsi gülüşü. Görmüştü, görsündü valla. Canımın derdindeydim.
"Geçmiş olsun kızım." Dedi komutan. "Rütbeleri yok sayarsak ben bu adamın da dayısıyım."
Akif'in dayısı komutan amca mıydı?
"Teşekkür ederim. Akif hiç anlatmadı."
"Anlatmaz. Pek saymaz beni."
"Dayı olur mu öyle şey."
"Yalan mı?" Diye diretti yaşlı adam. "Kız arkadaşın var ama benim yeni haberim oluyor."
"Bizim zaten yeni,"
"Ben anlamam. En kısa sürede Leyla kızımı da alıp yemeğe geliyorsunuz."
Gülümsedim Akif'e bakıp. Yavaş yavaş aileye giriyor olabilir miydim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dağ Ceylanı | Texting | Tamamlandı
Short Story0537******* ; Yanıyorum Akif 0537*******; Söndürelim mi? Başlama Tarihi: Aralık 2021