the end.

248 24 59
                                    

"Sonra da gitti, inanabiliyor musun? Onun evinde yalnız kaldım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sonra da gitti, inanabiliyor musun? Onun evinde yalnız kaldım."

Aeri'nin anlattıklarını dinlerken önüme duran buzlu kahveyi içiyordum. Dün Marklara gittiğini anlatarak başlamıştı.  Bir süre sonra fazla yakınlaştıklarını söyledi ve Mark'ın onu öptüğünü anlattı.

Aralarındaki garip ilişki yüzünden ikisi de ne yapacağını bilmiyordu.

Ellerini sinirle saçlarının arasından geçirdikten sonra bağırmaya başladı. "Öyle bir şey yaptıysa niye gitti?" Ne kadar yüksek sesle konuştuğunu fark ettiğinde kafasını insanlara doğru döndürdü. Mahçupça gülümsedi ve tekrar bana baktı.

"Çıldıracağım Jimin." dedi. "Sinirlerimi bozuyor."

"Bunun eninde sonunda olacağını zaten biliyordun." diye mırıldandım. "İkiniz de birbirinizden hoşlanıyorsunuz."

Kafeden giren bedene baktım. Birbirlerinden bu kadar ayrı kalamamalarına rağmen böyle davranmaları gerçekten benim de sinirimi bozuyordu.

"Aeri." dedim bizi gördüğünden emin olduğum Mark'a bakarken. "Arkana baksana." Kaşlarını çatıp elinde tuttuğu bardağı masaya bıraktı. Arkasına döndü. Mark'ı gördüğü gibi tekrar önüne döndüğünde çatılı olan kaşlarını daha fazla çattı. "Sen mi çağırdın onu?"

"Ne?" dedim. "Ne olduğunu yeni öğrendim, hangi ara çağırmış olabilirim."

"Burada olduğumuzu mu söyledin?"

"Aeri, kimseyle konuşmadım." dedim bıkkınlıkla. İlişkilerinin bu kadar ortasında olmak bazen çok garip hissettiriyordu. İkisinin kavga etmesini önlemeye çalışıyorum, barışmaları için uğraşıyordum. Ama bu sefer öyle bir niyetim yoktu.

"Ben gidiyorum." dedim çantamı alıp ayağa kalkarken. "Aranızda ne varsa çözün artık."

Aeri'nin yanından geçerken kolumu sertçe tutması ile durmak zorunda kaldım. "Otur şuraya." diye mırıldandı, Mark gelmişti ve onun duymasını istemiyor olmalıydı.

Mark'a baktım. Üzgün duruyordu. Göz altları şişmişti, uyumamış olmalıydı. "Oturabilir miyim?" diye sordu Aeri'ye bakarken.

Aeri, "Dolu orası." diye mırıldandı. Bana döndü. "Otur." dedi tekrar. Yanlarında kalmak istemiyordum ama sanırım sonradan Aeri'nin gazabına uğramamak için şu an burada olmak gerekiyordu. Yine de yapmayacaktım. Bu sefer gerçekten aralarına girmek istemiyordum.

Aeri'nin tuttuğu kolumu çektikten sonra "Yalnız konuşun Aeri." dedim. Sonra da arkama bakmadan kafenin kapısından çıktım.

Annemin yanına gitmeye karar verdim, bildiğim sokaklardan yürüyerek çiçekçiye vardım.

O sırada olduğumuz sokağa hızla giren bir motor dikkatimi çektiği için içeri girmeden kapıda beklemeye başladım.

Gelip önüme duracağı hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Büyük siyah motor tam önümde durduğunda motoru süren kafasına taktığı siyah kaskı çıkardı. Dağılmış olan saçlarını bir eliyle düzelttikten sonra bana döndü.

Jeno'ydu.

Burnu soğuktan kızarmıştı. Çok enerjik ve fazlasıyla mutlu görünüyordu.

"Selam!" dedi motordan indiğinde.

"Merhaba." dedim. Yeni tanışmıştık ve konuştuğumuz kelimelerin sayısı onu geçmemişti. Tanıştığı her insana bu kadar sevecen mi davranıyordu? Garipti.

"Çiçek almaya mı geldin?" dedim kapıyı açarken. Kafasını salladı ve açtığım kapının ardından benimle birlikte içeri girdi.

"O gün aldıklarından mı istiyorsun?" dedim. "Sevgilin baya sevmiş gibi görünüyordu."

"Yok." dedi gülerek. "Anneme almaya geldim. Doğum günü de bugün."

"Haa." Kafamı sallayıp ceketimi çıkarttım ve içerideki odaya bıraktım. Ben içerdeyken annem gelmiş ve Jeno'yla ilgilenmeye başlamıştı.

Eşyalarımı bırakıp annemin yanına geldim. Onun çiçeği süslemesini izlerken birkaç saniye Jeno'nun yüzüne baktım. Geçen gün yakışıklı diyordum ama fazla yakışlıydı. Çok yakışıklıydı. Benim ona baktığımı fark edip bana döndüğünde gözlerimi kaçırdım. Anneme döndüm.

"Siz tanıştınız mı?"

"Hmm." diye mırıldandım. "Siz yokken Jimin buradaydı." Jeno'nun konuşması üzerine kafamı salladım onaylamak için.

Bu onun buraya ilk gelişi değildi ama son gelişi olmuştu. Bazı şeylerin sonuydu, ikimiz de bilmiyorduk.

Her son da yeni bir şeyin başlangıcıydı.

Öyle olmalıydı.

༘ *🥽✩°̥🐰࿐୨୧

Başlayalım bakalım.

third of december [karina & jeno]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin