after that day

180 16 21
                                    

"Jimin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Jimin."

Dersteydik, Aeri arkamda oturuyordu ve neredeyse son beş dakikadır on kez omzumu dürtmüştü. Her seferinde başka bir şey soruyordu, ya Mark'ı ya da sabahtan beri neden bu kadar durgun olduğumu. Dersle yakından uzaktan ilgisi yoktu.

"Dur artık." diye mırıldandım onun duyabilmesi için. Zaten yerinde olmayan aklım son beş dakikadır onun yüzünden daha da karışmıştı.

"Aman be." dedi, ofladığını duymuştum ama umrunda değildi. Teneffüste zaten konuşacaktık ve eski halimize geri dönecektik.

Birkaç dakikanın ardından zil çaldığında derin bir nefes aldım. Aeri bir şeylerim farklı olduğunu anlamıştı. Soracağı sorulara nasıl cevap vereceğimi bilmiyordum.

İki gece önce Jeno beni eve bıraktığında eve girmeden önce sanki bir şey söyleyecekmiş gibi elimi tutmuştu. Aramızda geçen gayet uzun bir bakışma sonucunda sadece iyi geceler demişti. Sonra da bir daha konuşmamıştık.

Aslında konuşmuştuk ama bu konu hakkında hiçbir şey geçmemişti. Sadece uyuyup uyumadığımı sormuştu. Bu kadardı. Bir daha konuşmamıştık, onu bir daha görmemiştim.

Okulda olmalıydı, Mark'ın yanında olmalıydı. Ona anlatmış mıydı? Tanrım gerçekten parkın ortasında Jeno ile öpüşmüştük, hem de baya baya öpüşmüştük.

Aeri'nin gelip bir anda masamın üstüne oturması ile ona baktım. Kollarını birbirine bağladı, "Ne oldu?" diye sordu.

Aeri'ye anlatmak istediğimden emin değildim, olay Aeri olması değildi. Sadece bunu birine anlatacak kadar hazır hissetmiyordum. Jeno'yla konuşmadan hiçbir şey yapmak istemiyordum. Aeri ne kadar en yakın arkadaşım olsa da biraz daha beklemek istiyordum.

"Jimin!" diye bağırdı. "Konuş artık."

"Annemle kavga ettik." diye mırıldandım. Bu konuda ne kadar istemesem de yalan söyleyecektim, başka bir şekilde peşimi bırakmayacaktı.

"Ne oldu ki?" diye sordu. Onunla konuşmak ya da bazı şeyleri paylaşmak iyi geliyordu ama şu an daha fazla konuşmak isteyip istemediğimden emin değildim. Ama sanırım olumsuza daha yakındım.

"Eve geç geldim." dedim. "Biraz sinirlendi, ben de söylenince kavga ettik." Bunun bir kısmı yalan değildi, söylediğim saatten oldukça geç gelmiştim ama birkaç dakika söylendikten sonra kendimi odama kapatmıştım. Kavga boyutuna ulaşan hiçbir şey olmamıştı. Odama gidip olanları hazmetmem gerekiyordu. Saat geç olduğu için de annem ısrar etmemişti.

"Neredeydin ki Jimin?" diye sordu. Sesinde bir şeyler sakladığımı hissettiğinii belli eden bir ton vardı. Ne diyeceğime karar vermeden çantamdan bir şeyler almak için eğildiğimde Aeri'nin çığlık atması ile kafamı kaldırdım. "Afiyet olsun." dedi Mark yanımıza gelip az önce Aeri'nin kafasına fırlattığı gofretten bahsederken.

"Bir gün elimde kalacaksın Mark." Aeri oflayarak masamdan kalkıp yerdeki gofreti aldıktan sonra bana baktı. Mark'ın yanına hiçbir şey anlatmayacağımı bildiği için uzatmadı. Hatta kapıdan giren Jeno'yu gördüğü için mi bilmesem de Mark'ı da yanında alarak sınıftan çıktı.

Beyaz bol bir tişört ve siyah pantolon giymişti. Ara sıra aklıma onu ilk gördüğüm gün geliyordu, böyle bir duruma gelebileceğimizi hiç düşünmemiştim. İçinden çıkamayacağı bunca şey olacağını beklemiyordum. Bunların olacağını düşünmemiştim ama baya baya öpüşmüş olduğumuz gerçeği her şeyi daha da tuhaf yapıyordu.

"Selam." dedi önümdeki boş sıranın sandalyesine oturduğunda. "Selam." dedim ona bakmamaya çalışarak. Ne yapacaktım bilmiyordum, tuhaftı. Açık olan kitabıma bakmaya başladığında sayfayı kendine çevirdi. "Bunların hiçbirini bilmiyorum." diye mırıldandı. "Okul değiştirirken arada kaynadı hepsi."

Son derece rahat ve hiçbir şey yaşanmamış gibi konuşması benim de biraz rahatlamama yol açmıştı. Birkaç gündür ne yapacağını ve ne diyeceğini kestirememiştim. Tamam, o zaman o da bana karşılık vermişti ama o anın etkisi miydi bilmiyordum. Sonrasında konuşmamıştık, emin olamıyordum.

"İyi misin sen?" Elini gözümün önünde sallamaya başladığında ona baktım. "İyiyim." dedim. "Daldım sanırım."

"Sanki..." dedi ve kitabımın arasına rastgele bir kalem koyup kapağını kapattı. Ellerinden birini saçlarının arasından geçirdi. Gözleri benimkileri bulduğunda aramızda bitmek bilmeyen bir bakışma başladı. Ne diyeceğimi bilmiyordum, o konuyu açan ben olmak istemiyordum, konuşmayacaksak bile aramızın bozulmasını istemiyordum.

"Okuldan sonra bir şeyler içmeye gidelim." dedi. Benim aksime çok daha rahat konuşuyordu. "İtiraz yok." diye ekledi ardından. "Bir yere götüreceğim seni."

"Nereye?" diye sordum. Söylemeyeceğini bilsem de sormuştum, birkaç saat sonra göreceğimi söyleyecekti. "Görürsün." dedi ayağa kalkarken. "Dışarıda beklerim seni."

༘ *🥽✩°̥🐰 ࿐  ୨୧

Ben burayı çok özledim be

third of december [karina & jeno]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin