Gözlerimi açtığımda Jeno'nun yanımda olmadığını fark ettim. Yataktaydım, birkaç saat önce yanına geldiğimde ağlarken kafasını göğsüme koymuş daha sonra ise öylece uyuyakalmıştı. Bir süre sonra ben de uyumuş olmalıydım çünkü hiçbir şey hatırlamıyordum.
"Jeno?" dedim yatakta doğrulduğum surada. Gözlerim odanın içinde dolanıyordu ama yoktu. Eşyaları buradaydı, gitmemişti.
"Jeno!" dedim tekrar. Birkaç saniye sonra banyodan gelen seslerle gözlerimi ovuşturdum. Bir saatten fazla uyumamış olmalıydım ama üzerimde saçma sapan bir yorgunluk vardı. Gözlerim açmaya çalıştıkça kapanıyordu.
Banyonun kapısı açıldı ve Jeno kafasını uzatıp olduğum yere baktı. "Bir şey mi oldu?" diye sordu telaşla.
"Yok." dedim esnerken. Bu kadar uykucu bir insan da değildim, ilk kez böylesine bir şey oluyordu. "Seni göremeyince merak ettim."
Jeno içeri girip birkaç saniye sonda dışarı çıktı. Üstünde bir şey yoktu, saçları ıslaktı, muhtemelen duş almıştı. Elinde tuttuğu beyaz tişörtü kafasından geçirdikten sonra geldi ve yanıma oturdu.
Üzgün görünüyordu, şu anda eski haline dönmüş olması daha tuhaf olurdu ama oju böyle görmeye alışkın değildim. Benimle birlikteyken hep gülmeye çalışan o çocuğu karanlığa hapsetmişlerdi. Gözleri çökmüştü, parlak cildinden eser kalmamıştı...
"Burada kalacağına emin misin?" diye sorduğunda kafamı salladım. "Yalnız kalmak istiyorsan gidebilirim."
"Hayır, hayır." dedi kafasını iki yana sallayarak. "Annenler kızmayacak mı?"
"Muhtemelen." dedim. "Japonya'dayım Jeno, ne yapabilirler?"
"Başına çok iş açıyorum."
"Ah." dedim gözlerimi devirerek. "Şunu söyleyip durma artık Jeno, şikayetçi olsam gelmezdim yanına."
Saçlarından yükselen şampuan kokusu saçma bir şekilde daha da uykumu getirdiğinde esnedim. "Ne oluyor ya böyle?" diye mırıldandım kendi kendime.
"Gel gezelim biraz." dedi elimden tutup beni ayağa kaldırdığında. "Dışarı çıkmak istemediğini söylemiştin."
"Olsun." dedi. "Buraya kadar geldiysen gezmemiz lazım biraz." Mutlu olmaya çalışması, güçlü görünmek için uğraşması... Bunları görmek beni daha da mahvediyordu.
"Jeno." dedim aklıma gelen fikirle. "Balkona çık, ben de kahve yapıp geleyim. Tamam mı?"
"Dışarı çıkabiliriz?" dediğinde yine de az önce söylediğin şeye karşı içinde daha büyük bir istek var gibi konuşmuştu. "Gerek yok." dedim. "Geç sen, üstümü değiştirip gelirim ben."
İtiraz etmemişti, dağınık olan saçlarını eliyle karıştı, ardından da balkon kapısını açıp dışarı çıktı. Bir anda içeri giren soğuk hava ile titredim. Odanın içindeki su ısıtıcısının yanına ilerlediğim sırada gerçekten üşüyordum. Sanırım hasta olmak üzereydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
third of december [karina & jeno]
FanfictionLise hayatının ne kadar mükemmel, ne kadar eğlenceli olduğunu söyleyen insanlar vardı. Son seneme kadar bu söylenenlere o kadar karşıydım ki... Hayatım sadece dans, iki tane arkadaşım ve derslerden ibaretti. Ama son yıl... Bir o kadar da tesadüf şek...