third of december (finale)

185 12 123
                                    

Lise hayatının ne kadar mükemmel, ne kadar eğlenceli olduğunu söyleyen insanlar vardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Lise hayatının ne kadar mükemmel, ne kadar eğlenceli olduğunu söyleyen insanlar vardı. Son seneme kadar bu söylenenlere o kadar karşıydım ki... Hayatım sadece dans, iki tane arkadaşım ve derslerden ibaretti.

Ama son yıl... Bir o kadar da tesadüf şekilde karşıma çıkmış biri de olsa onunla yaşadıklarımın, hissettiklerimin, duygularımın tarifi yoktu. Birkaç ay sonra onu ilk gördüğümde şimdi olduğu kadar ona kapılabileceğimi bilsem görüşmeye devam eder miydim emin değilim, demiştim.

Şimdi düşünüyordum da yaşadıklarımız ne kadar kolay şeyler de olmasa her şeye değerdi. Onunla yaşadıklarımı gerçekten hiçbir şeye değiştirmezdim.

Gözlerine bakıyordum sürekli. Kaybolmak ister gibi gözlerine bakıyordum. Heyecanlı bir şekilde bir şey anlatırken gözleri parlıyordu, güldüğünde de sanki mutluluğuna ortak olmak istermiş gibi gözleri de kısılıyordu. En çok da o halini seviyordum.

"Annecim!" Annemin sesini odamın kapalı kapısının ardından duyduğumda üstümdeki elbiseye son bir kez daha bakıp kapıya yöneldim. "Hazırım." dedim kapıyı açıp anneme baktığımda.

"Jimin..." Gözleri yüzümden bedenime doğru çevrildiğinde gözlerinin dolduğunu fark ettim. Birkaç saniye hiçbir şey söylemeden baktı öylece. Sonra elimi tutup kendi etrafımda döndürdü. "Çok güzelsin sen ama." dedi tekrar bana baktığında. Gülümsedim, annem de bu sırada yaklaşıp yanağıma kocaman bir öpücük bıraktı.

"Jeno kapıda." dedi annem elimi bırakmadan. "Babanla konuşuyorlar." Neden bilmiyorum ama uzun süre sonra ilk kez Jeno'nun adını duyduğumda bu kadar heyecanlanmıştım. Beni böyle görünce ne diyecek diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum.

Annem önden kapının yanına gittiğinde ben de hazırladığım minik çantayı alıp arkasından ilerledim. Aeri'nin ısrarları ile aldığım yüksek topuklu siyah ayakkabıları da giymiştim. Sanırım Jeno'yla aynı boydaydım artık.

"Hazırlık okuyacağım, kafamı dinlemem lazım biraz. Sonra..." Jeno konuşmaya devam ederken göz göze geldiğimizde bir anda sessizlik oldu. Babam da bu sessizlikle bir anda ne olduğunu anlamadan bana baktı.

"Vay!" dedi babam ortamı neşelendirmek ister gibi. "Kızıma bakın." Yanlarına geldiğim sırada babam annemin de yaptığı gibi beni öptüğünde gülümsedim. "Gittikçe güzelleşiyorsun sen."

"Baba..." diye mırıldandım. Adımımı dışarı doğru atıp kapıdan çıktığımda Jeno'ya baktım. Biraz tuhaf bakıyordu. O da çok yakışıklı duruyordu, giydiği takımla gerçekten nefesimi kesiyordu.

"Geç kalacaksınız." dedi annem adeta bizi kovarak. "Yol uzun sürüyor zaten."

"On ikiden önce evde ol, tamam mı?" Babamın bana bakarak söylediği şeyle şaşkınca bakarken gülmesi ile tuttuğum nefesimi verdim. "Eğlenin eğlenin." dedi. "Ne zamana kadar dışarıda duracaksanız siz bilirsiniz. Ama arayınca telefonlarımı aç Jimin." Kafamı salladım gülerek. Bir an gerçekten sadece üç saat için dışarıda durmama izin verecek diye korkmuştum.

third of december [karina & jeno]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin