beach, bonfire and guitar

146 12 34
                                    

Rüzgârlı havanın etkisi ile saçlarım uçuşurken kaskımı çıkarıp Jeno'ya uzattım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Rüzgârlı havanın etkisi ile saçlarım uçuşurken kaskımı çıkarıp Jeno'ya uzattım. Evden çıkmadan önce düzleştirdiğim saçlarım rüzgârdan dağılmıştı. Ellerimde onları düzeltmeye çalışırken Jeno motorunu bırakıp arkadaşlarına doğru el salladı.

Kocaman bir ateş yakmışlardı, on kişiye yakınlardı. İki kişi birbirini kovalıyordu, geri kalanlar ateşin etrafında oturmuştu. Bir kızın elinde gitar vardı. Tellerinin üstünde parmaklarını gezdirip akor yapmaya çalışırken önünde dizlerinin üstüne çökmüş çocuğa ara ara bakıyor, onunla bir şeyler konuşuyordu.

"Gel." dedi Jeno parmaklarını benimkilerin arasına geçirdiği sırada. Yavaş yürüdüğümü fark ettiğinde bana baktı. "Jimin." dedi yürümeyi bırakıp karşıma geçtiğinde. Elleriyle saçlarımı geri attırdı. "Orada değil." diye mırıldandığında baş parmağı ile yanağımı okşadı. Jaemin'den bahsettiğini anladığımda gözlerimi yere çevirdim.

"Rahatla biraz n'olur." dedi ve yanağımdaki elini omzuma indirdi. Bu sırada gözlerimi ona çevirdim. Derin bir nefes aldım. Parmak uçlarıma kalkıp ellerimi boynuna birleştirdiğimde ona sarıldım. Elini omzumdan çektikten sonra belime indirdi, gevşekçe beni tuttuğu sırada ondan ayrıldım.

Yüzüme eğildi ve dudaklarıma kapandı. Birkaç saniye süren öpücüğünün ardından uzaklaşmadı. "Çok güzelsin Jimin." diye mırıldandı. Gülümsedim ve utanarak gözlerimi yere çevirdim. Elini tuttum.

"Hadi oğlum!" Bize seslenen bir ses anlık bir şaşkınlıkla kafamı çevirdim. "Bırak kızı, gelin buraya artık."

"Renjun." dedi gülerek. Benim duyabileceğim bir şekilde söylemişti, kim olduğunu tanıtıyordu. "Fazla enerjik ve çok konuşuyor." Güldüğümde ikimizi de onların yanlarına doğru ilerletti.

"Jeno!" Koşarak gelip Jeno'ya sarılan uzun boylu çocuğa baktım. "Özlettin be kendini." Jeno geri çekilmeden önce sırtını pat patladı. "Jimin." dedi bana dönerek. Sonra da az önceki çocuğa döndü. "Bu da miniğimiz, Jisung." diye mırıldanarak saçlarını karıştırdı.

"Hey!" Koşarak gelip bir kolunu Jeno'nun omzuna atan çocuğa baktım. Az önce gitarla uğraşan kızın karşısındaki çocuktu. "Jimin'den sonra unutulduk Jeno." dediğinde Jeno'nun güldüğünü gördüm. Bu sırada o çocuk kafasını uzatıp bana baktı. "Adını çok duyduk." dedi. "Hoş geldin, Chenle ben." Elini sıkmam için uzattı.

"Ning nerede?" Jeno'nun sorusu üzerine kolunu çekmeden arkasına döndü. Kafasıyla gitarla uğraşmaya devam eden kızı işaret etti.

"Jimin gel, tanıştırayım sizi." dedi Jeno bana döndüğünde. Ardından yanıma gelip ikimizi de biraz uzağımızda olan kızın yanına ilerletti. "Yizhuo'yla Chenle sevgili." diye mırıldandı. Az önce gitarıyla uğraşırken ona baktığında aralarında bir şey olduğu zaten belli oluyordu.

Yizhuo ayak seslerinden olacak kafasını kaldırıp geldiğimiz tarafa doğru baktı. Upuzun sarı saçları vardı, boya oldukları ne kadar belli olsa da açık ten rengine çok yakışmıştı. Dalgalı olan saçlarının aralarından çıkan örgülerle gerçekten çok güzel görünüyordu.

"Jeno!" Gitarı oturduğu yere koyup ayağa kalktığında yanımıza doğru gelerek Jeno'ya sarıldı. "Olanlara inanamıyorum." Kısa bir süre sonra Jeno'dan ayrılıp bana dönerek konuştuğunda zorlukla gülümsedim. "İkiniz de çok iyi dayanmışsınız bu kadar şeye."

Jeno gülümsedikten sonra "Ne yapıyorsun?" diye sordu. Yizhuo omzunu silkti, "Hiç." dedi. "Şarkılar, gitar... Öyle gidiyor işte." Sonra bana döndü. "Olaylar sizde." diye mırıldandı. "Yizhuo ben bu arada, seninle tanışmayı çok istemiştim." dedi ardından da. "Doyeon gibi birinden sonra Jeno'nun seninle olmasına çok sevindim. O kızdan ayrılmasını söylüyordum ama dinlemiyordum bir türlü."

"Nereden bilebilirdim Ning?" Jeno bıkkınca konuştuğunda Yizhuo arkasını döndü. Yerde duran buzluğa benzeyen çantadan birkaç şişe çıkardıktan sonra yere oturdu. "Gelin isterseniz buraya." diye mırıldandığı sırada gitarını kucağına alıp yer açtı.

Jeno beklemeden Yizhuo'nun yanına oturup beni de kendi yanına çektiğinde bacaklarımı kendime çekip bağdaş kurdum. Yizhuo başka bir şey söylemeden ikimizde de birer bira şişesini uzattığında Jeno'ya baktım.

Jeno "Motorla geldik Ning." diye mırıldandı. "Sen iç istiyorsan." Bana dönüp konuştuğunda kafamı iki yana salladım. Buradan sonra eve gidecektim ve annemlerin karşısına öyle çıkmak istemiyordum.

"Bunu birlikte içeriz o zaman." Jeno'nun söylediği şey üzerine kafamı salladım. Şişeden biraz içtikten sonra bana uzattığında şişeyi alıp bacaklarımın ortasına koydum.

"Anlatın bakalım artık." Renjun gelip kendini adeta yere attığında şaşkınca kaşlarımı kaldırıp ona baktım. "Ne oldu geçen hafta, Jaemin'le?"

"Renjun..." Chenle uyarıcı bir ses tonu ile konuşup yanımıza geldiğinde sevgilisinin yanına oturdu. "O konuyu açmayacağız demiştik."

"Merak ediyorum abi."

"Kendi kendine merak et o zaman." Renjun Yizhuo'nın konuşması üzerine gözlerini devirdiğinde Jeno'ya baktım. Ona baktığımı fark etmiş olacak ki bana döndü. Dudaklarını yanağıma bastırıp geri çekildiğinde şişeyi dudaklarıma götürüp birkaç yudum içtim.

"Pek güzel bir gün değildi." diye mırıldandım önce. Anlatmayı beklemiyordum ama onların da arkadaşı olduğunu bildiğim için bilmelerinde bir sorun olmayacağına karar vermiştim. Konuşmaya başladığımda diğerleri de yanımıza gelmişti.

"Jeno'ya gitmiştim bir sabah. Jaemin geldi, konuştular. Sonraki gün karşıma çıktı, partiden bahsetti." Parti aklıma geldiğinde gözlerim dolmaya başlamıştı. Jeno elini destek vermek istercesine bacağıma koydu. "Anlatmak zorunda değilsin onlara." diye fısıldadığını duydum ama bir şey söylemedim.

"Otururken bir anda bir fotoğraf attı. Doyeon vardı, diğeri de Jeno'ya çok benziyordu. Apar topar yanına gittim, sonra da olanlar oldu zaten." Ağlamayayım diye yukarı baktığımda Jeno'nun elini kolumda hissettim. Beni kendine çekip bir eliyle saçımı okşadı. O zamana kadar binlerce kez yaptığı gibi tekrar saçlarımın arasına bir öpücük kondurdu.

"Belliydi böyle olacağı. Jaemin'de bir gariplik vardı siz ayrıldığınızdan beri." Donghyung konuştuğunda Jeno kafasını salladı. "Aramız pek iyi değildi zaten." dedi ardından. "Ama Jimin'e bir şey yapacağını düşünememiştim."

"Geri zekâlı." Yizhuo mırıldandığında kısa bir sessizlik oldu. "Ne?" dedi. "İkisini de sevmiyordum, söylemiştim size."

"Kendine acı çektirmeyi seviyor musun sen?" Hıçkırdığımı duyan Jeno gülerek konuştuğunda saçlarımı yüzümden çekti. "Ağlayıp durma artık Jimin, üzülüyorum ben de."

Gözyaşlarımı silip ellerini yanağımdayken gözleri bir anlığına dudaklarıma kaydığında yutkundum.

Arkadaşlarından utanmadığı belliydi, onları ne kadar sevdiği ve yanlarında ne kadar rahat olduğu da belli oluyordu. Ama onların yanında ben o kadar rahat davranamazdım. Gülümseyerek biraz geri çekildiğimde Jeno elini yanağımdan ayırdı.

"Bir şeyler çal kız." Renjun Yizhuo'nun omzunu adeta iterek konuştuğunda Chenle ona döndü. Kaşlarını çatıp garip bir şekilde baktığında Renjun tepki bile vermedi. Chenle daha çok sevgilime ne yapıyorsun, der gibi bakıyordu.

Yizhuo gitarını düzgün bir şekilde tuttuğunda Chenle onu görebileceği bir şekilde yer değiştirdi. Parmaklarını tellerin üstünde hareket ettirmeye başladığında elimdeki şişeyi Jeno'ya verip omzuna yaslandım.

"... How can I be fine with being alone? I'm just scared of losing you..." Şarkı sözleriyle birlikte Jeno'ya döndüğümde aklıma Japonya'ya gidişim gelmişti. Bütün o yaşananlar, yaşadıklarımız...

Her şeye rağmen mutluydum, onunla birlikte olduğum için. Tek dileğim de onun da aynı şekilde hissediyor oluşuydu.

༘ *🥽✩°̥🐰࿐୨୧

valla son iki artık

third of december [karina & jeno]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin