old friends

55 7 0
                                    

jeno'nun anlatımından

Dakikalardır kollarımın arasında minicik kalan bedenine bakıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dakikalardır kollarımın arasında minicik kalan bedenine bakıyordum. Gözlerimi bir saniye bile ayırmadan...

Görmemiştim, onun o anda yaşadıklarını ben görmemiştim ama anlattıkları bile yetmişti beni delirtmeye. Bütün bu başına gelenler düşünmeme bile gerek olmadan benim suçumdu. Her şey, olanların hepsi benim yüzümdendi. Aylardır benim yüzümden acı çekiyordu ve bu gerçekten benim için son nokta olmuştu.

Kafamı göğsünden kaldırdıktan sonra uzağa gitmeme izin vermeden bana sokulmuştu. Sol kolumun üstüne yatmış kafasını da göğsüme saklamıştı. Arada sımsıkı sarılıyor onun dışında da onu izliyordum sürekli. O kadar savunmasız duruyordu ki... Beni aradığındaki sesi içimi çok kötü yapmıştı.

Dudaklarımı alnına bastırdığım sırada biraz hareketlendiğinde birkaç saniye bekledim. Uyanmadığından emin olduktan sonra yavaşça yanından kalktım. Kendime gelmem gerekiyordu. Jaemin ona bunu yaparken ne düşünüyordu bilmiyordum ama ben Jimin kadar sakin kalamayacaktım.

Telefonumumu elime alıp kendimi dışarı attığımda motoruma bindim. Jaemin'i biraz bile tanıyorsam şu an kendini eskiden sürekli gittiğimiz, sahili gören, parka attığında emindim. Ne zaman bir şey olsa soluğu orada alıyordu. Bu sefer benim geleceğimi bile bile oraya gitmişti, bundan da emindim.

Jimin uyanırsa beni yanında görmeyince ne yapacaktı bilmiyordum ama umarım uyanırsa korkmazdı.

Park görüş alanıma girdiğinde son hızla motoru sürmeye devam edip parkın yanına geldiğimde yavaşladım. Buradaydı. Ne kadar eskiden yakın olsak da onu görünce bu kadar sinirlenmem çok garip hissettiriyordu.

Kaskımı çıkarıp yanına ilerlediğim sırada ayaklarımın altından gelen yaprak sesleri ile bana baktı. Yüzünde sanki bunu bekliyormuş gibi bir gülümseme oluştuğunda "Daha erken bekliyordum seni." dedi ve bankta arkasına döndü.

"Sen..." dedim önüne gelip. "Ne yaptığını sanıyorsun?"

"Jimin... Doyeon'dan daha güzelini bulamazsın diyordum ama sanırım bulmuşsun kardeşim." Gözlerimi kapatıp sakin kalmaya çalışarak derin bir nefes aldığım sırada Jaemin'in kahkahası kulaklarımı doldurdu. "Sinirlendin mi sen?"

"Bana bak." Kaskı sertçe bankta oturduğu yerin yanına bıraktığımda yüzüne doğru eğildim. "O kız tanıştığımızdan beri benim yüzümden çok şey yaşadı. Ama yine de bok gibi hissettiğim her anımda yanımdaydı, senin siktiğim davranışların yüzünden beni ne kadar ağlayarak aradı haberin var mı?"

Jaemin kollarını geriye alarak banka yaslandığında gerilen dudaklarıyla daha fazla gülmesine dayanamayıp yüzünün ortasına vurduktan sonra ellerimi sinirle saçlarımın arasından geçirdim. Jaemin kanayan burnunu tutarken ona döndüm. "Sadece canın istiyor diye Jimin'e dokunamazsın Jaemin." Bütün parkta sesim yankılanırken Jaemin sadece öylece durmuş bana bakıyordu.

"Sen onu hak etmiyorsun."

"Jaemin bana bak, bir kez daha konuşursan gerçekten çok pis döveceğim seni." Üstündeki montun yakalarını tutarken söylediğim şeyle Jaemin kolumu iterek beni uzaklaştırdığında ayağa kalkıp karşıma geçti.

"Ne oldu?" dedi. "Doyeon'dan ayrıldığın gibi Jimin'in yanında mı aldın soluğu? Belki de daha önce de vardı, ne zamandır birliktesiniz gerçekten?" Sinirle alt dudağımı dişlediğimde ellerimi yumruk yapıp kendimi sıktım.

Aramızdaki mesafeyi oldukça azaltacak şekilde üstüne yürüdüğümde keyifle gülümseyip kollarını birbirine bağladığında derin bir verdim. "Düzgün konuş Jaemin. Doyeon'un dolduruşlarına gelip salak salak hareketler yapıyorsun."

"Kendi isteğimle yapmadığımı nereden biliyorsun?"

"Delirtme beni." Jaemin'in yakasına yapıştığım sırada sinirden ne yaptığımı bilemezken Jaemin önümde pis pis sırıtması daha da sinirlendiriyordu. "Kendini ne kadar kötü hissediyordu, biliyor musun? Gözlerimin önünde ona inanmam için o kadar ağladı, o kadar yalvardı ki... Niye? Çünkü en yakın arkadaşlarımdan biri kafası esti diye sevgilimi kandırıp yanına çağırıyor, sonra onu sıkıştırıp öpüyor. Geri zekâlı mısın sen?"

Cebimdeki telefonum titremeye başladığı sırada karşımda fazlasıyla gözü dönmüş Jaemin'den yavaşça çektikten sonra telefonumu elime aldım.

jimin arıyor.

Yokluğumu bu kadar hızlı fark edeceğimi düşünmemiştim. Şu an ne kadar korkmuş olabileceğini düşünürken önce aklımda telefonu meşgule atmak varken vazgeçip telefona cevap vermeden önce Jaemin'e baktım. Gözlerini telefonumda hissettiğim için geriye doğru birkaç adım attım.

"Alo?" Telefonu kulağıma götürüp konuştuğumda Jaemin kanayan burnunu elinin tersiyle sildiği sırada arkama dönüp birkaç adım daha attım.

"Jeno neredesin?" Sesindeki korkulu tonu hissettiğimde kalbimde hissettiğim acı ile yutkundum, arkamı dönüp Jaemin'e baktım.

"Geliyorum beş dakikaya."

"Jeno neredesin?" diye tekrar sorduğunda ellerimle yüzümü ovuşturdum. "Onun yanına gitmedin, değil mi?"

"Güzelim anlatacağım geldiğimde." Jaemin arsızca bakmaya devam ederken kaşlarımı çattım. "Söz." dedim. "Beş dakikaya yanındayım."

"Tamam. Dikkatli gel." Mırıldanarak telefonu kapattığında bankın üstünde duran kaskı kafama takmadan önce tekrar Jaemin'e baktım. "Kardeşim dediğim çocuğun bunları yapması o kadar iğrenç hissettiriyor ki..."

Birkaç saniye için yüzünden pişmanlık dolu bir ifade geçtiğini hissettim, en azından öyle olduğunu düşündüm o an için. Üzgünüm, demesini istedim ama hiçbir şey yapmadı.

"O kadar şey oldu, bir an bile yanımda değildin. Şimdi de kızamıyorum sana Jaemin, o kadar iğrençsin ki gözümde artık." Kaskı kafama takıp uzaklaşmadan önce bir kez daha baktım ona, o ise sadece ifadesiz bir halde bana bakıyordu.

third of december [karina & jeno]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin