family meeting

134 13 59
                                    

"Ayağına ne oldu?" Annem koşarak yanıma geldiğinde çantasını banka, yanıma, bıraktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ayağına ne oldu?" Annem koşarak yanıma geldiğinde çantasını banka, yanıma, bıraktı. "Önemli değil." diye mırıldandım.

Onlarla konuşmuyordum, geldiğimden beri tek yaptıkları bana kızmak olmuştu çünkü. Başka bir şey söylemedikleri için ben de onlarla konuşmamayı tercih etmiştim. Yine beni dinlemiyorlardı. Gerçekten yorulmuştum.

Jeno yanımda otururken ayağa kalktığında ona baktım. Tekrar önümde çökmüş olan anneme baktığımda babam da yanıma gelmişti. "Hastaneye mi gittiniz?" Babam sorduğunda Jeno'ya baktım tekrar. "Hayır." diye mırıldandım.

Babam "Jimin bakayım." dediğinde ayağımı çekip ayağa kalktım. "Gerek yok baba." diye mırıldandım. "İyiyim ben."

"Jimin sakin olsan." Aeri konuştuğunda annem ona döndü. "Seni Jimin'e göz kulak ol diye çağırdım, aşağı inmeniz için değildi Aeri."

"Biliyorum." dedi Aeri. "Ama ayağı böyle olunca..."

"Bu çocuğu sen mi çağırdın?

"Ne?" Annemin Mark'a bakarak söylediği şey üzerine Aeri şaşkın bir tepki verdikten sonra kaşlarını çattı. "Hayır, niye çağırayım?" dedi ardından da. Mark'ın gözlerini devirdiğini gördüm, Jeno ise hiçbir şey demeden yanımda duruyordu.

"Yukarı çıkıyoruz Jimin." Babam koluma girip beni yukarı çıkarmak için harekete geçtiğinde zorla ondan ayrıldım. "Nereye kadar böyle davranmaya devam edeceksiniz?" diye sordum sinirle. "Anladım bana sinirlisiniz ama konuşmama bile izin vermiyorsunuz. Dinlemiyorsunuz beni."

"Jimin sırası değil." Annem tekrar konuyu kapatmak istermiş gibi konuştuğunda ofladım. "Anne sırası gelmiyor farkında mısın?" dedim. "Tek yapmaya çalıştığım Jeno'nun yanında durmaktı! Sevdiğim insanın yanında durmaya çalışıyorum ama her şeye engel oluyorsunuz."

"Jimin, tamam." dedi Jeno arkamdan konuştuğunda. Şimdi bile annemlerle kavga etmemem için uğraşıyordu, böyle bir anda bile beni düşünüyordu ama ben artık çok yorulmuştum. Bu olayın bir an önce kapanmasını ve hem kendimin ama özellikle de Jeno'nun normal bir hayata dönmesini istiyordum.

"Hiçbir şey yapmamış birine sırf birlikte fotoğraflarımız yayınlandı diye bu kadar sinirlenmenizi anlamıyorum. Gerçeği öğrenmek yerine onlara inandınız."

"Jimin gerçekten yeter." Jeno'nun tekrar sesini duyduğumda derin bir nefes aldım. "Annenlere bağırmasan daha iyi olacak sanki."

"Yukarı çıkalım." dedi annem tekrar. "Jeno da gelsin, konuşalım. Tamam mı?" Bu aşamaya gelebilmemiz için olayın bu kadar büyük bir hale gelmesi gerekiyordu. Günler önce bu konuşmayı yapmış olsak onlardan kaçarak bir şey yapmak zorunda olmayacaktım, belki de Jeno'nun bu zorlu zamanında onlarda onun yanında olacaklardı.

Babam yürümem için yardım etmeye yanıma geldiğinde Jeno'ya birkaç saniye bakıp babamın koluna tutundum. İçimden babamı öylece bırakıp Jeno'nun koluna girmek geliyordu ama olayı daha fazla büyütmek istemiyordum.

Aeri ve Mark'ı aşağıda bıraktıktan sonra içeri girdiğimizde yukarı çıkıp kendimizi salonda koltukların üstünde bulmamız birkaç dakikamızı almıştı.

"Başın sağ olsun Jeno." Annem kapıyı kapatıp içeri girdi. Babam karşımdaki koltukta oturuyordu.

"Sağ olun." dediğinde Jeno'ya baktım. Annemler ona karşı acayip tuhaf davranıyorlardı ama o yine de hâlâ çok saygılı davranıyordu.

Annem de babamın yanına oturduğunda ikisine baktım. "Anlatın bakalım." dedi babam.

Gerçekten şu an ikisi de birkaç gün önceki halleri gibi değillerdi, sanki Jeno'nun annesinin ölümü onları bu konuda biraz daha olumlu bakmaya itmiş gibi duruyordu.

"Sakin ol, tamam mı?" Jeno'nun fısılması ile derin bir nefes aldım.

"Bakın." diye konuşmaya başladım. Teker teker olan her şeyi anlattığım sırada onlar da bir şey demeden beni dinliyorlardı. Arada duraksıyordum çünkü anlatamayacağım şeyler vardı. Jenolara gittiğimi, birlikte kaldığımızı ya da Jeno'nun yemekten sonra beni eve bıraktığında olanları anlatamazdım. Bütün bu detayları bilmelerine gerek yoktu.

Ayrıca Jeno bu kadar şey yaşadıktan sonra bir de benimle uğraşıyordu, olan her şeyi tekrar dinlemek ona da zor geliyor olmalıydı.

"Yani evet." dedim en sonunda. "Jeno sevgilim ama o bütün bahsedilenler gibi şeyler hiçbir zaman olmadı." Anneme döndüm. "Jeno'yu sen de tanıyorsun, böyle davranmana inanamıyorum."

"Bizim kızgın olduğumuz şey sizin birlikte olmanız değil Jimin." Babam konuştuğunda kaşlarımı çattım. "Hiçbir şeyi anlatmıyorsun, her şeyi haberlerden görüyoruz. Evden kaçıp Japonya'ya gidiyorsun. Hâlâ çok küçüksün, böyle şeyleri kafana estiği gibi yapamazsın."

"Sanki söylesem izin verecektiniz, dinlemiyordunuz."

"Bunları saklamanın bir bedeli olmalıydı Jimin. O kadar kolay normale dönmeyi bekleyemezsin."

"Baba." dediğimde tekrar konuşması ile sustum. "Sen de..." dedi Jeno'ya dönerek. "Sana da kızgın değiliz, bu küçük yaşında bu kadar şeye göğüs gerebilmek çok zor bir şey Jeno. Jimin'i gerçekten sevdiğini de anladım ama o bizim tek çocuğumuz. Başına bir şey gelecek diye korkuyoruz."

"Farkındayım." dedi Jeno dakikalar sonra ilk kez konuştuğunda. "Keşke siz de Jimin'in bana ne kadar destek olduğunu görebilseydiniz. Ayrıca lütfen emin olun, gerçekten Jimin'e zarar verebilecek herhangi bir şey yapmak istemiyorum."

Kafamı yavaş yavaş Jeno'ya çevirdim. Babamla yapacakları ilk konuşmanın böyle olacağı aklımın ucundan geçmiyordu. Jeno'nun söyledikleri üstüne gülümsediğimde bana baktı.

Sanırım yavaş yavaş normale dönmeye başlıyorduk.

༘ *🥽✩°̥🐰࿐୨୧

güzel şeyler yazcam artık

third of december [karina & jeno]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin