the bar

189 16 76
                                    

Okulun kapısının önünde Aeri Mark'ın gelmesini bekliyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Okulun kapısının önünde Aeri Mark'ın gelmesini bekliyordu. Ben de yanındaydım. Jeno'nun çıkışta bir şeyler yapmak istediğini unutmamıştım. Beş dakika önce yanıma gelmişti, kapının orada beklememi söylemişti. Bu saatte ne yapacağımızı bilmiyordum ama yanında durmak istiyordum. Sürekli onunla bir şeyler yapmak istiyordum.

"Gidelim hadi." Jeno yanımıza geldiğinde benden biraz daha uzun olması sebebiyle kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Birkaç saat önce sınıfta konuştuğumuz için biraz daha rahattım ama hâlâ net bir şekilde konuşamadığımız için gergindim. Bir şey söylemeden ona bakıyordum, yanımızda ise arkadaşlarımız vardı. Jeno'nun yüzünden belli belirsiz bir gülümseme geçtikten sonra Marklara baktı. "Siz nereye?" diye sordu.

"Biz?" dedi Mark. Bazen çok aptal oluyordu, neyden bahsedildiğini anlamadan tuhaf tuhaf bakıyordu. "Eve." dedi Aeri gözlerini devirerek. "O anlayana kadar biraz zaman geçiyor da." Mark'a karşı imalı bir şekilde konuştuğunda gülmeme engel olamamıştım.

"Gidelim mi?" diye sordum Jeno'ya dönerek. Aeri bana ne olduğunu sorar gibi bakıyordu, öğlen konuştuğumuzda cevabını alamamıştı ve hâlâ merak ediyordu. Ama bu olaylar konuşmak için fazla yeniydi.

Jeno kafasını salladı, sonra yapmasını beklemediğim bir şey yapıp elimi tuttu. O an her şey o kadar tuhaf gelmişti ki... Bütün bedenime yayılan sıcak bir his oluşmuştu.

Etrafımızdakilere bakmadan ellerimize bakarak ilerlediğim sırada Jeno ikimizi de okulun kapısından dışarı çıkardı.

Elimi tuttuğu için başka bir şey sorma ihtiyacı duymamıştım, zaten konuşmaya çalışsaydım da ne diyeceğimi bilmiyordum. Artık benim de ulaşım aracım haline gelen motorunun yanına geldiğimizde Jeno kasklarından birini uzattı.

Elimi bırakıp kendi kaskını taktıktan sonra benim de arkasına oturmamla motorunu çalıştırdı. Garipti, az önce elimi tutmuştu ve şimdi de nereye gittiğimizi bilmeden onun motoruna binmiştim. Birine bu kadar hızlı güvenebilmem garipti, yaşanan her şey çok hızlı oluyordu.

"Jimin." dedi düşüncelerimden sıyrılmamı sağlayan bir şekilde. "Tutunman lazım, düşeceksin."

Ellerimle beline sarıldığımda hızlanan motoruyla hiçbir şeyi umursamamaya karar verip kafamı da sırtına yasladım. Tuhaf bir duygu vardı içimde, hiç olmadığım kadar huzurlu hissediyordum kendimi. Farklıydı.

"Yavaşla biraz." dedim gözlerimi sıkıca kapatarak. Gerçekten acayip hızlı gidiyordu ve her an bir yere çarpabilirdik. Sonra bir anda durdu. Gözlerimi açıp etrafa baktığımda görmeyi beklemediğim bir yerdeydik. "İn hadi." dedi Jeno motordan inerken.

"Buraya mı geldik?" diye sordum kaşlarımı çatarak. Ne kadar renkli ve güzel bir yermiş gibi görünse de gerçekten bizi bir bara getirmişti. "Merak etme." dedi elimdeki kaskı aldığı sırada. "İçerisi bu saatte kalabalık değildir, zaten sakin bir yer burası."

third of december [karina & jeno]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin