Bölüm - 4

3.1K 344 85
                                    

Günler ya çok hızlı geçiyordu ya da ben kendimi kaptırmıştım. Hayatımın son birkaç ayı adeta bir gün gibi geliyordu. Yavuz bana iyi gelmişti. Onun yanında olmak hoşuma gidiyordu. Onunla vakit geçirmek... Sohbet etmek... Kısacası onunla olan her şey hoşuma gidiyordu. Tam bir aptal âşık olmuştum.

Bugün Eylül ve Barış'ın düğünü vardı. Bir hafta sonra da bizim. Yavuz ve benim. Düşündükçe heyecanım artıyordu. Şimdiden bu haldeysem düğün günü kendimi düşünemiyordum. Her şeyin biraz hızlı gitmesi de belki bu heyecanımı katlıyor olabilirdi ama neyi bekleyecektik ki? Yavuzda böyle söylemişti. Bekleyecek bir şey yoktu haklıydı da. Bunca senedir yalnızdım ve şimdi bir ailem olacaktı. Güzel bir aile. Ve bu mutlu geleceği çok fazla bekletmeme gerek yoktu.

Son bir kez aynadaki görüntüme baktım. Üzerimde bordo bir elbise vardı. Kalın askıları, göğüs kısmındaki çok az açıklık ile bence çok şıktı. Ne çok açıktı ne de çok kapalı. Dozundaydı. Etek kısmı dardı. Ellerimle düzelttim. Açık bıraktığım saçlarımı bir kez daha kontrol ettim. Her şey güzeldi. Çok az makyaj yapmıştım. Çalan telefonum ile aynada kendime bakmayı bırakıp yatağın üzerindeki telefonumu aldım. Yavuz'un adını görmemle heyecanla açtım.

"Geldim, bekliyorum."

"Geliyorum hemen..." diyerek telefonu kapattım ve hızlı adımlarla evden çıktım. En son Eylül ve Barış'ın evinde görüşmüştük ve o gece biraz durgundu. Birkaç kez sorduğumda işle ilgili olduğunu söyleyip konuyu kapatmıştı. İki gün geçmişti ve bu iki günde sadece mesajlaşmıştık. Tabi mesajlarda kısa ve mesafeliydi. Yavuz'un genel yapısı böyleydi. Bunu fark etmiştim ama alışamamıştım. Biraz daha ilgisini göstermesini tercih ederdim. Ama zamanla olacaktı. Zamanla Yavuz bana alışacaktı ve kendi iç yüzünü gösterecekti.

Apartmandan çıktığımda o da arabadan indi ve yanıma gelerek "Merhaba..." dedi.

"Merhaba."

"Çok güzel olmuşsun..." dedi ve hafifçe gülümsedi. Beni kendine doğru çekerek sarıldı. Kısa bir sarılma olsa bile onunla olan her temasım aklımı başımdan alıyordu. Gözlerimi ondan alamıyordum. Siyah takımları içinde çok yakışıklıydı.

"Sende çok yakışıklısın..." dedim ama o sadece gülümsedi ve bana arabanın kapısını açarak binmem için bekledi. Arabaya bindiğim de o şoför kısmına geçti. Gözlerim tekrar onu buldu. Onu izlemeye doyamıyordum adeta. Ne ara bu kadar kalbime girmişti? Ben ne ara bu kadar ona bağlanmıştım? Aklım almıyordu. Kalbim zaten kendinden geçmiş bir haldeydi.

"Neden bana bakıyorsun?" diye sordu gözlerini yoldan ayırmadan.

"Bir hafta sonra evleneceğim adama bakıyorum..."

"Peki," dedi hafifçe gülümserken. Yol boyunca doğru düzgün hiç konuşmamıştık. Ben onu izlemiştim o araba sürmüştü. Ama bu bile yeterdi bana. Bir ömür sıkılmadan onu izleyebilirdim.

Düğünün yapılacağa yere geldiğimizde arabadan indik. Anahtarı valeye verdikten sonra yanıma geldi ve elimi tuttu. Ellerimiz birbirine değdiği anda bedenim ürperdi. Onun ufacık bir dokunuşuyla böyle dağılıyorken, onun tarafından sevilsem ne olurdu acaba? Aptal değildim. Sadece aşıktım. Yavuz'un bana karşı böyle yoğun duygular hissetmediğini çok iyi biliyordum. Ama umurumda değildi. Benimle evlenmek istiyordu. İnsan hiçbir şey hissetmediği biriyle evlenmek istemezdi. Bana karşı bir şeyler hissediyordu. Bunu bazen belli de ediyordu. Tek sorun benim kadar yoğun ve büyük değildi. Ama o da olacaktı. Zamanla. Yavuz'un kişiliği biraz zordu. Kendini her şeye kapatmıştı. Onu yavaş bir şekilde açacaktım.

Girişte üzerimdeki ceketi çıkardım. Ve o an Yavuz'un vücudumda dolaşan bakışlarını yakaladım. Yanaklarım ateş gibi yanarken tekrar onun elini tuttum. Kulağıma eğilmesiyle bir an afalladım.

Sev BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin