Şarkı hikayede geçen şarkı... Sözlerini dinlerseniz sevinirim :)
-
Kendimi gerçekten bir aptal gibi hissediyordum. Ne bekliyordum? Onu öfkelendirebileceğimi falan mı sanıyordum? O geceden sonra benimle tek kelime konuşmamıştı. Bugün evde havalimanına gitmek için bile almaya gelmemişti beni. Eylül ve Barış almıştı. Bir valizi olup olmadığını bile bilmiyordum ta ki havalimanında elinde tuttuğu küçük valizi görene kadar. Bunu onun kendini mi hazırladı yoksa onun için hazırlayan biri mi vardı? İlk defa bu ihtimal tüm benliğimi sarmıştı. Hayatında başka biri olabilir miydi? Belki de bu yüzden bana karşı böyle buz gibiydi. Ama buna inanmak istemiyordum. İnanmamam için aklım bir sürü bahane sunuyordu önüne. Sevdiği bir kadın olsa şu an yanında o olmaz mıydı? Artık çok yorulmuştum. Neden ve niçinler dört bir yanımı sarmıştı. Nereye kadar böyle gideceğini bilmiyordum. Bir asalak gibi yaşamak canımı yakıyordu ama ben hayatım boyunca yalnız büyümüştüm. Şimdi ilk defa bir ailem olma şansı elime verilmişti. Ben hayatımda ilk defa birine güvenmiştim. Eğer Yavuz hayatımdan çıkarsa hayat diye bir şey kalmazdı bana. Kendime çok kızıyordum. Ama beni yaşadıklarımı yaşamadan kimse anlayamazdı. Tabi bir de sevgi konusu vardı. Kalbine söz geçiremiyordun ne yazık ki. Bende geçiremiyordum. Onu seviyordum. Bana bir kez olsun gülümsesin bir kez olsun bana sarılsın diye neler vermezdim ki?
"İyi misin?" diyen Eylül ile dakikalardır Yavuz'a baktığımı fark ettim ve sadece başımı sallamakla yetindim. Yavuz ise beni umursamıyordu bile. Barış ve Eray ile bir şeyler konuşuyorlardı. Bu canımı sıkmaya başlamıştı.
Valizleri vermek için ilerlediğimiz de Barış, Eylül'ün yanına gelerek elindeki valizi aldı ve görevliye teslim etti. Yavuz onlardan önce valizini teslim etmişti bile. Elimde valizimle öylece kaldım. Bir an burada ne işim var diye sordum kendime? Neden bunu yapıyordum? Kendime hiç mi acımam yoktu? Ama sonrası korkunçtu. Onsuz olmak beni korkutuyordu. Yaralıyordu. Ve itiraf etmekten korksam da Yavuz'un ayrılık gibi bir fikre sıcak bakacağını düşünmüyordum. O zaman çok daha tehlikeli bir adam olabilirdi. Korkuyordum. Bir yola girmiştim ve bu yoldan çıkamıyordum. Hem korkak hem de aşıktım.
"Hanımefendi valiziniz?" dedi görevli. O an kendime gelerek valizimi uzattım ve onların peşinden ilerledim. Yavuz beni bekleme gereği bile duymadan önden ilerliyordu.
Uçağa bindiğimiz de yan yana oturduk ve doğrusu buna fazlasıyla şaşırdım. Burada da ayrılacağımızı düşünüyordum. Bunun altında bir şey aramama gerek yoktu. Belki de böyle denk gelmişti. Düşünmek daha fazla canımı yakıyordu. Çantamdan kulaklığımı çıkardım Uçak moduna almış olduğum telefonumun müzik listesine girerek rastgele açtım. Bir şeyler düşünmek istemiyordum. Özellikle de Yavuz ile ilgili bir şeyler... Çünkü canımı yakıyordu. Bu kadar çaresiz kalmak kendimi berbat hissetmeme sebep oluyordu.
Kendimi öyle kaptırmıştım ki bir anda kulağımdaki kulaklığın çıkarılması ile şaşırdım. Bir tanesini kendi kulağına taktıktan sonra diğerini de benim kulağıma takmıştı. Bakışlarımız buluştuğunda öylece baktım ona. Şarkının sözleri aramızda akarken bir an olsun gözlerimi çekmedim ondan. Şarkı da beni neden sevmedin diyordu... Soramadığım ve içimde kalan bu soruyu benim yerime şarkı sormuştu. Yavuz da bana bakmayı sürdürdü. Gözlerini kaçırmamıştı. Lacivertleri yine hissizdi. Donuk bakıyordu ve bu benim canımı yakıyordu. Ben o bakışlarda sevgi görmek istiyordum. Bir insan bu kadar hissiz olabilir miydi? Tıpkı taştan yapılmış gibiydi.
Şarkının bitmesi ile bakışlarımı ondan çektim ve kulaklığı kulağımdan çıkardıktan sonra telefonu tamamen kapattım. Yavuz da kulağındaki kulaklığı çıkardığında tekrar çantama koydum ve başımı diğer tarafa çevirerek onu yok saymaya çalıştım. Ne kadar mümkün olabilirse... Varlığı dört bir yanımı sarmışken onu yok saymak çok zordu.